banner564

Yıkıcı beyin yıkama kampanyalarının sonuçları

Ülkemizde KKTC - Türkiye aleyhtarı ve Rum-Yunan ulusal tezlerini destekleyici propaganda ve kampanyaların artık tehlikeli boyutlara ulaşmakta olduğu görülüyor.
 Anavatanla aramızın açılması ve korumasız bırakılmamız amacı ile yoğun kampanyalar sürdürülmesi; 
    Bazı eczanelerin tabelalarına, tüm Müslüman ülkelerdeki sağlık kuruluşlarında kullanılan ‘Kızıl ay’ yerine ’kızıl haç’ amblemi konulması; 
Bazı kişilerin boyunlarına haç takması, facebook sayfalarındaki profillerine kilise ve Ortodoks Azizlerinin resmini koyması, sesli ezan okunmasını ve yeni cami inşasını eleştirilmesi; 
Zamanla dilimize bulaşan Rumca sözcüklerin, Kıbrıslı Türkçesi olarak kabul ettirilmeye çalışılması;
Atalarımızın Anadolu’dan geldiğinin tarihi kayıtlarla sabit olmasına rağmen, içimizde bazı kişi, kuruluş ve siyasilerin Türkleştirilmekte olduğumuzu ileri sürmesi;
Bazı siyasilerin Kıbrıs’ta yaşayan insanların Türk ve Rum olarak gösterilmemesi ve Kıbrıslı kabul edilmesini dayatması;
KKTC’de vatanına ulusal kimliğine bağlı olanların faşist ve Rum çoğunlukla birleşip yok olmak yerine, devletimize sahip çıkmamızı savunanların, barış ve çözüm düşmanlığı ile suçlanması;
Tarih kitaplarından ulusal mücadelemiz ile ilgili konuların çıkarılarak, yeni neslin Rumların ideallerinin ve geçmişte bize yaptıklarını öğrenmelerinin engellenmesi;
Kurtuluş mücadelemizde emeği geçen kişi ve kuruluşların dayanaksız kötülemeler ile itibarsızlaştırılmağa çalışılması;
Varlığımızın sürdürülmesini sağlayan Anavatanın işgalcilikle suçlanması ve siyasilerimizden kaynaklanan olumsuzluklardan sorumlu gösterilmesi;
Rum ve yabancıların aşağılamalarına, hakaretlerine, saldırılarına, haksızca eylemlerine ve açıklamalarına ses çıkarılmaması, öte yandan da anavatan yetkililerinin en basit ve samimi açıklamalarına orantısız tepki gösterilmesi;
Ülkemizde çalışan Uzakdoğulu, Afrikalı yabancı işçilerin göz ardı edilmesi ve anavatandan gelen işçilere dil uzatılması;
Rum Yönetimi’nin Yunan asıllı kişilere vatandaşlık vermesine ses çıkarmayanların, nüfusumuzun artmaması için kuzeyli soydaşlarımıza vatandaşlık verilmesine karşı çıkması; 
KKTC’de bazı kuruluşların, misyonunun Enosis olduğu bilinen siyasi partiler ile ortak mücadele kararı alması;
Bazı kişilerin, KKTC’de daha ucuza olan ihtiyaç maddelerini bile güneyden almayı ve güneydeki eğlence yerlerini tercih etmesi; 
Sırf KKTC’nin kökleşip tanınmaması ve ebediyen Türk vatanı kalmaması için, bazı kişilerin her koşulda Rum ile birleşmemizi istenmesi;
Medyada alenen devletimizin kötülenip, aşağılanması ve Rum yönetimi ile yöneticilerine yağ çekilmesi;
Acaba tüm bu üzücü gelişmelerin yıllardan beri Rum-Yunanistan-Emperyalist üçlüsü ve onların KKTC’deki işbirlikçilerinin bizi içerden çökertmek amaçlı propaganda ve faaliyetlerinin doğal ve beklenen sonuçları olduğunu ileri sürmek yanlış olur mu?
    Kıbrıs’ta varlığımızı özgürce sürdürebilmemiz için, artık gerçekleri görmemiz  gerektiği görüşündeyim.
YORUM EKLE

banner608

banner473