banner564

Bir tüfek ile bir zalim

Hayat bir bulma ve kaybetme sürecidir ve insanın en son kaybettiği şey ilk bulduğu, yani hayatıdır.
Hayatı hüzünlü yapan şeylerden biri bu yitirme süreci, hiçbir şeyin kalıcı olmamasıdır.
Bu olgu, yeryüzündeki yolculuğuna başlayalı beri hayatına hâkimdir, ama insan ona alışamadı. Kaybedeceği kesin olmasına rağmen.
Son birkaç yılda bu “kayıp” fenomeni değişik bir özellik kazandı. 
Şöyle ki; değişen birçok şey orijinal hâlinden daha iyi değil daha kötü, daha güzel değil daha çirkin, daha temiz değil daha kirli, daha sessiz ve sakin değil daha gürültülü ve hırçın oldu.
Madem ki her şey sürekli değişiyor “orijinal hâl” diye bir şey mi var, diye soracak olursanız haklısınız. İsterseniz bu soruyu şimdilik unutalım.
En iyi bilimsel tahminlere göre, ilk canlı şeyler dünyanın 4.46 milyar yıl önce oluşmasından 500.000 yıl sonra meydana geldi. Homo sapiens, yani insanın bugünkü hâli, 300,000 yıl önce Afrika’da yeryüzüne dahil oldu. Her şeyin birkaç yüzyıl önce bozulmaya başlamasını bu derin zaman içinde düşünmek gerek. 
Bozulma son birkaç yüzyılın en belirgin özelliğidir. Bundan, ne bileyim, beş veya on bin veya yirmi veya otuz bin yıl önce yaşamış olsaydık bu bozulma dediğim şeyi nasıl algılayacaktık? 
Sanırım her şey daha yavaş değişiyordu o zamanlar ve değişim her zaman kötüleşme yönünde değildi. 
 
Şimdi çürüme gözle görünür durumda: Çevre bozuluyor, yabani hayvan türleri yok oluyor, hava kirleniyor, göller denizler ve akarsular çöplükleşiyor. 
İnsan hayatı gittikçe daha zevksiz.
Buradaki kendi hayatımı düşünüyorum. Otuz küsur yıl önce içinde oturduğum bu ev ve tarlası Ozanköy’ün dışında bir sessizlik ve sükûnet adasıydı. Köy ile güneyindeki Balabayıs arasında üç, doğusundaki Çatalköy arasında sessiz bir adamın tek başına oturduğu küçük bir ev vardı. Yollar topraktı. 
Şimdi bu alanda yüzlerce ev var ve ekonomik krize rağmen her taraftan gelen inşaat sesleri evleşmenin hızla devam ettiğini gösteriyor. Tarlalar, zeytinlikler, güzel manzaralar kayboldu. Yol kenarı çiçekli alanlar, beton kaldırımlar altında kaldı. 
Günlerin sakin geçtiği, hayatın yavaş aktığı adalara has hayat tarzı kayboldu. Köy olan Girne, doğu ve batısındaki köyleri yutarak şehir oldu, Ozanköy de bir mahallesi.
Huzur gitti, para hırsı geldi.
Dün ilk defa birileri yakınlarda hava tüfeği ile kuş avlıyordu. Saçmaların ağaçların yapraklarını yırtmasının sesini duydum. Bugün bahçemde kuş sesi yok. Kargalar artık akşamları yuvalarına dönmeden serviye uğramıyor.
Ben ise yıllardır kimyasal kullanmayarak ve kuşlar için yem ve taş kapların içinde su bulundurarak, sarmaşıkların ağaçlara sarılıp yuvaya uygun olmasını teşvik ederek bahçeyi kuşlar için emin bir yer hâline getirmeye çalışıyordum.  
Yok etmek ne kadar kolay. Bir tüfek ile bir zalimin her şeyi berbat etmesi için birkaç gün yetti.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Avcıların kulağından tutup o yerleşim yerinin küçük çocuklarından özür diletmeli. Teşekkürler MM:

Doğrucu davut
Doğrucu davut - 3 yıl Önce

Avcılığın her türü yasaklanmalıdır...

Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Hepimiz yöneticilerden (özel veya kamu) doğaya karşı hassas olmalarını talep etmeliyiz. Bunu yapmadığımız sürece popülist uygulamalar devam edecek, doğa tahrip edilecek.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Başlık zulmü anlatmış zaten Metin Bey.
Ne yazık ki, bir çiçekle yaz gelmiyor.

m.Şakir
m.Şakir - 3 yıl Önce

Tüfek icad oldu mertlik bozuldu

Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Ok atılır kalesinden hâk saklasin belasindan meydan gümbür gumburlenir .Köroğlu m şakır beye ithafen

Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Ne oldu koroglunun adi sizi mi titretti

Turkish power
Turkish power - 3 yıl Önce

Koroglu az geldiyse fatih yavuz kanuni lala paşa barboros sokullu mehmet pasa attila metehan hatta kibrisli basbug turkesi mizi verelim hatirlatalim


banner471

banner473