banner564

Bir bademin yolculuğu

Yakında inşaat başlayacak olan tepeden söküp getirdiğim dağlalelerini (anemone coronaria) ekmek için badem ağacının yakınındaki otları yoluyordum ki ne göreyim; ağaç olma yolculuğuna çıkmış bir badem!
 
Şöyle bir şey olmuştu: 
 
Yaz sonunda ağaçtan yere bir badem düşmüştü. Bademin kabuğu yağmurlarda yumuşamış, altında kaldığı otların nemli tülbenti altında çürümüştü. Kabukta hapis olan yemiş, ıslanmış ve şişmiş ve ısınan havayı dışarı kaçıp filizlenmek için bir işaret olarak algılamıştı. Burnundan çıkarttığı uç aşağı inip kök, yukarı çıkıp işaret parmağımın uzunluğunda sap olmuştu. Bunlarla olgun bir ağaç gibi kendini topraktan ve güneşten beslemeye başlamıştı. 
 
Bu şekilde onu çiçekten yaratıp kabuklu bir tohum hâline getiren ağaçtan özgürlüğünü kazanmış, bağımsız, kendi kendini besleyebilen bir varlık olmuştu. 
 
Kök ve sap ucundan çıktıkları bademden beslenmişlerdi. Hangi hücre kök, hangisi sap olacağını biliyordu.
 
Badem o aşamada hem tohum hem fidandı, hem anne hem çocuk.
 
Yolculuğu büyük bir ağaç olana kadar devam edebilecek mi? Yoksa onu bekleyen tehlikelerden birine kurban mı olacak? 
 
Bu tehlikelerden biri bendim. Yeşillikte saklı olduğu için onu pekâlâ yolmakta olduğum otlarla birlikte sökebilirdim. 
 
Rutubeti seven, otların altında gizli salyangozlardan biri tarafından yenebilirdi. Eğer köklerini toprağın altında su olan bir yere kadar uzatamazsa yaz sıcağında kavrulup öle de bilir.
 
Ama yeryüzünde hangi canlı varlığın önündeki yol tehlikelerle dolu değildir ki?
 
Her canlı gibi o da bilinmeyene doğru yürümek zorunda.
 
Bir yerlerde, yaşamı boyunca milyonlarca tohum verse bile bir ağacın tohumlarından sadece birinin ağaca dönüştüğünü okumuştum. Buna pek inanmıyorum.
 
Bahçemdeki çam ağacının altında ona yakın fidan var. Değişik yerlerde ise bazılarını komşum Salih’in büyük bir ustalıkla eriğe aşıladığı ve ilk yıldan kilolarca meyve veren bademler çıktı. İki tane de gökten düşme cevize sahibim. Biri yedi sekiz sene sonra ilk defa geçen yıl ürün verdi. 
 
Bahçeyi çevreleyen servi ağaçlarının eteklerinde de büyüklü küçüklü sayısız fidancık var. En görkemli servilerim badem gibi kendini tohumdan ağaca döndürenlerdendir.
 
Ağaç tohumun tohum yapmak için kullandığı alettir.
 
Badem insan için yemiştir ama ağaç için tohumdur. Bütün yemişler ve meyveler de öyle. Biz, diğer hayvanlar gibi, onları sadece bir yerden başka yere taşırız. 
 
Ve ekerek, dikerek, budayarak, aşılayarak çoğalmalarını ve güçlenmelerini sağlarız. 
 
Böyle bakınca, biz mi onları evcilleştirdik, onlar mı bizi, düşünmeye değer.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Hayatı anlamaya calisan dusunen insanın olup biten gerceklerle iliskini anlatan harika bir yazı olmus. ozellikle cimlenmeye calisan tohum icin "hem fidandı, hem anne hem çocuk" sozu bir harika

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Teşekkürler, yağmur gibisiniz.

Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Üstadım işte hayat keşke şu kıbrıs ege akdeniz ve tüm dünya anlamsız beş para etmeyen çatışmaların kavgaların yeri olacağına türk arap kurt rum vs birbirine konuk olup güle oynaya halay çekilen horon denilen sirtaki oynanan bir yer olsa bir yandan kebap yenilip diğer yandan uzo rakı içimse yüzyıllardır anlamsız çatışmalara harcanan maddi manevi eforlar insan gibi beraber yaşamaya harcansa

m.şakir katman
m.şakir katman @Turkish power - 3 yıl Önce

O zaman hayatın anlamı kalmaz :)))

banner471

banner473