Diyalog Gazetesi
2017-11-29 10:50:07

Siyasi partiler misyonlarını dürüstçe halkımıza açıklamalı

Dr. Orhan AYDENİZ

29 Kasım 2017, 10:50

Güneydeki siyasiler, misyon ve amaçlarının ne olduğunu açık ve herkesin anlayabileceği şekilde ortaya koymaktadır. Her fırsatta da Yunanlı olduklarını ve bu kimlikleri ile onur duyduklarını açıklamaktadırlar.
 KKTC’deki ilericilerin(!) Kıbrıslılık kimliğini ön plana çıkarma gayretlerine karşın, Rum yönetimi başkanı Anastasiadis en son yaptığı bir açıklamada, müzakerelerde amaçlarının Kıbrıs Elen varlığını korumak olduğunu beyan etmiştir.
 Rum tarafında Aile ocağında, okullarda, askeri kışlalarda gençlere Yunan milliyetçiliği aşılandığı, ulusal günlerin kutlanmasında caddelerin Yunan bayrakları ile donatıldığı ve resmi kuruluşlara da Yunan bayrakları çekildiği inkar edilemeyen bir gerçektir.
Müzakerelerde de Rumların dayatması ile, Birleşmiş milletler parametreleri olan iki kesimlilik, iki toplumluluk ve siyasi eşitliğe dayalı federal çözümden tamamen uzaklaşılmıştır. Türk heyetinin kabul ettiği korkunç ödünler nedeniyle, olası çözümün Rum çoğunluğun egemen olacağı uniter yapı olacağı gerçeğini gizlemek mümkün değildir.
Rum meclisinde son alınan Enosis plebisitinin ulusal gün olarak kutlanması kararı, Rum ve Yunanistan’ın Megalo idea hedefinden zerre kadar sapmadıklarını gösterir. Rum yönetimi meclisinin aldığı sıfır garanti, sıfır asker kararı ise, bizimle eşitliğe dayalı anlaşmak niyetinde olmadıklarını ve ileriye dönük kötü amaçları olduğunun kanıtıdır.
KKTC’de ise bazı kişi, kuruluş, hatta sorumlu makamlarda bulunan bazı kişilerin, karşımızdaki gerçeklere ve risklere rağmen, Rumlar ile birleşmemizi savunması, anlaşılması zor bir tutumdur.
Beleklerdeki çocukların bile bildiği yukarıdaki gerçeklere rağmen KKTC’de bazı kişi, kuruluş ve siyasilerin Rum tarafının bizimle samimi olarak ortak bir yönetim kurmak istediğini düşünmeleri için, haklı bir gerekçeleri olabilir mi?
İçimizde bazı siyasilerin söylediği gibi, Kıbrıslılık kimliğini ön plana çıkararak, din ve ulusal kimliğine sıkı bir şekilde bağlı olan Rumlarla birleşip, birlikte yaşamayı kabul etmemiz durumunda, asimile olup Rumlaşacağımızı bilmek için kahin olmak mı lazım?
Rumların fanatik tutumu ve değişmeyen amaçları nedeniyle, iki bölgeliliğin bozulmasının felakete sebep olacağı aşikar değil mi?
Türk ordusunun ve garantisinin kaldırılmasını talep eden Rum-Yunan ikilisinin, aynen Girit’te yaptıkları gibi adayı ilhak edeceklerini bilmek için kahin olmak mı gerekir?
Yazılı, sözlü vaat ve garantilerin hiçbir işe yaramadığı, 1963’den günümüze yaşanan olaylarla kanıtlanmadı mı?
Nüfus üstünlüğünü ele geçirtmekte oldukça deneyimli, bilinçli ve başarılı olduğu bilinen Rumların tekrar içimize yerleşmesini kabul etmemiz, ileride azınlık durumuna düşürülmemize zemin hazırlamayacak mı?
Kıbrıs Türk halkı olarak bu topraklarda anavatanın koruması altında can ve mal korkusu içinde olmadan özgürce yaşamak ve kendi kendimizi yönetmek istiyorsak, Rum niyetlerini göz ardı etmememiz ve elimizdeki olanaklara sahip çıkmalıyız.
Dayanaksız, mantık dışı, hayali beklentiler ve ideolojik saplantıların etkisi altında kalarak aşırı iyimser davranmak, adadaki Türk varlığını etkisiz duruma düşürecek ve Türkiye’nin doğu Akdeniz’den de abluka altına alınmasına sebep olacaktır .
Emperyalistlerin dayatması ile yapılan anlaşma uyarınca Girit’de Türk ordusunun ayrılmasından sonra Yunanlıların; anlaşmayı yok sayması, Türkleri katletmesi ve adayı ilhak etmesi deneyimine rağmen, Türk tarafının garanti anlaşmasını ve ordunun ayrılmasını tartışmayı kabul etmesi bile, yapılabilecek hataların en büyüğüdür.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.