banner564

Yolsuzluk mu dediniz?

  Zamanın Güvenlik Kuvvetleri Komutanı General Kemal Yavuz, 1982 yılında adadan ayrılırken, kendisine bağlı polis teşkilatının ‘soruşturmasını tamamladığı’ 10’dan fazla ‘kaçakçılık ve yolsuzluk’ dosyasını Başsavcılığa göndermişti…

   Bunların içerisinde Asala terör örgütüne Gazimağusa limanı üzerinden silah sevkiyatı, yine Gazimağusa limanı üzerinden çok büyük miktarlarda içki ve sigara kaçakçılığı da vardı…
   KKTC’de bazı önemli kişilerin isimlerinin de geçtiği bu dosyalar, Kemal Paşa gittikten sonra ileri götürülmedi…
   Tam tersi, dosyaların hazırlanmasına katkı koyanlar, kaçakçıların, hırsızların, vurguncuların peşine düşenlerin cezalandırılması gündeme geldi...
   Çok ciddi sıkıntıların yaşandığı o günleri unutmuş değiliz...
   Daha sonraki yıllarda devletin kurumlarını vurmak, kaçırmak, çalmak, çırpmak neredeyse ‘yasal’ hale getirildi…
   Ortaya atılan ciddi iddiaların üzerine giden olmadı…
   Belgeler, ifadeler, yasa dışı uygulamalar görmezden gelindi…
   Ama bunları ortaya çıkaranların cezalandırılması için ciddi adımlar atıldı…
   İnanılır gibi değil…
   Meclis kürsüsünden konuşurken kahramanlık nutukları atanlar, devletin içini oyanlarla ilgili yayınlar karşısında önlem almak bir tarafa, bunu yayanlara karşı kılıç çekerek saldırıya geçecek kadar ileri gittiler…
   Ağır vergi cezası uyguladılar…
   Görevden alma, kafa kesme cesaretini de gösterdiler…
   Yolsuzluk ve suiistimal iddiasıyla yargılanan insanları, bir süre sonra yeniden göreve getirdiler…
   Yargıda görüşülmesine başlanan dosyaları birer birer kapattılar…
   Kanserden kırılan bu ülke insanına CMC’deki maden atıklarıyla üretim yaptırdılar…
   Aradan yıllar geçtikten sonra ise ‘Mesele Yok’ denilerek, tüm dosyaların kapandığını duyurdular…
 
Yazık bu millete

   Büyük yolsuzluk olaylarını, ihalesiz yüz milyonlarca liralık mal alımlarını yargıya taşıyamayanların, sahte kahramanlık oyunlarına karnımız toktur…
   Bu ülkede 90 civarında mudisi bulunan Taşkent Kooperatifi’ndeki yolsuzluk olayı dahi 2 yıl gibi çok uzun bir süre içinde yargıya taşınmadı…
  Şehit analarının, şehit eşleri ve çocuklarının içleri sızlarken, siyaset sahnesinde boy gösterenler kılını bile oynatmadı…
   Yazıklar olsun…
   Şimdi tüm bu gerçekler karşısında, yasaları çiğneyerek, vatandaşa hizmet vermekle suçlanan bir eski bürokrat, yeni milletvekili Aytaç Çaluda’nın dokunulmazlığının kaldırılarak yargı yolunun açılmasıyla vicdanların rahatlayacağını mı düşünüyoruz?..
   Yargılanma aşamasında bazı bürokratların mahkeme kapısından alınarak, yeni makamlara getirilmesini göremeyen gözler var bu ülkede…
   Yine o görevlere getirilenlerin bazı kesimlere yasa dışı bir şekilde para aktarımları var…
   Yine o Çalışma Bakanlığı’nda bizzat şimdiki bakanın talimatıyla işçi birikimlerinin ‘özelde sendikalaşma’ uğruna harcanması var…
   Yakın çevrelere mal ve menfaat dağıtımları var…

Bir yerlerden başlanmalı mı?

   Bazı kişiler “Ama bir yerlerden başlanması gerekmez mi?” diyebilir…
   Elbette başlanmalı…
   Ama devleri görmezden gelerek yol alınamaz…
   Devlerle birlikte yürüyerek de yol alınamaz…
   Dikkat edin ortada müthiş çelişkiler var…
   Çaluda’nın dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin oylama öncesinde hükümet ortağı, Maliye Bakanı’nın söyledikleri var…
   “Bu yüzden dokunulmazlık kalkacaksa benim idamımı istemeniz lazım” diyor sayın bakan…
    Ama siyaset ve bürokrasinin önündeki engelin kalkması için de dokunulmazlığın kaldırılmasına oy vereceğini söylüyor ve veriyor…
   Sadece bu hareket hükümetin ne büyük bir tutarsızlık içinde olduğunu gözler önüne seriyor…
   Tüm bu olup bitenlere bakıldığında “Yarın onlar geldiğinde size aynısını yapacaklar” diyenler de yanılıyor…
   Geçmişte yapanlar veya yapanların yanında yer alanlar hiçbir şey yapamaz…
   Onların kılıcı sadece kendi kendilerini doğramak için kullanılıyor…
   Tıpkı şimdiki gibi...

YORUM EKLE

banner608

banner473