Diyalog Gazetesi
2024-04-25 09:32:31

AB 2024 zirve kararı

Ferdi Sabit SOYER

25 Nisan 2024, 09:32

AB’nin 17 Nisan 2024 Zirvesinde Türkiye ile ilgili alınan kararın 10 . Maddesine dönük Kuzey Kıbrıs’tan ve Türkiye hükümet ve devlet yetkililerinden tepkiler geldi. Bu madde AB’nin Kıbrıs sorunu ile ilgili daha önceki kararlarına atıf yapıyor ve BM Parametrelerinde, Federal Çözümü yeniden destekledlğini açıkca ifade ediyor. Ancak söz konusu kararın bir başka önemli yanı ele alınmadı. Bu ise Türkiye’nin AB üyelik süreci ile ilgili açık bir ifadenin olmamasıdır. Ama en ilginci Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’de de buna dönük ses çıkmaması oldu. Sanki, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin askıda kalması ile ilgili tüm taraflar ilan edilmemiş bir ortaklık içinde. Ancak hiç unutmamak gerekir ki 1997 de Atina Zirvesinde Türkiye’ye AB Aday Üyeliği statüsü verilmemesi nedeni ile Türk - Yunan ilişkilerinde ve Kıbrıs’ta çok gerilimli günler yaşanmıştı. Nihayet, 1999 AB Helsinki Zirvesinde, Türkiye’ye AB Aday ülke statüsü verilmesi ile birlikte Kıbrıs’ta kopan toplumlararası görüşmeler, Dolaylı Görüşme formatında başlamıştı. . Ayrıca Türkiye’de görevde olan en milliyetçi hükümet, o zaman, gerçekleşen bu adımla, İdam cezasının kaldırılması ile demokratikleşme alanında ilk adımları başlatmıştı. Üstelik Türkiye ve Yunanistan ilişkileri, Marmara acı depremi sonrası, o etki ile son derece önemli bir yumuşama ve yakınlaşmaya girmişti. Bu olay, Türkiye siyasi yaşamında 2002 yılı ile birlikte AB üyelik kriterlerini yakalamak için ekonomi ve demokratik yaşamda çok önemli demokratik adımların gelişmesini hızlandırmıştı. Bu çabalar, 2003 Kopanhag Zirvesinde, Türkiye’ ye AB üyeliği yolunda hükümetler arası görüşme zeminini getirmişti. Bu süreç Kıbrıs sorunu çözüm süreci ile Türk - Yunan ilişkileri ve üç ülkede iç siyasette akılcıl demokratik gelişmeleri de hızlandırmıştı. Şimdi ise 2024 AB Zirvesi sonuç bildirgesinde, AB üyelik sürecine değinmeden, Türkiye - AB ilişkilerini siyasi, ekonomik, ticari iyi ortaklık ilişkisi ile tanımlanması, AB ve Türkiye için geri bir adımdır. Hele bu kararda, Orta Doğu - AB ilişkilerini, “partnerlerle” işbirliği ile ifade ederken, Türkiye ile ilgili, yalnızca Doğu Akdeniz için ortak işbirliğinden bahsetmesi olumsuzdur. Hade onları anladık. Peki bizde ve Türkiye’de AB’ nin bu yanlış tutumuna yönelik bir eleştiriyi devlet, hükümet babında dahi dile getirmemek ne oluyor? Yoksa bu, “ körün istediği bir çift göz “ ata sözü gibi mi oluyor?
Kıbrıs sorunun çözüm prespektifi ile ilgili olarak katıldığım ilkelere, “ Kıbrıs Cumhuriyeti” ile Yunanistan, samimiyetlerini sorgulasam da desteği çok açık ifade ettiler. Ancak onlarda Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili bu eksikliğe yönelik tek kelam etmediler. Halbuki bu üyelik süreci Ege ve Doğu Akdenizde ve üç ülke ilişkilerinde yumuşama ve barışcı süreci son derece olumlu etkilemişti.. Şimdilerde Güney Kıbrıs ve Yunanistan’da Doğu Akdenizden Türkiye’nin dışlanmaması ile ilgili görüşler ifade ediliyor. AB zirvesinin Türkiye ile ilgili kararında ise Doğu Akdeniz’de işbirliği ve ortak cıkarlar ifade ediliyor. Bunun tercümesinin hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesinde işbirliği ve ortak çıkar olduğu açıktır. Bu olumlu. Hepsini bir yere bıraktım. “ Kıbrıs Cumhuriyeti” neden Türkiye - AB üyelik sürecinde görüşülen Fasıllardan ųç Fasılı bloke etti? Bu Fasìllar ise; Yargı, Basın Özgürlüğü ve İnsan Hakları yasa ve uygulamalarını Avrupa kriterlerine ilerletmekle ilgili idi. Güya Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde kendi dayatmalarına yol açacak diye, en temel insani değerleri, siyasetin çirkin pazarlık kozu yaparak bu adımı attılar. Madem ilişkileri yumuşatarak çözüm zeminini güçlendirmek istiyorsun, o zaman bu Fasıllar üzerindeki blokajı kaldır. Sayın Tatar da bunu talep etsin. Ama bunların tümü çözüme karşı oldukları için Türkiye - AB üyelik sürecinin ismini dahi anmazlar. O zaman görev Kıbrıs Türk ve Rum Toplumlarının barışcı güçlerine düşer. 

Yorumlar (1)

Turkish Power 1 Hafta Önce

Kimin umrunda ctpspor

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.