banner564

‘Bilmek isteyen biri’ olmak



Batı’da hiç dinmeyen bir araştırma ve öğrenme iştahı var.
 
Bu sabah National Geographic dergisinde Namib Çölü’nde yaşayan garip canlıların fotoğrafına bakarken düşündüm gene bunu.
 
Çöl canlılarından biri, belki de dünyadaki en uzun yaşayan bitki olan ve bitkiler hiyerarşisinde yerinin ne olduğu tam belirlenemeyen esrarengiz welwitschia’dır.
 
Welwitschia’nın biri bin diğeri iki bin yaşında olduğu tahmin edilen örneklerine rastlandı.
 
Bitki 1859’da onu Namib Çölü’nde keşfeden Avusturyalı kâşif ve botanist Friedrich Welwitsch’in (1806-1872) adını taşıyor.
 
Welwitschia, dünyanın belki de en kurak çölünde Atlantik Okyanusu’ndan gelen rüzgârların taşıdığı rutubet ile besleniyor.
 
Suyu, havanın sisli olan zamanlarında açılan yaprak deliklerinden alıyor. Sis geçince delikler kapanıyor ve suyu içeride hapsediyor.
 
Yapraklar kökten su almıyor da otuz metreyi bulan köklere su veriyor. Bu özelliği bitkinin 65 santigrat dereceyi bulan sıcaklıklarda yaşamını sürdürmesine olanak sağlıyor.
 
***
 
Bilgi iştahı antik çağlarda Eski Yunan’da filizlendi.
 
Felsefe kelimesi ilk kullanıldığında “öğrenme açlığı” anlamına geliyordu.
 
Pisagor (MÖ 570 - MÖ 495) kendini “bilge bir insan” veya “bilen biri” değil “bilmek isteyen biri,” bir feylesof, olarak tarif ediyordu.
 
Bilme açlığı ilginç bir açlıktır.
 
Bilmemekle veya cehaletle başlar ama öğrenmekle doyuma ulaşmaz.
 
Bilinmeyen bir şeyi öğrenmek veya öğrenmeye yaklaşmak başka şeyleri öğrenmeye karşı bir açlık doğurur.
 
Bu normaldir: dünyada - ve bildiğimiz kadarıyla kâinatta - her şey birbirine bağlıdır.
 
Bir şeyi öğrendiğimizde büyük bir bütünün küçük bir parçasını anlamış oluruz. Ve bu öğrenme açlığımızı doyurmaz, artırır.
 
Kâinat içinde barındırdığı bilgilerin toplamı olduğuna göre, Eski Yunan’da başlayan öğrenme açlığı varlığın tamamını anlama açlığından başka bir şey değildir.
 
Biz Türkler başka birçok millet gibi bu açlığı hiç duymadık. Sanırım bunun en büyük nedenlerinden biri  Eski Yunan’dan ve Batı’da onun üzerine inşa edilen diğer düşünce ve buluşlardan yararlanmamamız, hatta Hristiyan olduğu için Batı’ya her şeyi ile husumet duymamızdır.
 
Romalılar Antik Yunan medeniyetine hayrandılar ve Milattan Önce 140’lardan başlayarak Antik Yunan’ı  meydana getiren şehir devletlerini ele geçirdiklerinde oradan ganimet yerine kültür taşıdılar ülkelerine. Yunanca üst sınıfın eğitim müfredatında önemli bir yer tutuyordu.
 
Osmanlı On Beşinci Yüzyıl’ın ortalarından On Dokuzuncu Yüzyıl’ın başlarına kadar Yunanistan’ı işgalinde tuttu ama dünyanın o ilk büyük bilgi pınarından bir yudum bile içmeden geri döndü.
 
Bizde dinmeyen bir araştırmama ve öğrenmeme iştahı var.
 
Birçok insanın öğrenmesi, ona zaten pek bir şey öğretmeyen okulları bitirmesi ile sona erer ve bir daha canlanmaz.
 
Bu durumun sonucu kifayetsiz bilgi ile yaşam sürmektir.
 
Ve dünyanın önde gelen devletleri arasında yer alamamak, ama aldığını sanıp geri geri gitmektir.
 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Cafer Alıcı
Cafer Alıcı - 4 yıl Önce

İşte tam da bu. Bilgi ihtiyacı duymak. Yüreğinize sağlık. Saygilar.

Gonul Aydonat
Gonul Aydonat - 4 yıl Önce

Cok yerınde goruslerız her zamankı gıbı Sagolın Bu olumsuzlluklar ne zamana kadar ......

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 4 yıl Önce

Metin beyin soylediklerine mevcut durum itibariyle ekleyecek bir sey yok. Fakat bu hep boylemiydi. Turkler tarihde hep basit yasadılar ve bin seneden fazla islam dunyasına yapılan saldırıları goguslediler ve kuzeyden gelen saldırılara cephe oldular. Islam dunyası model toplum olusturma cabasından oturu tum millet ve unsurları kendine entegre ederek buyudu ve Turkler bu unsurun askeri kanadını olusturdular hep. Turkler icinde ilmi bir ekol ve caba bu sebeple pek gorulmez . Islam dunyasında ise 9 yuzyıldan itibaren 12 yuzyıl mogol ve haclı saldırılarına kadar ilmi gelisme gorulur. Ebu hanife kufe okulunu kurup ilk kagıt uretimini gerceklestirip duzenli olarak ogrenci yetistirip psikoloji sosyoloji ve hukuk alanlarında eserler verip ogrenciler yetistirdi. Bu okulun en onemli ozelligi icerigin ogretmen ogrenci iliskisi icinde muzakere yani akli tartısmaya dayanırdı, bu tartısma metodu okula eski yunan ve medeniyetlerin bilgi birikimlerinide gundeme getirdi. Model okulun buyumesi tum eski yunanın bilgi birikiminin kataloglanmasını sagladı kıyaslamalı olarak bu bilgiler degerlendişrmeye tabi tutulup kutuphaneye eklendi. Bu calısmaların kayda gecmesi batıya miras kalmıstır. Bu sayede eski yunan ve dogu medeniyeti kaynakları endulus uzerinden batıya gecti. 12 yuzyıl dan itibaren once paris sonra italya uzerinden batıda baslayan arastırma gelistirme calismalarına bu eserler temel teskil etmistir. Gerek mogol gerek se haclı seferleri ile bogusan Turklerin bu cabalara katkısı cok olamamıstır.

https://en.wikipedia.org/wiki/Early_Islamic_philosophy

sekizyuz senedir turk ve musluman milletlerin dunya mirasına bu konuda cok katkısı olamadı. Fakat batının momentum kazanarak bu cabayı hızlandırarak devam ettirmesinin ardındaki temel motivasyonun tamamen ogrenme ve aydınlanma merakından oldugu suphelidir. 1100 lerde baslayan borclandırmaya dayalı medeniyet anlayısı insanları yasamlarını surdurebilmek icin daha fazla tuketime itti. Bugunlere kadar tum bilginin toparlanılıp teknolojiye donusturup borc dongusunu devam ettirebilme gayretine hizmet etti. Gelinen noktanın insanlıgın tumu icin mutluluk verici bir durum oldugu tam soylenemez.

Gayenin dogru olmaması cabayı ve urettigi sonucu sorgulamamıza sebebiyet veriyorç Umuyoruz ki islam dunyası dizginlerinden ve tuzaklardan kurtulup cakılıp kaldıgı yerden harekete baslar ve dunyaya mesru bir hedef ve yontem kazandırarak daha mureffeh ve mutlu yarınlara tasır insanlıgı.

Tarık er
Tarık er - 4 yıl Önce

Sadece alkışlarım

Veysel Çubuklu.
Veysel Çubuklu. - 4 yıl Önce

Uçurumun eşiğindeyim, hala " ÇAĞ ATLAMAKTA OLDUĞUMUZ" SÖYLENİYOR.

Abdullah durmaz
Abdullah durmaz - 4 yıl Önce

Agziniza saglik metin bey söylediklerinizin hepsi yuzde yuz doğru.

mehmet selçuk erguncu
mehmet selçuk erguncu - 4 yıl Önce

yorumunuza katılıyorum.okuma merakımız bile darmadağın.neyi niçin okumamız gerektiğini bilmiyoruz.

PAKO ROJ
PAKO ROJ - 4 yıl Önce

"Osmanlı On Beşinci Yüzyıl’ın ortalarından On Dokuzuncu Yüzyıl’ın başlarına kadar Yunanistan’ı işgalinde tuttu ama dünyanın o ilk büyük bilgi pınarından bir yudum bile içmeden geri döndü"

Ülkenin özeti. Saçmasapanlık, görünen o ki, bilgiye tarihsel olarak karşı durmaktan kaynaklanıyor.


banner608

banner474