banner564

“Napan be yeğen” ve Koalisyon

Toplum olarak çok ciddi sorunlarla yüz yüzeyiz. Bu sorunları aşmak gerekir. Yalnız aşmak değil ama gelişmeyi de sağlamak lazımdır. Bunun önemli araçlarından biri de demokratik seçimlerdir. 
Ancak bu doğru bugün, dünden daha kötü bir noktadadır. İster yeni, isterse eski diye tanımlayın, siyasi partilerin yaklaşan seçimlerle ilgili olarak, insanımızın ve ülkemizin temel sorunlarının aşılmasına ve gelişmenin sağlanmasına dönük görüşleri seçim öncesi gündemi belirlemiyor.
Seçim gündemi, kim aday, kim değil üzerine daha fazla odaklanmış durumda. Üstelik de Türkiye'den yansıyan siyasi kültürle de tetiklenen bir etki ile siyasi arena, “Hırsızlar ve hainler“ ikilemine ve kör döngüsüne doğru bir gidiş içinde. 
Ne yapan yeğenim?
İşte bu ortamda üstelik yeni bir seçim yöntemi ile tek bölge sistemi ile ilk kez yüz yüze geliyoruz. Bakın bu sistemin ilk başta bir faydası oldu. Yıllardır akıllara gelmeyen, aranmayan akrabalar, arkadaşlar, dostlar aranmaya başlandı.
“Napan be yeğen, be arkadaş” aramaları gündeme geldi. Yedi göbek uzaktan akrabalar kıymete girdi. İlkokuldan başlayan eğitim süreci içindeki arkadaşlar. Köylüler, mahalleliler, iş arkadaşları aranmaya başlandı. Yaşasın tek bölgeli seçim sistemi. Bu gerçek, görüş, program analizin önüne geçti. “Napan be yeğen, arkadaş, mahalleli, köylü“ arayışları, bugün önde. İyi oldu.
Toplumda akrabalıkların, köylülüklerin, mahalle dostluklarının, arkadaşlıkların erozyona uğradığı, atomize olma hallerinin arttığı bu zamanda; oy hesabı ile bile olsa, bu ilişkilere bir hayat öpücüğünü yeni sistemin vermesi çok güzel oldu. 
Ancak bunun diğer ayağı da var. Aranan da şöyle diyor arayanın arkasından. “Vay guzzum şimdi geldi aklına, akrabalık, arkadaşlık, mahallelik.” Ama olsun buna karşın bu güzel bir yeni başlangıç sağlıyor. 
Atomize olma hali içinde toplumsal doku kendini yeniden besleme zeminine geçebilir.
Koalisyon titizlenmesi
Fakat bir başka yan daha var. Kimse kimse ile hükümet kurmak istemiyor. Bu nasıl iş? Kimisi “Tek başına iktidar“ diyor. Bunun çok çok zor olduğunu bile bile. Peki diyelim ki biri bu rakama yaklaştı. Çok çok 26 sayısına ulaşabilir. Bu sayıya dayanarak, önümüzdeki 5 yılı, bu yıl üstünde Meclis çoğunluğuna dayanarak, bunca ağır ekonomik ve demokratik sorunların yaşandığı bu dönemde götürebilir mi? Hayır. Yani şimdiden “Vekil transfer pazarlığı” bazılarının yine gündemindedir.
“Eski partilerle koalisyon kurmam” diyenin, tek başına iktidar şansı var mı? Kendi de inanmaz. E o zaman siyasi alana girme amacı yalnızca Mecliste temsil edilme sığlığı mı? “Şu parti ile kurmam, bununla yan yana gelmem.” Böyle bir ön yargı ile hiçbir şey olmaz.
Bırakın hükümet kurma arayışlarını. Bunun ötesinde toplumsal ağır iç ve dış sorunları aşmak için, en geniş ortak akla ihtiyaç duyduğumuz bir aşamadayız. Ama gerçeklerle yüz yüze gelmek yerine hala her alanda popülizm bizi etkiliyor.
Bugünkü açıklamalarla yarın, seçim sonuçlarına bağlı olarak eğer ülke hükümetsiz kalırsa, bunun sorumlusu tüm siyasi yapı olacak. Hükümet kurulmaz ve arkasından erken seçim gelirse, bu kez de bilin ki halk işte o zaman ya sandığa gitmeyecek. Ya da bu işin sorumlularını süpürecektir. Üstelik de diktatörlük özlemi içinde olanlara davetiye çıkartılacaktır. 
  Herkes, Almanya’daki gelişmelerden ders çıkartsın ve meseleye böyle baksın. 
  “Napan be yeğen“ kadar “ne yapacağız“ sorusuna cevap arayışı da artsın özlemini de besleyelim...
YORUM EKLE

banner471

banner474