banner564

Anavatanla birleşmek en ideal seçenektir

  Geçmişten günümüze anavatanın KKTC’yi ilhak etmek düşüncesinde olmadığı herkesin bildiği bir gerçektir. Geçenlerde bir eski parti başkanının da açıkladığı gibi, 1975’te meclisimizde alınan birleşme kararını, anavatan uygun görmedi. 

Güneyde bir Rum yazar da geçenlerde anavatanın adanın kuzeyini ilhak etmek istemediğini, isteseydi eline en az on kez fırsat geçtiğini açıkladı.
Halen anavatanla birleşmemiz gündemde olmadığına göre, ortamı germenin hiçbir yararı yoktur. Birleşmeyi korkunç göstererek halkımızı koşullandırmanın da, doğru olamayacağı inancındayım.
 Öte yandan 1990’lı yıllardan sonra federasyonların bozulması ve hiç kurulmaması, gerçekte federasyonun iyi bir seçenek olmadığını gösterir.
Üstelik müzakerelerde kabul edilen ödünler nedeniyle, federal yapıdan uzaklaşıldığı ve bize bazı ayrıcalıklara sahip toplum durumuna indirgenmemizin dayatıldığı biliniyor. Yuvarlak ve softa şaşırtması ile gerçeklerin olduğundan farklı gösterilmesine rağmen, Rum yönetiminin açıklamaları, bu gerçeği ortaya koymaktadır.
Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, birçok kez yaptığı açıklamalarında ‘Türklerin olumlu oya sahip olmasının siyasi eşitlik olmadığını, aksine eşitsizlik olduğunu, çünkü bir topluma kendi taleplerini empoze etmesi demek olduğunu bu nedenle Türklere karar mekanizmasında oy hakkı tanınamayacağını’ belirmiştir.
     Anavatanın istiklal savaşında da bazı kişiler, çeşitli nedenlerden dolayı bağımsızlık için mücadele edilmemesini, yabancı manda altına girilmesini savunmaktaydı. Fakat ulu önderimiz teslimiyetçilik yerine, mücadele etmeyi tercih etti başardı, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
    İşte bu nedenle peşin hüküm vererek, Rum ve destekçilerinin bize dayattığı federal çözüme saplanıp kalmamızın ve tanınma ile anavatana bağlanmayı kötülememizin doğru olamayacağı görüşündeyim.
    Son günlerde çok tartışılan Anavatana bağlanma seçeneğine gelince, şimdiki koşullarda mümkün olup olamayacağı bir yana, bizim için en isabetli, en çok kazançlı olacağımız, en güvenli seçenektir. 
     Her şeyden önce anavatana bağlanmamız durumunda, geri kalmış küçük ülkelerin önemli hastalığı olan, popülist yönetimden ve bunun sebep olduğu sıkıntılardan kurtulacağız.
      85 milyonluk büyük bir devletin meclisinde temsil edileceğiz. Yatırım ve istihdam olanakları artacak. Dünyaya açılacağız ve uluslararası hukukun parçası olacağız. Gençlerimin İstihdamında, ürünlerimizin pazarlanmasında, ulaşımda, ticarette küçük bir ülke yerine devasa bir ülkenin olanaklarından yararlanabileceğiz. Her konuda insanlarımızın kendi alanlarında ilerlemesi, yükselmesi, dar sınırlar içinde kalmayacak, ufkumuz açılacak. İlelebet güven içinde kendi ulusal kimliğimizle özgürce yaşayacağız.
       Geçmişte yaşanan acı deneyimler, KKTC’nin tanıtılıp tam bağımsız olarak yaşatılmasının da kolay olamayacağını gösterir. Hatırlanacağı gibi 1913’te kurulan, nüfusunun %85’i Türk olan, Yunanistan ve Bulgaristan tarafından bile tanınan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, emperyalistlerin baskısı ile yıkılmıştı.
       Sonuç olarak tanınmış bir devlet olarak tek başımıza varlığımızı sürdürebilmemiz risklidir. Anavatanla birleşmemiz de mevcut koşullarda mümkün görülmüyor. 
       Bu nedenle, federasyon, anavatanla birleşme, tam bağımsızlık yerine; Korsika, Sardunya örneğinde olduğu gibi iç işlerimizde özerk, dış ve savunmada anavatana bağlı modelin bizim için en ideal, güvenli ve risksiz seçenek olacağı görüşündeyim.

YORUM EKLE

banner608

banner474