banner564

Yüreğimiz yanıyor ama kül olamayız

İnsan ne yazacağını, ne yapacağını şaşırıyor. Büyük bir felaketin tanıklığını yaşıyoruz. Bir insan kalbi bunlara nasıl dayanacak? Bir yandan, hemen hemen tümünü tanıdığım, ailelerini bildiğim Mağusa TMK öğrencilerinin, öğretmenlerinin ne olacakları ile ilgili endişe. Bir yandan, tanımasam bile Türkiye'nin 10 ilinde yaşanan felaket. Bunların tv’lerden gördüğümüz yürek burkan görüntüler. Enkaz altından çıkartılan canlı insanlar, çocuklar, onların görüntülerinin verdiği sevinç. Bunu yaşarken, TMK’lı, o güzel çocukların da kurtulma umudunun verdiği inanç. Sonra endişe. İnsanların çaresizlik içindeki görüntüleri. Yakınlarını kaybedenlerin yürek burkan haykırışları. Sonra sokağa çıkıyorsun, cehaletin doruğunda mı desem,  yoksa bilinçli bir adımın yansıması mı desem, bilemem. Sanki beni buluyor bunlar. Adam yüzüme bakarak bana, “ bu depremi dış güçler, ABD yolladığı gemiden yaptırdı” demez mi? Fes başından sıçrar mı, sıçramaz mı? Hadi zamanı değil deyip, öfkelenip, yürüyüp gidiyorsun. Ama yürek nasıl dayansın bütün bunlara.
Şimdi tüm insanlarımız, ortak duygu ve düşünce içinde. Herkes bu felaketin aşılmasına, nasıl katkı koyacağını düşünüyor. Evet, siyasi tartışmalarla zaman yitirmek durumunda değiliz. Ama felaketin, bu denli büyümesinin, ayni zamanda insandan, onun kör rant duygusundan kaynaklanan nedenlerini de unutmamak gerekir. Bunu da zamanı gelince enine boyuna konuşmak gerekir.
Fakat biz böyle düşünürken, UBP, DP, YDP Hükümetinin acele ile İmar Yasalarını değiştirmek için, yasa tasarısını Meclise sunmasının zamanı mı? Evet, tek varlığını kör olası rant hırslarına bağlayan dar bir kesimin derdi bu. Zamanında iktidar ve muhalefetin, sivil toplumun katkıları ile çıkan, inşaatlarda uygulanacak kuralları belirleyen deprem yönetmenliğinin ne denli önemli olduğu, şimdi bir o kadar daha ortaya çıktı. Fakat adını, bürokratik engellerin kaldırılması olarak koyan bu talancı zihniyet, büyük bir gayretle, KTMMOB’den projeler için alınması gereken vize kuralını, değiştirmeye kalkıyor. Ama ayni zamanda Siyaset üstü kalalım da diyorlar. Doğru. Ama bu yapılanlar ne? Bunu tek bir atasözü ile ifade ediyorum. “ Keçi can derdinde, kasap et derdinde”.
Ama bunlara karşın, tüm sağduyulu insanlar, aklımızı, yüreğimizi, enkaz altında kalan TMK'lı çocuklarımız ve Türkiye’nin 10 ilinde enkaz altında kalan insanlarımızın sağ selamet kurtulmalarına teksif etmemiz gerekir. Bu belaları en aza düşürmenin yolu, bilim ve teknolojiyi temel alarak,  kurallar ve kurullarla, demokratik ortak değerlerde hareket etmektir
Unutmayalım, ne denli ağır olsa da durum; bunu ancak sağduyu, bir birimize saygı, sevgi ile hareket ederek aşabiliriz. Yani yüreğimiz yanıyor. Ama kül olamayız. 
 

YORUM EKLE

banner471

banner474