banner564

Yıkıntılardan yeniden doğmak mı?  Vatandaşı kovmak mı? 

Deprem pek çok güzel değerin yıkıntılar altında kalmasına yol açtı. İnsanlar, umutlar, sevgiler yıkıntı altında kaldı. Ama o yıkıntıların altında kalan başka olgular da var. Bunların en başta geleni de bu yıkıma yol açan anlayıştır. Kural ve bilimsel esas tanımayan, bunları takmayan zihniyette yıkıntıların altında kaldı. Bundan sonra bina yapımı konusunda, imar yasalarına, bilimsel esaslara dayanmayan zihniyetler kolaylıkla hareket edemeyecek. On binlerce güzel insanın kaybından sonra; Türkiye toplumunun ve Kıbrıs Türk Toplumunun, insanlarının imar ve diğer bilimsel esaslara sahip çıkması   ilerleyecektir. Bunun ilk işaretleri gözükmeye başladı. Okullarımızın depreme dayanıklılığı konusunda toplumsal katılım ve hassasiyetin gelişmesi ilk adımdır.. Mağusa Belediyesinin, Vakıflar İdaresi ve devlet birimleri ile Laguna Beach binasını odağına alması bir başka göstergedir. 
Bu siyaset alanına da yansıdı. Sonuçta 7 saatlik bir gecikme ile açılan Mecliste de önemli bir adım gelişti. Depremle ilgili olarak 3 ayrı ADHOC Komite kuruldu. Ortak aklın gelişmesi için bu oldukça önemli bir adımdır. Ancak, geçen dönemde Yerel Yönetimler için gerçekleştirilen ADHOC Komite çıkmaza girmişti. Bu acı örnek, bu felaket üzerine kurulan 3 ADHOC komitenin oluşmasına bir eski gölge düşürdü. Ancak dün yaşananlar, her halde bu büyük felaket sonrasında yeni ve daha olumlu bir gelişmenin oluşmasına deney olur. 
Çünkü artık; bireysel olanla, kamusal olanın ortak paydasının bulunmasının,  hayati bir özelliğe sahip olduğunu bu deprem, acı ile herkese öğretti. Ancak bu olumlu gelişmelere karşın hala, eski çatışma kültüründen varlık bulanlar da var. Bunlar bu başlayan olumluyu geliştirmemek için hemen işe koyuldular. Bunlardan biri Dışişleri Bakanı Sayın Ertuğruloğlu’dur. Mecliste Depremle ilgili 3 ADHOC Komitenin kurulmasının üzerinden 24 saat geçmeden, hemen kaleme sarıldı. Kendini eleştiren insanları, o en eski gerici dille, vatanlarından, memleketlerinden kovmayı dile getirdi. Onları Ruma hizmet eden, Türk düşmanı diye takdim etti. Bu öfkesinin gerisinde ise, Türkiye’nin 4. Alarm Düzeyini ilan etmesi, yani uluslararası yardım ve destek için evrensel çağrı yapması var. Bu çağrıdan sonra, Güneyde bu desteğe katıldı. Halbuki Sayın Dışişleri Bakanı, bu felakete dönük Güneyden verilmek istenen desteğe engel olmak yolunu tutmuştu. Fakat bu adımı tutmadı.
Şimdi Depremle ilgili Mecliste oluşan 3 ADHOC Komite olayından sonra, bu kez kendini eleştiren herkesi vatanından kovmaya cüret eden açıklama yaptı. Yani toplumsal ortak aklı besleyecek ilk adımları, başlamadan boğmak için eski çatışma kültürü fay hattına bomba attı. Kimse bu oyuna gelmemelidir. Esas olan toplumsal ortak faydayı besleyecek olanın önünü açmaktır. Bu nedenle Mecliste temsil edilen tüm siyasi güçler, bu ADHOC Komitelerin erken bir zamanda yararlı sonuçlar üretmesini sağlamalıdır. Bu çalışmaya emek ve iş dünyasının, ayrıca yaşamın her alanında yer alan sivil toplum örgütlerini de katılımı da sağlanmalıdır. 
Deprem bize; bireysel hak ile çıkarın, kamusal olan hak ve çıkar ile uyumlu olmadığı zaman, yıkımın büyük olduğunu gösterdi. Şimdi, bireysel ve kamusal olanın uyumunu ve ortaklığını inşa etmenin  zamanıdır.. Çatışma ve ötekileştirme ile bunu yıkmak isteyenlere de bu fırsatı vermeyelim.  

YORUM EKLE

banner471

banner474