banner564

Ak Kule’deki bayraklarımız ve gerçekler

Ak kule giriş kapısındaki çirkin görünüme, Mağusa surlarına ve ülkemizin çeşitli yerlerinde eski eserlere yapılan tahribatlar ile değişikliklere ses çıkarılmaması ve bayrak dikilmesinde jet hızıyla kaldırma kararı alınması, halkımızın olağanüstü tepkisine sebep oldu.
    Her şeyden önce eski eserlerin korunmasına en fazla önem verdiği bilinen Avrupa Birliği üyesi tüm ülkelerdeki kalelerde, bayrak bulunduğunu hatırlatmakta yarar görürüm.
Ayrıca, ilk çağlardan beri yapılan tüm kalelerin burçlarında bayrak dalgalandırıldığı da herkesin bildiği bir gerçektir.
Avrupa Birliği üyesi olan güneydeki yönetimde, tarihi eserler ve anıtlar da dahil her yere Yunan ve Kıbrıs cumhuriyeti bayrakları dikilmiştir.
Bu nedenle devlete bağlı olan bir resmi kuruluşun, Ak Kule burcuna dikilen bayrakların indirilmesi kararı çıkarmasını haklı göstermek ve onaylamak mümkün değildir. Sosyal medyadaki yorumlara göre, birçok kişi bu kararın art niyetli, siyasi ve ideolojik olduğu görüşündedir.
 AYK, dikilen bayrakların kale duvarlarına zarar vereceğini ileri sürerek ret etmiştir. Ancak, Bayrak dikilmesi gerçekten surlara zarar verecek olsa bile, devletler ve milletler için hiçbir şey bayraktan daha öncelikli ve değerli değildir.
Ayrıca, İnsanların tüm eylem ve uygulamalarında mutlaka bazı olumsuzluklar ortaya çıktığı da bilinmektedir.
1571’de Osmanlı ordusunun top atışları karşısında 11 yılda yıkılmayan ve Rum saldırılarından etkilenmeyen Ak Kule burcunun iki bayrak direğinin titreşimi sonucu zarar görebileceği görüşünün biraz abartılı olduğu inancındayım.
Tüm ülkelerde ve özellikle kültürel değerlere en fazla önem veren Batılı ülkelerdeki kalelerde bayrak bulunduğuna göre, bayrağın dalgalanması sonucu zeminde tahribat olma olasılığı ya yoktur, ya dikkate alınmayacak derecede azdır. Ya da bayrak direği zarara sebep olamayacak önlemler alınarak dikilmektedir.
Bu nedenle AYK’u, bayrağın kaldırılması için karar çıkarılması yerine, bana göre hiç olmazsa direğin dikilmesinde dikkate alınması gereken teknik önlemlerin alınması kararı çıkarılsaydı daha yapıcı, iyi niyetli ve isabetli olacaktı. 
Sosyal medyada ve basında halkımızın bayrak konusunda ortaya koyduğu tepkilerden, bayrağın kaldırılması kararını çıkaran kuruluşa karşı olağanüstü bir öfke ve güven bunalımı oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu olay nedeniyle kurulun bundan sonra alacağı tüm kararların kuşku ile karşılanacağı inancındayım. Bu nedenle ilgili siyasi yetkililerin gerekeni yapması kaçınılmazdır.
Malum kesimin koro halinde ileri sürdüğü gibi bayrağa önem vermek, fetişizme; yani ilkel toplumlarda olağanüstü gücü ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız varlıklara tapma biçimindeki eylemlere benzetilemez. Tüm uygar ülkelerde bayrağa saygı gösterilmektedir.
Ayrıca birçok kişiye göre, güneyde pişirilip KKTC’deki işbirlikçilerin koro halinde servis ettikleri ‘bayrak fetişizmi’, aslında her tarafı Yunan bayrakları ile doldurulan güney için söylenebilir.
Bayrak bir kumaşın üzerine belirli renk ve şekillerden yapılan ulusal bir nesnedir. Ancak, manevi değeri büyüktür. Bir ulusun egemenliğinin ve özgürlüğünün kanıtı, Milletin, millet olduğunun delili, yaşamı, yere inmez gururudur. 
Türk tarafı olarak bundan sonra federasyon-birleşme saçmalığı ile oyalanma ve ambargolarla cezalandırılmamız tezgâhına boyun eğmeyeceğimizi ve sadece iki egemen devletli seçeneği görüşebileceğimizi açıkladığımıza göre,  bayrağımız iç ve dış düşmanlarımızın daha fazla gözlerine sokulmalı.
Bu çerçevede Mağusa limanına hâkim olan Canpolat burcu ile Othello burçlarına da şanlı bayraklarımızın dikilmesi gerektiği görüşündeyim.

YORUM EKLE

banner471

banner474