banner564

Başkalarının acısı 10 Feb 23

Dayanılması en kolay acı başkalarının çektiği acıdır derler, ama galiba tam doğu değil.


Türkiye’deki depremin yarattığı acıyı hissetmemek mümkün değil. 


Birilerini kaybetmesek de bir şeyler kaybettik.

Gece televizyonda deprem haberlerinden başka izleyecek bir şey ararken Espasito soruyor: 


“Ne yesek acaba? Peynir mi yoksa kestane mi kızartsak?” 


Başımı ona çevirince görüyorum ki bu sözleri söyledikten hemen sonra yüzünü ellerinin arasına almış hıçkırıyor. “Orada insanlar göçük altında biz burada ateşin önünde ne yiyeceğimizi düşünüyoruz,” diyor.


Hataylı berber saçlarımı keserken dayısını kaybettiğini söylüyor. 


“Dün gece sigara içmek için dışarı çıktım. Hava buz gibi idi. Oradakileri düşündüm. Ben içeri gireceğim. Oradakiler ne yapacak?”


Ekliyor: “Hiçbir şeyden tat almıyorum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.”


Haftada en az iki kere uğradığım organikçide çalışan kadına mesaj yolluyorum. “Umarım depremde ailenden zarar gören olmamıştır.”


Kısa zamanda cevap geliyor. “Enkaz altında ölmüşler ama çıkarılamadılar hâlâ.”   


Üzüntüyü bazen öfke bastırıyor. 


Deprem, kıtlık gibi âfetler sadece doğal değildir. Depremin nerede meydana geleceği jeoloji ile ilgilidir. Ama olduktan sonra kaç kişinin öleceğini jeoloji tayin etmez. Bu rakamı tayin eden, insanların verdiği kararlar ve politikadır.
 

Birçok bina kalitesiz olduğu, baştan savma yöntemlerle yapıldığı, yapı kurallarına uyulmadığı için kapanan akordeon gibi çöktü. 


Çöken binaların yanında ayakta duranların olması bazı müteahhitlerin hükûmetin 2007’de getirdiği sıkı kurallara uyduğunu, ama çoğunluğun kötü alışkanlıklarını sürdürdüğünü gösteriyor. Yetersiz denetim, kontrol elemanlarının rüşvete açık olması ve ev alanlarına titizlik göstermemesi âfetin başlıca sebepleri arasında olmalı.  


Türkiye’deki şekli ile deprem âfeti takdiri ilahi değil, taksirdir.  


Takdiri ilahi, Tanrı’nın gerçekleşmesini dilediği ya da olmasına izin verdiği şeylere denir. Alın yazısı veya kader anlamında.

Taksir ise kanun hükümlerine uymaktan kaçınmadır. 

İnşaat bağlamında “işi eksik yapma, doğru yapabilecekken bilinçli olarak yapmamadır”. “Öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olan bir sonucu öngörmek ve önlemek hususunda gerekli özenin iradi olarak gösterilmemesidir.”

Bu son felâketten sonra bir şey değişir mi? Hiç sanmıyorum. Huylu huyundan vazgeçmez.

Espasito’nun telefonuna ablasından bir fotoğraf mesajı geldi. Gülümseyen genç bir adam -eniştesinin yeğeni - ve yedi-sekiz yaşında iki çocuk. Birbirlerine sarılı cesetleri çıkarılmış göçükten. “Adam çocuklarını kucağına almış dışarı kaçmaya çalışırken tavan çökmüş,” diyor. “Eşi başka bir odada eşya topluyormuş. Kurtulmuş.”


Ölenler mi kurtuldu, arkada kalanlar mı? 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Eylül Eylül
Eylül Eylül - 1 yıl Önce

Bu depremin yarattığı acıyı hissetmemek mümkün değil. Birilerini kaybetmesek de bir şeyler kaybettik. Dün gece sigara içmek için dışarı çıktım. Hava buz gibi idi. Oradakileri düşündüm. Ben içeri gireceğim. Oradakiler ne yapacak?” Hiçbir şeyden tat almıyorum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.” Ölenler mi kurtuldu, arkada kalanlar mı? Bilemiyorum ama öfkem üzüntümden büyük, hepimizin halini özetleyen cümleler…:(((

Girdap
Girdap - 1 yıl Önce

Seçim sürecinde deprem 1 numaralı gündem olacak. İktidarın bu konuda inandırıcılığı kalmadı. Muhalefetinse radikal önlemler ve çözümler üretmesi lazım.

banner471

banner473