banner564

Ateş, su, gerçek ve yalan

Çok eskiden Ateş, Su, Gerçek ve Yalan büyük bir evde beraber yaşarlarmış.

Her ne kadar birbirlerine nazik davransalar da aralarına mümkün olduğu kadar çok mesafe koymaya çalışırlarmış.

Gerçek odanın bir yanında oturursa, Yalan diğer yanında otururmuş. Su, Ateş’in ayaklarının altında dolaşmamaya özen gösterirmiş.

Bir gün birlikte ava gitmişler. Büyük bir sığır sürüsüyle karşılaşmışlar ve elbirliğiyle hayvanları çevirip köylerine sürmeye başlamışlar.

Otlaklarda ilerlerken, Gerçek, “Hayvanları eşit paylaşalım. En hakça olanı bu” demiş. Yalan dışında herkes Gerçek’e katılmış. O, payının diğerlerinden fazla olmasını istiyormuş ama şimdilik ağzını açmamaya karar vermiş.

Köye doğru yollarına devam ederken Yalan gizlice Su’ya yaklaşmış ve fısıldamış. “Sen ateşten güçlüsün. Onu ortadan kaldır, geriye kalanların payına daha çok sığır düşsün.”

Su köpürerek, fokurdayarak ateşin üzerinden akmış ve onu söndürünceye kadar durmamış. Payına daha çok sığır düşeceğini düşünerek keyifle kıvrılıp dolanarak akmasına devam etmiş.

Bu arada Yalan, Gerçek’e şu şekilde fısıldıyormuş. “Bak, gördün mü? Su Ateş’i öldürdü! Sıcak yürekli arkadaşımızı gaddarca söndüren Su’yu arkada bırakalım. Sığırları dağın zirvesinde otlatmaya çıkaralım.”

Gerçek ve Yalan dağa tırmanmaya başlamışlar. Su onlara yetişmeye çalışmış. Ama dağ çok dikmiş ve Su yukarı doğru akamıyormuş.

Sıçraya kıvrıla, kendi kendinin üzerinden geçerek aşağıya doğru akmaya başlamış.

Bakın! Görüyor musunuz? Su hâlâ bugün bile kıvrılarak dağdan aşağı akmakta.

Gerçek ve Yalan dağın zirvesine varmışlar. Yalan, Gerçek’e dönerek, yüksek sesle, “Ben senden güçlüyüm! Sen benim hizmetkârım olacaksın! Ben de senin efendin! Sığırların hepsi benim!” demiş.

Gerçek ayağa kalkmış ve sesini yükseltmiş. “Senin hizmetkârın olmayacağım!”

Kavgaya tutuşmuşlar. Savaşmışlar, savaşmışlar, savaşmışlar… Sonunda Rüzgâr’ı çağırmışlar. “Hangimiz efendi, sen karar ver” demişler. Rüzgâr karar verememiş. Esip gürleyerek bütün dünyayı dolaşmış ve insanlara “Yalan mı güçlü, Gerçek mi?” diye sormuş. Kimisi “Yalan bir kelimeyle Gerçek’i yok eder,” demiş. Kimisi “Gerçek, karanlıkta yanan küçük bir mum gibi, her durumu değiştirir” demiş.

Sonunda Rüzgâr dağın zirvesine dönmüş. “Yalanın çok güçlü olduğunu gördüm. Ama hükmü sadece Gerçek’in duyulmaya çalışmaktan vazgeçtiği yerlerde geçer” demiş.

Ve o gün bu gündür bu hep böyledir.

* * *

Bu bir Afrika masalıdır. Türkçeye çevirdim. Türk masalı oldu. Artık yalanın hükmünün geçmemesi için ne yapılması gerektiğini bilmiyorum diyemezsiniz.

23 Ekim 2021 tarihli yazı

YORUM EKLE
YORUMLAR
Eylül Eylül
Eylül Eylül - 2 hafta Önce

Yıllardır yalanlarla boğuşan bir halk gerçekleri görmeye başladı. Bugünleri görmenizi ve sizin gözünüzden olaya bakışınızın kelimelere dökülmesini çok isterdim. Kim bilir ne güzel şeyler yazacaktınız bizim düşünemediğimiz bir çok noktaya kısa ve öz cümlelerinizle parmak izininizi bırakacaktınız. Bildiğin, değdiğin, yetişemediğin, meramını anlattığın ve yarım kalan anlatamadığın her cümlelerin için teşekkürler… Huzurla uyu…

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 2 hafta Önce

Şad olasın MM, ışıklı yazılarınla hayatımızda olmaya devam ediyorsun.

…..(Dionysos)
…..(Dionysos) - 2 hafta Önce

Şükür yeni bir yazı diyalog gazetesi. Metin Bey çok özledim.

Sarp Ege
Sarp Ege - 2 hafta Önce

Ne yazık ki hayat acı; gerçekleri acı.

Ruh ikizi
Ruh ikizi - 2 hafta Önce

Sayın MM’nin hatırasına saygıyla…

banner608

banner474