banner564

Başka Bir Dünyada Yaşayan Adam

Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Kırım krizi esnasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir konuşma yaptıktan sonra yakınlarına “Bu adam başka bir dünyada yaşıyor” demiş.
Geçen gün, Belarus’a yaptığı günübirlik gezisinden dönerken uçakta kendisine eşlik eden gazetecilere söylediklerini okuyunca ben de aynı şeyleri Erdoğan hakkında düşündüm.
Erdoğan, çoktandır, hayal ile gerçeğin, doğru ile yanlışın, akıl ile akılsızlığın birbirine karıştığı, kar/zarar hesabı konseptinin çöpe atıldığı bir dünyada yaşıyor.
Uçak konuşmasından bir örnek:
“Sayın Trump’ın... açıklamalarında, Suriye’de de Irak’ta da bizimle benzer düşünceler gözleniyor. Mesela, uçuşa yasak bölge meselesi çok önemli. Onların da benzer düşünceleri var.”
Öyle mi?
Trump başkan seçildikten sonra ilk mülakatını Wall Street Journal’a verdi ve Esad’a karşı savaşan ılımlı muhaliflere yardımı keseceğini açıkladı.
Suriye’de amacının IŞİD’e karşı verilen mücadeleye yoğunlaşmak olduğunu söyledi.
Bunun anlamı, Trump Amerikası’nın, Esad’ı devirme niyetinden vazgeçmesidir.
“Suriye konusunda benim düşüncelerim birçoğununkinden farklıdır,” dedi Trump.
 
 “Benim tutumum şudur: Sen Suriye ile savaşıyorsun, Suriye IŞİD ile savaşıyor. Amaç IŞİD’den kurtulmaktır. Biz isyancıları destekliyoruz ama bunların kim olduğu konusunda en ufak fikrimiz yok.”
“Eğer Amerika Suriye’ye saldırırsa sonuç, bizim hem Rusya hem de Suriye ile savaşmamız olur.”
Böyle bir şey yapmaya hiç niyetimiz yok, demedi Trump ama söylediklerinden bunun anlaşılmasını istediği gayet açıktı.
Washington, Ankara’nın yıllardır savunduğu uçuşa güvenli – yani yasak - bölge projesinden sürekli olarak kaçındı. Nedeni, Suriye’de üsleri bulunan Rusya ile havada çatışma olasılığı ve bunun yaratabileceği potansiyel tehlikedir.
Öyle anlaşılıyor ki, Trump, Erdoğan’ın uçuşa yasak bölge projesini öldürecek. Bununla da kalmayacak, bölgedeki faaliyetlerini tamamen IŞİD’den kurtulmaya yoğunlaştıracak. IŞİD’le mücadelede muhtemelen Esad ve Putin’le ortak olacak.
Bunları bilmek için MİT falan olmak gerekmez. Gazete okumak veya gazete okuyanları dinlemek  yeter.
ABD ve Batı hiçbir zaman Suriye’ye bulaşmak istemedi. Esad’ın zayıflamasının Suriye’de Sünni-Alevi çatışmasına yol açacağını ve bunun da  Orta Doğu’daki bir Sünni-Şii çatışmasını azdıracağını biliyorlardı. Esad’ın yerine geçmek isteyenlerin ondan beter olacağını da IŞİD’e bakarak görmek kolaydı.
Bakanlar ve görenler için, tabii.
Erdoğan, kendisi gibi otoriter eğilimlere sahip olduğu için Trump ile Obama ve Hillary Clinton’dan daha iyi ilişki kurabileceğini sanıyor.
Ama yanılıyor.
Orta Doğu’da Trump ile Erdoğan aynı dalgada yayın yapmıyor.
 
Trump’ın önceliği IŞİD’den kurtulmak, Erdoğan’ın önceliği Suriye Kürtlerini pasifize etmektir.
IŞİD’le mücadelede Kürtler, Amerika için Türkiye’den daha etkin bir silah olduklarını gösterdikleri için Washington onların ezilmesine izin vermez. Hiç olmazsa IŞİD belası sona erinceye kadar.
Trump iki cümle sarf ederek Amerika’nın Suriye politikasını ters yüz etti.
Erdoğan da iki cümle sarf ederek Türkiye’nin Orta Doğu politikasını ters yüz edebilir. “Ne haliniz varsa görün. Ben artık ne Suriye’de ne de Irak’ta Sünni- Şii savaşının bir parçasıyım,” diyebilir.
Dese Türkiye’nin üzerinden öyle bir yük kalkar ki inanamazsınız. Seksen milyon Türk’ün aldığı derin nefes de Kaf Dağı’ndan duyulur.
YORUM EKLE

banner608

banner473