banner564

Sürü hayvancılığı modernize edilmeli

Küresel iklim bozulmasına bağlı olarak kavurucu sıcaklar, kuraklık ülkemizin kaderi olmuştur. Bundan sonra her geçen yıl küresel iklim bozukluğuna bağlı olarak doğasal çevrede olumsuzlukların şiddeti artacaktır.
Küçük bir ülke olarak küresel iklim bozukluğunda sorumluluğumuz olmadığı gibi durdurulmasında da fazla bir etkimiz yoktur.
    Yalnız ülkemizdeki bitki örtüsünü koruyup artırarak, küresel iklim bozukluğunun olumsuz etkilerini bir miktar azaltmak mümkündür.
Bunun için de öncelikle orman ve kırsal alanlardaki bitki örtümüzü yangın ve vahşi sürü hayvancılığı tehdidinden korumamız kaçınılmazdır.
Sürü hayvancılığı, en az yangın hatta ondan da daha fazla tahrip edici bir tehdittir.
Çünkü sınırsız olarak kırsal alanlarda dolaştırılan davarlar, topraktan çıkan bitkileri hemen yiyerek yok etmekte ve doğanın kendi kendini yenilenmesini engellemektedir.
    Çobanların pervasızca sürüleri izin almak gereği duymadan istedikleri arazilere sokmaları ve otlatmaları nedeniyle, kırsal alanlarda dikilen ağaçlar gelişmeden yok ediliyor. Böylece herkes tapulu arazisini ağaçlandıramamaktadır.
Aslında hayvan yetiştiricilerinin izin almadan hayvanlarını başkalarının arazilerinde otlatması mülkiyet hakkına tecavüz suçudur.
Ancak maalesef halen ülkemizde böyle suçları önleyici mekanizmalar işletilmemektedir.
Geçmişte tüm köylerde Destebanlar görev yapar ve kırsal alanlardaki tarım alanları ile ağaçlara zarar verilmesi engellenirdi.
Ayrıca şimdi olduğu gibi reşit olmayan küçük çocuklar davar güdemezdi. Çobanlık yapabilmek için Kaymakamlıklardan izin ve yetki alınırdı.
Çobanlık yetkisi verilen kişilere İngilizce Shepherd (çoban) sözcüğünün ilk harfi olan S kelimesi yazılı metal rozet verilir ve koluna takılırdı.
İngiliz ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde tarlasına sürü hayvanları girmemesini isteyen kişiler sınıra çubuk dikerdi. Bunu gören çobanlar hayvanlarını bu arazilerde otlatmazdı.
Şimdi ise çobanlar tellenmiş arazilere bile hayvanları sokarak içindeki ağaçları pervasızca yedirmekte ve zarar yapmaktadır.
Uygar ülkelerin hiçbirinde artık bizde olduğu gibi sürü hayvancılığı yapılmıyor. Hayvan üreticileri etrafı tellenmiş meralar tesis ederek hayvanlarını burada otlatmaktadır.
KKTC’de de devlet, ilkel ve çevre için olağanüstü tahrip edici sürü hayvancılığından vazgeçmesini sağlamalıdır.
Bu amaçla bundan sonra hayvan üreticilerine maddi destek sağlanması için üreticilerin;
Etrafı telle çevrili otlak tesis etmesini; Küçük baş hayvan başına 3,5 , büyükbaş hayvan başına 10 dönüm yeşil ot yetiştirilmesini şart koşmalı.
    Hayvanlarını ormanlarda ve kendine ait olmayan arazilerde izinsiz olarak otlatan,  hiç yem bitkisi yetiştirmeyen, kuru ot ve hazır yem satın alarak hayvancılık yapan kişilere, devlet yardımı verilmemeli. Aksi halde devlet ilkel hayvan üretimini desteklemiş olacak.
Yürürlükteki yasalara göre , çobanların ormanlarda ve izin alma gereği duymadan özel kişilere ait arazilerinde hayvan otlatamaması gerekir. 
Çünkü izinsiz başkalarının arazilerinde hayvan otlatmak mülkiyet hakkına tecavüz suçudur. Ormanlarda hayvan otlatmak da Fasıl 60 Orman yasasına göre suçtur.
YORUM EKLE

banner471

banner474