banner564

Zor bir yıl olacak

Dünyanın birçok ülkesinde üzücü olayların yaşandığı bir yılı geride bıraktık...
Rusya-Ukrayna savaşının devam ettiği bir dönemde İsrail-Hamas savaşı tüm ülkeleri etkisi altına aldı…
Savaşlar; özellikle savunması yetersiz, ekonomisi zayıf ülkeler açısından endişe vericidir…
Buna karşın yaşanan tüm olumsuzluklardan dersler çıkarmak son derece önemlidir… 
Maddi ve manevi açıdan tek destekçimiz olan Türkiye’deki gelişmeleri de bazen üzülerek, bazen umutlanarak izledik...
Deprem felaketinin yanı sıra terör olaylarının devamı üzüntü vericidir…
Türkiye’nin 2024 gündeminde öncelikli olarak yerel seçimler vardır…
Mart ayında gerçekleşecek olan bu seçimler, tüm partiler tarafından önemseniyor…
Çünkü; ortaya çıkacak sonuçların iktidarı daha da güçlendireceği veya yıpratacağı düşünülüyor…
Geçtiğimiz yılın aynı gününde; yani 1 Ocak 2023 tarihinde yine bu köşede aynen şu ifadeyi kullanmıştık:
“Yeni bir yıla adım atarken, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi yönündeki gelişmelerin hız kazanacağını görebiliyoruz...”
İsrail-Hamas savaşı bir yıl önce ortaya koyduğumuz bu iddiayı güçlendirmiyor mu?..

Kıbrıs sorunu gündemde

Yeni yılda Kıbrıs sorunuyla ilgili yeni gelişmelerin yaşanacağını da görebiliyoruz…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atina ziyareti son derece önemliydi…
Şubat’ın ilk günlerinde Yunanistan Başbakanı Mitsotakis Ankara’yı ziyaret edecek…
İki ülke arasında 5 milyar dolar olan ticaret hacminin 10 milyar dolaya yükseltilmesi öngörülüyor…
Kıbrıs’ın 1960’tan itibaren 3 garantör ülkesi vardır...
Yunanistan AB üyesidir...
İngiltere AB’den çekildi ama ortak güvenlik politikalarına bağlıdır…
Türkiye AB üyesi değildir...
Öyleyse; yeni bir devletin AB tarafından garanti edilmesi bizim için yeterli değildir...
Anayasa ortadan kaldırılmadığı ve yeni terör olayları yaşanmadığı sürece, Kıbrıs’ta nüfus açısından çoğunlukta olan Rumların herhangi bir saldırıya maruz kalması mümkün değildir...
Yani Türkiye’nin durup, dururken kendilerine saldıracağı yalanına sarılarak farklı güvenlik senaryoları üzerinde durmaları mantıklı değildir...
Türkiye AB üyesi oluncaya kadar, garanti sistemi şimdiki şekliyle devam etmelidir...
AB üyesi olması halinde garantiler konusu yeniden ele alınabilir...
Ama şimdiki şartlarda, Kıbrıslı Türklerin, Türkiye garantisinden vazgeçmesi beklenmemelidir...
Hiç kimse bu konuda Türkiye ve KKTC yönetimlerini baskı altına almamalıdır...
İkinci hayati konu ise mülkiyettir...
Kıbrıslı Türkleri yeniden göçmen durumuna düşürmek ve iki bölgeliliği sulandırmak yerine; mülkiyet sorunu öncelikle ‘takas’ ve tazminat’ yöntemiyle çözümlenmelidir...
Bu konuda önceliğin mülk sahibine verilmesi halinde, iki bölgelilik o anda bertaraf edilmiş olur...
Rumların ana hedefi de zaten budur...

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hassan Nuri
Hassan Nuri - 4 ay Önce

Ganimet düzeni ile gelene gidene Sattığımız Rum Mülklerinin bedelini niye Türkiye ödesin ki ?
Hırsızlık Yapanın cezasını neden Hırsız ödemesin ? Gerçekçi olalım Uluslararası Hukukun bir Parçası olan Türkiye’nin yardımları ile BM ve AB nin Rum Mülklerinin Satın alınıp Türkleştirilmesi için elimize verilen TMK çalıştırmayıp Dünyanın gözü önünde Mülk Hırsızlığına devam ettik ! Başkasının malını gasp edip Satmak Bu çağda Hırsızlık değil de nedir yani !! Şerefiye vergisi ile Beklenen TMK Çalıştıramamızın bedelini Çadırlarda ve Konteynerlerde ödeyeceğimiz günler yakındır , Bizden başka Kimsenin yıllardır işlediğimiz suçun cezasını ödemeyeceği kesindir ‘
Dünyanın Temel aldığı Mülkiyet Kurallarını Bir avuç Kıbrıslı Türkün gayrıysal değiştirebilmesi mümkün değildir KİMİN MALINI KİME SATIYORUZ ? KKTCnin Uluslararası Toplumun ve Hukukun bir parçası olması halinde başımız geleceklerden haberimiz var mı acaba ?? Yüce Meclisimiz nerede ??

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 4 ay Önce

Her geçen gün fakirleşen Ülkemiz Güney Kıbrıs ile Avrupadan onlarca yıl geri kalmış Bakımsız onarımsınız Yolları Tarihi Eserleri ve dökülen Çevresi ile Kırk yıldır yönetemediğimiz KKTCnin bugünkü hali içler acısıdır , Baştaki Yöneticilerimiz ve Siyasilerimiz bugüne kadar Güven Artırıcı önerileri Reddetmekten başka ne yaptı acaba ? TURİZMi Üretim ve İhracatı beceremeyip bitirdiğimiz KKTC’de tek Gelir ve Döviz girdi kaynağımız olan Güneyle geçiş kapılarındaki yıllardır gittikçe artan İzdihamı mı kaldırdırabildik Yoksa İşleyişini bitirmekte olan kırk yıldır bir çivi bile çakılmayan dökülen Mağusa Limanını mı becerebildik ? Partizanca milli nutuklarla Ülkemize doldurduğumuz Yabancılar ile yetersiz dökülen karanlık Can alan yollarımızı mı Avrupa Standartlarında güvenli hale getirebildik ? Yıllardır Dünyaya meydan okuyup duran Siyasetimizle Dökülen İlaçsız Cihazsız ve uzman Doktorsuz Hastahanelerimizde Kaybettiklerimizin hesabını verebilecek Kim var acaba bilen var mı ? Görünen Köy Klavuz mı ister ! KKTCde sonun başlangıcına geldiğimizi Yüce meclisimiz de dahil bilmeyenimiz mi kaldı , Kırk yılda KKTCyi bu haline getirenler Bizden başka ‘ Ne Eokacı ve Elmacı Rumlar ne Emperyalistler ve ne de Falcıların Büyücülerin işidir ! Gerçekleri görüp kötü düzen ile içine düştüğümüz halimizle en büyük kötülüğü kendi kendimize yaptığımızı kabullenmenin zamanı gelmiştir ??

Öz
Öz - 4 ay Önce

K/Türkler baştan beri Kıbrısta bir hal çaresi bulunmasına yıllar içerisinde hep olumlu yaklaşmışlar ve sunulan anlaşma taslaklarına pozitif bakmışlardır. En son Annan Planına yüzde 65 oranında Evet demişlerdir. K/Türkler hala daha düşüncesi değişmiş değildir. Bir hal çaresi istemeyenler bellidir. Bunlar mevcut legal olmayan durumdan nemalananlar ve ganimet vurguncularıdır. İki toplum arasındaki fay hatları bu fırsatçıların alanlarıdır. Devamlı kışkırtırlar. Askerlik, mücahitlik yapmış da değiller ama vatan millet sakarya dillerinden düşmez. Tazminat veya takas diye bir düşünceleri yoktur. Bunlar başta olduğu sürece Kıbrısta çözüm mümkün değildir. 2024 yılı inşAllah bunların gitme yılı olur

banner608

banner473