banner564

Anavatan can damarımızdır

Geçmişte bizi silah gücü ve ekonomik kıskaç altına alarak yok etmeye çalışan komşu, şimdi anavatanın yanımızda olması nedeniyle bu yöntemlerin etkili olamayacağının bilincindedir.
Bu nedenle, içimizdeki onların deyimi ile ‘dostlarının yardımı ile’ halkımızı anavatandan kopararak, korumasız bırakarak adanın tümünü ele geçirmeye çalışmaktadır.
AKEL’in ortaya koyduğu ve bizim KKTC’deki bazı özenti solcuların sahiplenip savunduğu; iki halkın Kıbrıslılık kimliği altında birleştirilmesi görüşünün amacının, bizi çoğunluğu Rum olan tek halk içinde yok etmek olduğu aşikârdır.
Maalesef halkımızı anavatandan koparmak ve yok etmek amacına yönelik saldırılar, çeşitli nedenlerle bazı siyasilerden de destek almaktadır. Bazı kişiler ise, tezgâhlanan oyunun farkında olmamaları nedeniyle, bu akıma sempati duymaktadır.
İngiliz döneminde anavatanın yardım ve desteğinden mahrum olduğumuz için ailelerin çok çocuklu olmasına rağmen; çeşitli yöntem ve baskılarla göç etmemiz sağlandı. Nüfus üstünlüğü Rumların eline geçti. Böylece Rum-Yunanistan ikilisi, nüfus üstünlüğü kozunu kullanarak adayı sahiplenmeye çalışmaktadır.
1950’li yıllarda basiretli liderlerimiz; Kıbrıs Türk halkı olarak tek başımıza adanın Yunanistan’a ilhak edilmesini engelleyecek güçte olmadığımızı dikkate alarak, ısrarla ve canla başla çalışarak anavatanın bizimle ilgilenmesini ve desteklemesini sağladı. 
Anavatanın sayesinde Akridas ve İfestos planlarının uygulanması ve soykırım ile yok edilmemiz önlendi. Bize ait bir bölgede can ve mal korkusu içinde olmadan kendi kendimizi yönetme olanağına kavuşturulduk.
Anavatanın yanımızda olması sayesinde halen: Cumhurbaşkanı, Başbakan, parti başkanı müsteşar, müdür, iş adamı olabilmekteyiz. Can ve mal korkusu olmadan yaşama olanağına sahibiz. Anavatandan koparılmamız durumunda, şimdi sahip olduğumuz tüm olanakları kaybedeceğiz. AB üyesi Yunanistan ve Rum tarafında yaşayan soydaşlarımızın kaderini paylaşacağız.
Halen devletimiz ve bizi temsil eden seçilmiş yetkililer sadece anavatan tarafından tanınmaktadır. Çözüm müzakerelerinde de tek dayanağımız ve desteğimiz anavatanımızdır. Anavatanın desteğine sahip olmamamız durumunda hiçbir ülke yetililerimizi muhatap kabul etmeyecek, sadece çıkarlarına alet etmeye çalışacak, Rum bize ortaklık yönetimi değil, azınlık haklarını dayatacak.
Tüm dünya arkasında olan Rum yetkililer karşısında, anavatanın desteğine bile sahip olmayan bir siyasinin, müzakerelerde varlığımızın devamını sağlayacak bir anlaşma yapabileceği düşünülemez.
Kısaca belirtmek gerekirse, anavatanla aramızı açmak, yöneticilerini kırmak, işbirliği yapmak yerine çatışmak, desteğini kaybetmek, özne masalı ile halkı tahrik etmek, bize hiçbir şey kazandırmaz aksine kaybettirir.
Rum Yönetimi’nin tanınmış olmasına ve birçok güçlü devletler tarafından mali ve siyasi yönden desteklenmesine rağmen, geçmişten günümüze anavatan kabul ettikleri Yunanistan’daki yetkililerle çatıştığı hiç görülmedi. Rum yetkililer, sık sık Yunanistan’a gitmekte her konuda Yunanistan yetkilileri ile işbirliği içinde hareket etmektedir.
Bilinen bu gerçek nedeniyle geçmişte Denktaş ve Küçük, seçimle belirli bir süreliğine işbaşına gelen siyasetçi değil, lider olmalarına rağmen, anavatandaki yetkililerle uyum içinde çalışamayacaklarını dikkate alarak, halkımızın zarar görmemesi için seçimlerde aday olmamışlardı.
1878 dramı ile karşılaşmamak için, aklımızı başımıza almamız ve anavatanın can damarımız olduğunun bilincinde hareket etmeliyiz.

YORUM EKLE

banner471

banner474