Bengü Şonya ağabeyimiz de kanser illetine yenik düştü…
Çok üzüldüm… Siyasette özlediğimiz bir karakterdi…
Sözünün eri… Temiz bir siyasetçiydi…
Ancak temiz siyaset bizim topluma göre değildi, o da son günlerini evinde sevdikleriyle geçirdi…
Sahi, bu kaçıncı kanser vakası!
Saymakla bitmiyor maalesef…
59 yaşındaydı Bengü ağabeyimiz ama daha da vahimi; çocuk yaşta karşılaştığımız kanser vakaları, hatta anne karnında…
Durum bu kadar vahimken, devlet ne yapıyor diye bir bakıyorum:
Karşımızda kocaman bir “HİÇ” politikası var!
“Onkoloji hastanesi yapıyoruz” diyecek şimdi birileri…
Tamam! Yapın yapmasına ama o hastaneye gereksinim olmayacak bir yapılanma içerisine girseniz olmaz mı?
Pankreas kanseriyle mücadele ederken bakın Bengü ağabeyimiz nasıl bir twit atmış, gerçeği nasıl da yüzümüze vurmuş:
“Pestisit kalıntılı meyve sebze et ve tavuklar. Kanser almış götürmüş. Neredesiniz yönetici görünümlü katiller?
Size göre çok ağır oldu değil mi?
Bence hiç ağır değil!
Bizleri yönetenlerin katilden farkı yoktur!
Ayni düşüncedeyim!
Tarımsal ilaç kullanımında bilinçsizlik hat safhada!
Tamam, biliyorum, bazı kontroller yapıyorsunuz ama bu yeterli değil!
Her kontrolde mutlaka kalıntı fazlalığına rastlanıyor bir çok üründe!
Artık cezalar gündeme gelmeli…
Bir üretici ikinci kez tüketiciyi zehirlerse kanaatimce soluğu demir parmaklıkların ardında almalı!
Ama nerede öyle irade?
O üretici ki sizin partide delege!
Kolay mı ceza kesme!
Üreticinin fazladan zehir kullandığını tespit ediyoruz, ürünlerini yok ettiğimizde ona ceza verdiğimizi sanıyoruz…
Oysa o üretici bilse ki bir daha böyle bir durumla karşı karşıya kalırsa hapsi boylayacak, bakın bakalım o zaman cesaret edebiliyor mu toplumu zehirlemeye?
Ama dediğim gibi… Devleti yönetenlerin umurunda değil insan sağlığı…
Gene bana sakın “ağır” yazdın demeyin…
Sadece şimdiki yöneticilerin değil, gelmiş geçmiş hiç birinin derdi olmadı halk sağlığı…
Yazık size!
Oysa ailenizi de sarıyor bu sarmal!
Sadece üreticide mi?
Zehirli otları yiyen hayvanların etleri ne kadar sağlıklı?
Ya da teknoloji ürünü tavuklarımız var mesela!
Neredeyse nefes almadan kesilip soframıza getirilen?
Kimin umurunda?
Hatta daha da somut bir örnek verelim…
KIB-TEK’teki santrale filtre koymayarak Devlet bizzat kendi eliyle kanser etmiyor mu bizleri?
Ya da CMC sorununu birilerine peşkeş çekecekler diye çözmek yerine kazıyıp durmuyorlar mı?
Başa dönelim yeniden… Çok güzel söylemiş Bengü ağabeyimiz sizler için:
“Yönetici görünümlü katiller”
