Avrupa Parlamentosu seçimleri için ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ayrılan 6 sandalyeden 2’si Kıbrıslı Türklerindir...
   Fakat ‘mevcut koşullar’ nedeniyle sandalyelerin tümü yıllardır Rumlar tarafından kullanılıyor…
   Kıbrıslı Türklerin elindeki tüm hakları aldıkları halde Avrupa Birliği bunları görmezden geliyor…
   Kıbrıslı Türkleri yönetenler de maalesef, Rum propagandası karşısında sessiz ve etkisiz kalıyor…
   Hele dünkü seçimler konusunda o kadar çok konuşulacak, o kadar çok tartışılacak konu var ki sormayın…
   Başka bir ülkede olsaydı; halk KKTC’yi yönetenleri rahat bırakmazdı…
   Yargı mekanizması çalıştırılır, sorumluluğunu yerine getirmeyenler cezalandırılırdı…
   Bir defa sizler KKTC Meclisinde, bu devleti yüceltmek, halkın çıkarları için çalışmak konusunda ant içtiniz…
   Avrupa Birliği’nin güneyde yapmış olduğu seçime katılan partiler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin partisidir…
   Ve içlerinde bir tane Kıbrıslı Türk aday var diye; siz kendi devletinizde o adayı öne çıkararak haftalarca Rum partisinin ve genelde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin propagandasını yaptınız…
   Maaşlar KKTC’den, hizmet KC’ye…
   Böylesi bir yönetim anlayışı olamaz…
   Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartı taşıyanların, güneydeki seçimlerde oy kullanması engellenemez…
   Herkes özgürdür…
   Fakat; bunun mahsurlarını anlatmak sizin göreviniz değil midir?..
   “Ey halkımız… Bizleri 1963’te silah zoruyla ortaklıktan attıkları gibi tüm haklarımızı da gasp ettiler… Kalıcı bir çözümde bu koltukları geri almak için hepimiz gayret sarf etmeli ve bunu başardıktan sonra bu seçimlere katılmalıyız” denemez miydi?..
   Denmesi gerekmez miydi?..
   Ama öyle yapılmadı…
   Düne kadar iktidarın ortağı olan 2 partiye mensup bazı milletvekillerinin başını çektiği bir grup, günlerce, haftalarca Rum partisinin propagandasını yaptı…
   Halka da bunu ‘Avrupalı olmak’ diye takdim etti…
   Yazık, günah değil mi?..
   Evet; hepimiz kalıcı bir çözüm istiyoruz…
   Daha iyi koşullarda, Avrupa standartlarında bir yaşamı hak ediyoruz…
   Ama bunun yolu, şimdiki Rum devletine ‘yama olmak’ değildir…
   Cumhurbaşkanımız da bir zamanlar “yama olmayız” diyordu…
   Ama dünkü seçimler konusunda devlet televizyonunun tek yanlı propaganda yapmasına tepki göstermedi…
  Halka doğru yönde mesaj vermedi…

İkinci kez aldatıldılar

   Bir başka rezalete bakalım…
   Bir önceki AP seçimlerinde oy kullanmak isteyen Kıbrıslı Türklere sınır kapılarında ağır hakaretler yapıldı…
   Bir kadına, bizzat Rum İçişleri Bakanı tarafından “haspanı çıkar” diye hakaretler edildi…
   Bazılarının üzerine polis gönderildi…
   Ve bunu unutan yine aynı çevreler “Barış, adanın bütünleşmesi, Avrupa” adı altında yine aynı yola koyuldular…
   KKTC devletinde yapılan propaganda faaliyetlerine karşın 81 bin 600 Kıbrıslı Türk seçmenden sadece 5 bin civarında kişi güneye geçerek oy kullandı…
   Sosyal medya paylaşımlarına bakacak olursak bunların başını CTP, TDP, BKP ve YKP’liler çekti…
   Yıllar önce ELAM topuzları altında kalanlar da olanları unutup, halkı AP seçimlerine katılmaya çağırdı…
   Ama bu halkın ezici bir çoğunluğu oyuna gelmedi…
   Oy kullanmaya giden Kıbrıslı Türklerin bir kısmına “adınız listede yoktur” denilerek oy kullanmalarının engellenmesine ne dersiniz?..
   Nerede bu Avrupa?..
   Nerede hayal edilen demokrasi?..
   Anastasiadis’in, birkaç Kıbrıslı Türk ile sandık başında fotoğraf çekerek tüm dünyaya “İşte gördüğünüz gibi Kıbrıslı Türkler birleşmeden yana” diyerek propaganda yapmasının dışında Kıbrıslı Türklerin kazancını ve kaybını kim anlatacak?..
   Anlatabilecek biri varsa çıksın ortaya...