banner564

 Anavatanın değerini takdir etmeliyiz  

   Son zamanlarda bazı kişilerin haksızca, dayanaksızca ve her türlü olayı istismar ederek, anavatanı ve yetkililerini kötülediği görülüyor.
Fakat İngiliz müstemleke dönemi ve 1974 öncesinde yaşayanlar, anavatana dil uzatmanın olağanüstü haksızlık, ayıp, günah, vefasızlık ve nankörlük olduğunu biliyor.
1878’de anavatanın adadan ayrılması esnasında ve 1974’e kadar olan dönemde Kıbrıs Türk halkı çok büyük acılar çekti.
1974’de ise anavatanın uluslararası garanti anlaşmasındaki müdahale hakkına ve Rum katliamlarına rağmen, adaya asker göndermesi, bizi kurtarması kolay olmadı.
Ordumuzun KKTC’den ayrılması durumunda da, yazılı her türlü garantiye rağmen, Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye gelip bizi kurtarması olağanüstü zor olacak.
Bu nedenle anavatanın adadan ayrılmasının tartışılmasının kabul edilmesi bile, halkımıza yapılabilecek kötülüğün en büyüğüdür. Hele adada etkili olmayacak sayıda yani 650 Türk askeri kalmasını ve anavatanın başka ülkelerle garantör olmasının bizim için yeterli olacağını yutturmaya çalışanları, tarih hak ettikleri hanesine kaydedecektir.
Halen bölgemizdeki çatışmalar, Akdeniz’in savaştan kaçıp kurtulmak isteyenlere mezar olması ve Filistin’deki katliamlar, anavatanımızın yanımızda bulunmasının bizim için olağanüstü büyük bir şans olduğunu gösterir.
Anavatanın adadan ayrılması durumunda, ada Yunanistan’a ilhak edilecek ve biz de azınlık olmak ile göç etmek seçenekleri ile karşı karşıya kalacağız..
Kuşkusuz, hiçbir fedakârlığa katlanmadan, sıkıntı çekmeden, kendisine her türlü olanak sağlanan kişiler, genellikle sahip olduklarının değerini takdir etmezler. Atasözümüzde ifade edildiği gibi ‘Cefa çekmeyen sefanın değerini bilmez).  
Bazı insanlar da kendilerine yapılan iyiliğin veya sağlanan olanakların değerini bilmezler, Hiçbir şeye teşekkür etmezler, hiçbir şeyden memnun olmazlar. Ona hizmet edilmesini mecburiyet sanırlar, her şeyi kötülerler, eleştirirler. 
Ancak insanların gördüğü iyiliğin değerini takdir etmemesi, nimete şükretmemesi nankörlüktür. Nankörlük, insanların kendi iç dünyalarında yaşadıkları fırtınaların dışa olumsuz olarak yansımasıdır Nankörlük, zayıf insanların işidir. Kudretli insanlar içinde, asla nankör olana rastlamadım. (Goethe)
Dinimiz Müslümanlıkta da nankörlüğün kötü bir davranış olduğu belirtilmektedir. 
İbrahim Suresi 7.ayet: Düşünün ki rabbiniz şöyle buyurmuştu:
‘And olsun ki, şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım ve eğer nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki, azabım çok şiddetlidir!’ 
    NAHL Suresi 112.Ayet:
Allah (ibret için) bir ülkeyi örnek gösterdi:
‘Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı.’(Nahl,16/112)
Kıbrıs Türk halkı olarak geçmişe göre kıyaslanamayacak derecede çok daha iyi yaşam koşullarına sahip olduğumuz inkâr edilemeyen bir gerçektir.
    Fakat bir yandan dış güçlerin bize karşı uyguladığı izolasyonlar, baskılar, yıkıcı propagandalar ve kaleyi içerden çökertmek amaçlı psikolojik saldırılar;
    Öte yandan ülkemizde yönetimdeki bozukluklar, adaletsizlik, haksızlık, asayişsizlik,  nedeniyle insanlarımız huzursuz ve stres içindedir
Fakat her şeye rağmen, durumuza şükretmek, bize sağlanan olanaklar için teşekkür etmek, insan olmanın erdemine açılan bir kapıdır.
 Özellikle son yıllarda komşu ülkelerde yaşanan acı olaylar, her şeye rağmen içinde bulunduğumuz koşullara şükretmemiz gerektiğini gösterir.  

YORUM EKLE

banner471

banner474