İkinci Barış Harekatı Ağustos 1974’te gerçekleşmişti…
Gazimağusa’nın surlar içinde zor şartlar altında yaşayan Kıbrıslı Türklerin iki büyük sıkıntısı vardı…
Birincisi yiyecek, diğeri bölgeyi koruyacak mermi!..
Mermiler tükenme noktasına geldiğinde bölge komutanı Türkiye’ye şu çağrıyı yapmıştı:
“Ya gelip kurtarın ya da teslim olacağız…”
Bunu, eski milletvekillerinden Hüseyin Angolemli’nin Diyalog gazetesinde yayınlanan anılarında bulabilirsiniz…
Türkiye, Gazimağusa’dan gelen ‘imdat’ çağrısını dikkate alarak, Ayşe’yi tatile çıkarıp İkinci Barış Harekatını gerçekleştirdi…
Böylece kent halkı kurtarıldı…
Sonraki yıllarda buradaki Kıbrıslı Türkler dışa açıldı!..
Sahillerde villalar, apartmanlar yükseldi!..
Bugün bir milyon Sterlin fiyatla villalar var satışta…
Alıcı da buluyor!!
Bunun anlamı ‘zenginleşme’ değil de nedir?..
Gariban işçi veya taksi şoföründen söz etmiyoruz elbette!..
Savaşın yarattığı zenginleşmeden faydalanamayanlar da vardır!..
Şahıslar zenginleşti devlet battı
Burada önemli mesele şudur!..
Savaşın yarattığı ortamda bu kadar zenginleşenler var da devlet ve belediyeler neden batak durumda?..
Bir villa parasını bulamayan belediye arıtma tesisini tam kapasiteyle çalıştıramadığı için gerek İskele, gerekse Girne bölgesinde lağım suları denize akıtılıyor…
Bunun adı rezalet, utanmazlık, iğrençlik değil de nedir?..
Sürekli istihdam yapan ve hiçbir zaman denetlenemeyen belediyelerin büyük bir kısmı aynen devlet gibi iflas noktasına getirildi!..
KKTC’nin benzersiz siyaseti kendi basit kuralları ve plansızlıkları içinde zaman tüketirken; bu cennet parçasını tam anlamıyla cehenneme çevirmiş durumdayız!..
Laguna bölgesi lağım suları altında kalırken, 300 metre ilerisini Singapur yapmaktan söz edeceksiniz!.,
Bu kadar tutarsızlık, bu kadar temelsiz bir devlet politikası olabilir mi?..
Bizim ülkemizde bal gibi de oluyor…
Kısa sürede çok keskin önlemlerin alınmaması halinde, ileriki yıllarda Kuzey Kıbrıs’ın her yanında hastalıkların kol gezdiğini göreceğiz…
Yabancıların gelişi duracak…
Gidişler artacak…
Bunu aklımızın bir ucuna yazalım…
Ve daha da geç kalmadan önlemlerimizi alalım…
Ne TURİZMİ ve ne de Ekonomiyi beceremediğimiz KKTC’de Savaştan kaçan Ruslar ve Ayatollahlardan kaçan İranlılarla bugün sevinip zil çalıp oynuyoruz ! Savaş sonrası ve İran’ın demokrasiye dönüşü ile batırıp Talan ettiğimiz ve kazıklayıp KKTC’den gönderdiğimiz İngilizler gibi Ruslar ve İranlıları da kaybedeceğimiz kaçınılmazdır ! Sürdürülebilir Bir yapı plan ve Program olmayan KKTC’de Gençlerimize ne gibi bir gelecek verebiliriz ki ? Uluslararası Hukuk dışında Gelene Gidene sattığımız Rum Mülklerinin bedelini Mal Tazmin Komisyonunu çalıştırmadan nasıl ödeyebileceğiz acaba bilen var mı ? Ganimet düzeni KKTC’de Rum mülklerinin satışının Yasal olmadığını ve Bu konuda bugün veya yarın ağır bedel ödemekten kaçamayacağımızı gerçekten bilmeyenimiz mi var acaba ? Zaman aşamasına güvenip sattığımız Rum mülkleri için bir kuruş vermeyiz diyenler gelecek günlerde Çocuklarımızın ve Torunlarımızın başına gelecek külfeti neden bilmek istemiyorlar acaba ? Yıllardır milyarlarca Dolarlık Rum mülklerini sattık da ne oldu acaba KKTC’yi İhya mı ettik ? Haydan gelen Huya gider misali KKTC’yi bugün getirdiğimiz nokta Sıfır Sıfır elde Sıfır ?
FOR Ever TRNC….