Akıncı ile Anastasiadis arasında yapılan son görüşmelerden birinde, 9 Ağustos 2019 tarihinde, Rum lider Akıncı’ya Kıbrıs sorununun çözümü için resmi olarak ademi merkeziyetçilik sistemini önerdi. 
O günlerde Rum tarafının nasıl bir çözüm istediği konusunda birçok spekülasyon vardı. Anastasiadis bu teklifi duruşunu somutlaştırmak için yaptı. Ayrıca, adada iki ayrı devlet istediği yönündeki haberlerin doğru olmadığını söyledi.
Ademi merkeziyetçilik, devlet merkezinin gücünü azaltarak yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını öngören görüşe verilen isimdir. 
Kıbrıs bağlamında, halk arasında bunun adı gevşek federasyondur.
Anastasiadis o gün Akıncı’ya bundan ne anladığını açıklayan iki sayfalık bir öneri sundu.
Metinde ne yazılı olduğunu bilen kaynaklara göre, “Önerim Merkezi Hükümet’in kullandığı gücün desantralize edilmesini (merkezden kaydırılmasını) tartışmaktır,” dedi. 
Anastasiadis bu yapı çerçevesinde öngördüğü devletin adını da koydu: United Cyprus. Birleşik Kıbrıs.
Anastasiadis’in teklifine göre; Merkezi Hükümet’in elinde sadece “devletin birliğini ve bütünlüğünü korumak için olmazsa olmaz yetkiler” kalacak. “Bu yetkilerden bazıları… Dış politika, savunma ve güvenlik, Avrupa Birliği ilişkileri ve ekonomidir (tek Merkez Bankası ve geçerli tek para olarak Euro).”
“Güvenlik, savunma, dış politika konularındaki kararlar Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarafından ortaklaşa alınacak.”
 
Başarısızlıkla kapanan toplumlararası görüşmelerde çıkmaza yol açan konulardan biri Türk tarafının devletin bütün kurumlarında (elektrik kurumu, telekomünikasyon kurumu gibi) veto yetkisine sahip olma arzusu idi.
Anastasiadis Türk toplumunu doğrudan ilgilendiren konularda böyle bir yetkiyi “kısıtlı istisnalar”la kabul edebileceğini bildirdi. Bazı kurumlarda Türk tarafı son sözü söyleyebilirdi, ama hepsinde değil.
Öneriye göre Birleşik Kıbrıs’ı meydana getirecek iki federal devlet kendi sahasında “geniş idari otonomiye” sahip olacak. 
Anastasiadis, yaptığı önerileri “Kıbrıs halkının kendini daha rahat hissetmesi sonucunu verecektir, çünkü Kıbrıslı Türk toplumunun kendini Rumların hâkimiyeti altında hissetmemesi için yeterli hükümler bulunacaktır,” şeklinde savundu.
“Buna paralel olarak Kıbrıs Rum toplumu, her kurumun aldığı her kararda olumlu bir Kıbrıslı Türk oyunun şart olmasının doğuracağı Kıbrıslı Türk çıkarlarına rehine olma hissinden kurtulacaktır.”
Akıncı, Anastasiadis’in bu önerisini toplumuna açıklamadı ve Rum liderine karşı bir öneride bulunmadı. 
Bu şekilde toplumlararası görüşmeleri daha gerçekçi bir zemine taşımaya aday olan önemli bir fırsat havaya gitti.
Anastasiadis bu önerisinde ne kadar samimidir? 
Önerdiği çerçevede bir anlaşmaya varılsa Rum toplumu gevşek federasyona bir referandumda evet diyecek mi? 
Gevşek federasyon Türk toplumunun çıkarlarını ne kadar güvence altına alır?
Tartışılmadan bu soruların cevabını bilmek mümkün değildir. 
 
Kesin olan bir şey varsa o da gevşek federasyonun Crans Montana’da son yolculuğuna uğurlanan klasik federasyona göre çözüme daha yakın bir formül olduğudur. 
Rum tarafı toplanmasına çalışılan Kıbrıs zirvesine muhtemelen bu teklifle gelecektir.