banner564

“Yok” dediğiniz hukuk, gün gelir hükmünü icra eder!

Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile ilişkilerin hangi eksende gelişebileceğine ilişkin önemli bir karar aldı. Kararda Kıbrıs sorunu ile ilgili maddeler de var. Hoşumuza gitmedi… Tatar, “yok hükmündedirler” dedi!
Bizim “yok” dediklerimiz, yok olabilseydi iyi olurdu tabii… Ama bu karar, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine yön verecek… Gün gelecek, “bunlara uyun da öyle gelin” denecek!
Gidersiniz veya gitmezsiniz! Bu sizin bileceğiniz iştir! Gitmek isterseniz bu kararlara uymasanız bile kendinize göre değiştirmeye çalışmak zorundasınız. Yok sayamazsınız!
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmak istediğinden söz ediliyor ama ben yakın geleceği bırakın uzun vadede de buna olanak olmayacağını düşünüyorum. Buna karşın, güncel olarak üzerinde durulan Türkiye-AB Gümrük Birliği Anlaşması’nın yenilenmesi mümkündür. Savunma sanayii konusunda iş birlikleri olması da beklenebilir. 
Türkiye, yurttaşlarının AB ülkelerine girişlerini kolaylaştırmak da istiyor… Hukukunu “yok” hükmünde kabul ettiğimiz ülkelere serbestçe girip çıkmak mümkün değil ama “vize kolaylığı” peşinde koşabiliriz.
2015'te yapılan AB-Türkiye zirvesinde Türkiye, Ekim 2016 tarihine kadar vize serbestisini kazanmak amacıyla, Geri Kabul Anlaşması da dahil olmak üzere "yol haritasını" daha hızlı bir şekilde gerçekleştirme taahhüdünde bulunmuştu. Türkiye'nin vize muafiyeti için karşılaması gereken 72 kriterden bazılarını karşıladı ama altı kriteri yerine getirmekten uzak duruyor. Bunlar özellikle “terör ile mücadele” ve suçla mücadele bağlantılı konulardır: AB Polis Örgütü Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması; Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu'nun (GRECO) yolsuzlukla mücadele konusundaki önerilerinin uygulanması; suç bağlantılı konularda ‘Tüm Avrupa Birliği Üyesi Devletler’ ile iş birliğine gidilmesi; Türkiye üzerinden kural dışı şekilde AB ülkelerine geçiş yapan kişilerin geri alınmasına ilişkin Geri Kabul Anlaşması'nın (GKA) tüm unsurlarıyla uygulanması ve kişisel verilere ilişkin yasal düzenlemelerin Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi…
Belli ki bu konular, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul edilen Kıbrıs Rum tarafı ile iş birliği yapmayı da zorunlu hale getirmektedir. Biraz abartılı düşünürsek mülkiyet davaları nedeniyle tutuklanmasına hükmedilen bir Kıbrıslı Türk iş insanının Türkiye tarafından tutuklanarak Güney Kıbrıs’a gönderilmesi bile mümkün olabilecektir.
Daha önce “olmaz, olamaz” dediğimiz o kadar çok şey oluyor ki bütün olasılıkları hesaba katmak zorundayız. 
Bu durumdan “yok hükmündedir” diyerek kurtulmak da mümkün olmayacaktır. 
Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan, “liyakata dayalı üyelik yolu açılmalı” demişti. Rum Yönetimi Başkanı da Türkiye-AB ilişkilerini Türkiye’nin Kıbrıs sorununa ilişkin izleyeceği politika ile paralel hale getirmeye çalışıyor.
Bakalım “liyakata dayalık üyelik süreci” bizi nereye götürecek? Hristodulidis’in bu süreci Kıbrıs sorunu ile ilişkilendirme stratejisinin yansımalarının üstesinden nasıl gelinecek?
Avrupa Parlamentosu veya konseyi kararlarını “yok hükmünde” görüyorsak Türkiye AB üyeliğine erişecek liyakatı gösterebilecek mi?


Türkiye-AB ilişkileri, demokratikleşme ve Kıbrıs sorunu ile iç içe geçti. Türkiye, Avrupa’nın Kıbrıs sorunu veya demokratikleşme ile ilgili tutumunu “yok sayarak” nereye gidebilecek?


 

YORUM EKLE

banner471

banner473