banner564

Yirmibeş bin dolar

Sayın Recep Akdağ’ın basında yer alan açıklaması bir ses olarak geçti gitti. Halbuki oldukça önemli bir ifade vardı açıklamada. Sayın Akdağ, KKTC ekonomisinde gelişme sağlanacağı ve “Kişi Başına Düşen Milli Gelirin 25 bin dolara çıkartılacağını” ifade etmişti.
Bu iddialı ve önemli hedef bir heyecan yaratmalı idi. Ancak bir yel ve sel gibi geçti gitti bu ifade.
Halbuki 7 Ocak ‘ta Genel Seçim var. Ancak bu seçimde halktan oy isteyen hiçbir siyasi parti, halkın önüne Sayın Akdağ'ın ifade ettiği böyle bir hedef koymadı. Hal böyle olunca da Sayın Akdağ’ın bu ifadeler güzel olmasına karşın toplumda, düşünce dünyasında karşılığını bulmadı.
Peki neden?
Çünkü Kıbrıs Türk halkı bugün döviz krizi içinde ezim ezimdir. Bırakın geleceğe dair düşünmeyi, bugünü nasıl geçireceğini düşünmektedir. Yaşam inanılmaz ölçüde pahalılandı. Şimdilik halk geçen yıla göre, % 16’yı aşan enflasyon altındadır.
Kurumlarımızın sermayeleri bu döviz krizi ile eridi. Üretim, hizmet sektörü için ithal ettiğimiz tüm mamul ve yarı mamul hammaddeleri ithal etmek için daha fazla kaynak çıkış yaşıyoruz. Yakıt ve elektrik için yazmaya gerek yok. 
Üstelik sırf seçimler için bastırılan fiyat düzenlemeleri, 7 Ocak seçimlerinden sonra hükümete kim gelirse gelsin zamlanacak. Dövizdeki bu yükseliş bunu kaçınılmaz kılıyor.
Borç altındaki insanların ödeme kabiliyeti zaten darbelendi. Peki dövize indeksli ev ve dükkan kiraları can yakmıyor mu? Üstelik, KKTC’ nin devlet gelirlerinin çok önemli bir bölümü olan ithalattan alınan tüm vergiler hala dövize indeksli. Bu krizle bunlardan alınan devlet vergilerinin yüksekliği de otomatikman fiyatlara yansıyor. Artık Aralık ayı içinde ve Ocak itibari ile tüm mal ve hizmetlere döviz kurundaki bu ciddi oynama zam olarak yansıyacak.
 Sayın Akdağ, KKTC’nin Milli Gelirinin 13 bin dolar olduğunu söyledi. Gerçek olarak bugün buda orada değildir. Son aylarda TL'nin değer kaybı ile buda %13 geriledi.
Eğer, Sayın Akdağ bu hedef belirleme misyonu yerine, TC- KKTC arasında yapılan tüm ticaret TL üzerinden yapılacak deseydi, bakın, bu çok daha önemli bir motivasyon yaratırdı.
Partiler iş bilmez mi?
Bu bakımdan konu çok yönlü tartışılmalıdır. Ama tartışmanın öznesi bu topraklarda yaşayan insanlar olmalıdır. Çünkü büyüme, diğer şeyler yanında iç dinamik gerektirir. Öyle dıştan gömlek dikerek gelişme olmaz. Baksanıza hiç bir parti böyle bir hedef ortaya koymuyor. Bilmedikleri veya akılları kesmediği için değil. Çünkü günümüzde bunun temelinin zayıf olduğu için bunu yapmıyorlar.
Bu arada herkes şunu da düşünmelidir. 1998- 2003 arasında KKTC’ de milli gelir 3000- 4000 dolar arasında sıkışmıştı. Ancak 2004 -2008 arasında KKTC'de milli gelirde, 4000 dolardan 16000 dolara yükselen ciddi bir gelişme gerçekleşti. Fakat 2009-2017 arasında milli gelir, 15 ile 13 bin dolar arasına sıkıştı kaldı. 
Yani son 8 senede pek çok tedbir alınmasına ve kaynak aktarımına karşın, orta gelir düzeyine çakıldık kaldık. Neden? Bunları her yönü ile tartışmazsak gelişemeyeceğiz. Ancak ne isterse olsun bilinsin ki Kıbrıs sorunundaki çözüm ivmesi ile ekonomik gelişme ivmesi birbirini besler. Bunun göstergesi 2004 öncesi ve 2008 sonrası süreçtir. Bunu göz ardı etmek Güneyin bağnazlarının ”KKTC’nin düzeyini yükseltmemek gerekir” diyen iddialarının neyi içerdiğini okuyamamaktır.
Bugünkü enflasyonist gelişmelere ve döviz krizinin yol açtığı erozyona çare aramadan büyüme sıkıntılıdır. Esas vaatler değil, gerçekçi tartışmalar olmalıdır.
YORUM EKLE

banner608

banner474