banner564

Zirve, fare mi doğurdu? 

New York‘taki beşli Zirve sona erdi. Basındaki değerlendirmelerin ortak bir noktası var. ‘Dağ fare doğurdu’. Bu bir yanı ile doğru. Ama New York’taki Zirve, düşünmemiz gereken, ciddi sonuçlar doğurdu. Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan ile “Kıbrıs Cumhuriyeti” Cumhurbaşkanı Sayın Hristodulidis bir saatlik bir görüşme yaptı. Sorunun temel tarafı olan toplumlardan biri olan Kıbrıs Rum Toplumu, sorunun çözümünde etkili taraflardan biri olan Türkiye Dışişleri Bakanı ile görüştü. Sayın Tatar’ın görüşmelerin başlaması için öne sürdüğü 3D var ya. Bunun bir tanesi de Doğrudan Temastır. Sayın Tatar’ın, kendisi bunu yapamadı. Ama Doğrudan Temas ilkesine, Türkiye Dışişleri Bakanı ve “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” arasında, görüşme ile katkı sağladı. Sayın Hristodulidis zaten, Zirveye gitmeden, İngiltere Dışişleri Bakanı ile doğrudan temas yapmıştı. Üstelik İngiltere Dışişleri Bakanı o görüşme sonrası basına, Sayın Hristodulidis’e, AB Dönem Başkanı olacak olması nedeni ile İngiltere - AB ilişkilerinde yumuşamaya katkı sağlaması isteğini ilettiğini açıklamıştı. Yani, Türkiye Dışişleri Bakanı ile de görüşünce, 5’li Zirvenin tarafı olan 3 Garantör ülke ile Doğrudan görüşmüş oldu. Sayın Tatar’ın sayesinde “ınvizible”,  görünmez olan kim? Kıbrıs Türk Tarafı. Çünkü siz, BM Parametrelerini yok sayarsanız, bu hale dönersiniz. Sayın Tatar, AB’yi hala o en eski zamandan kalma, “kıyma makinesi” mantığı ile ele aldığı için, temas konusunda sorunlu. Ama Türkiye öyle değil. Çünkü, ekonomik, siyasi ve stratejik olarak AB ile ilişkilere önem veriyor. AB ile gerilen ilişkileri yumuşatmaya gayret gösteriyor. Sayın Fidan’la, müstakbel AB Dönem Başkanı olan “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının” görüşmesi sonrası bir olay daha oldu. Bu da Türkiye iş insanlarına dönük, Schengen Vizesi konusunda ciddi bir iyileşmenin olmasıdır. AB işleyişini bilenler şunu göz ardı etmez. Dönem Başkanı hangi ülke olursa olsun, kendinden sonra Dönem Başkanı olacak ülke ile o dönem için alınacak kararlarda meşveret, istişare yapar… Yani Sayın Hristodulidis bunu basından öğrenmedi. AB üyesi olarak buna itiraz da etmedi ve AB ile ilişkileri yumuşatma hedefi olan Üç Garantörden ikisi, İngiltere, Türkiye ile Zirve öncesi ve sırasında görüşme yaptı. Zirvede gerçekleşen bu olaylardan ders çıkartmak gerekir. Kıbrıs Türk Siyasi Liderliği ve Türkiye’deki politika yapımcıları; 1994 ve 1999’daki hataya düşmemelidir. Çünkü 1994’te AB - Türkiye Gümrük Birliği için, AB ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Hükümetler Arası görüşmelerine itiraz dahi etmemişlerdi. 1999’da da AB Aday üyeliği için, ‘Kıbrıs sorunu çözülmeden, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB üyesi olmasına’ itiraz etmemişlerdi. Bu nedenle Kıbrıs Türk Tarafı ve Türkiye ortak çıkarlar temelinde hareket etmelidir. Çünkü bir tarafın kısa vadeli ihtiyacı için atılan her adım, iki tarafa da ciddi sorunlar getirir. Unutmayalım ki; 1994’teki durum ile 1999’daki durumun gelişmesinin nedeni, Kıbrıs Sorununda müzakerelerin kesintiye uğrayıp, yeniden başlaması için arayışların doruğa çıktığı dönem olmalarıdır. Hele şimdi tam dikkat gerekir. Çünkü BM Parametrelerini hepten reddettiğimiz bir dönemdeyiz. Yani Zirveden fare de çıkmadı, ama çok önemli sorunları gözümüze soktu. Bu, Sayın Tatar’ın “sadık bende” tutumu ile göğüslenemez… Yani “İki Devletli Tez” bize kaybettirmeye devam ediyor. 

YORUM EKLE

banner608

banner473