banner564

Bir zamanlar dünya bir cennet miydi?


İnsanlarla hayvanların birbirlerini öldürmedikleri bir zaman hiç oldu mu acaba?
Olmadı gibi geliyor ve muhtemelen olmamıştır. 
Ama bu konuda tam emin olmama mâni olan bir haber hatırlıyorum. 
Yarım yüz yıl kadar önce Amerikan Time Dergisi’ne kapak olan bir haberdi bu. Konu insan ayağının ilk defa bastığı, derginin “yeryüzü cenneti” olarak tarif ettiği bir yağmur ormanı parçasıydı. Sanırım Kongo’da. 
Orada yaşayan goril gibi yırtıcı hayvanlar ilk defa insan görüyorlardı. Onunla bir şiddet geçmişleri olmadığı için insana saldırmıyorlar, yanlarına sokulmalarına izin veriyorlardı. 
 
Bu cılız, iki ayağı üstünde duran acayip yaratıktan bize ne zarar gelebilir diye düşünüyor olabilirlerdi. 
Yazı bu orman parçasında çekilmiş, olağanüstü çarpıcı fotoğraflarla doluydu. Daha önce görülmemiş çiçekler, ağaçlar kuşlar ve hayvanlar gösteriyorlardı.
Bu yazının beni çok etkilediğini hatırlıyorum. O dünya gerçek bir cennetti gibi gelmişti bana. İnsan o ormanda daha hayvan öldürmemişti. Hayvanlar insanın ormandaki en vahşi hayvan olduğunu daha bilmiyordu. 
Bir zamanlar dünyanın her yeri böyle olabilir miydi?
Dergiye eşlik eden bir yazıda editör insanların hücumuna uğrar ve bozulur diye bir süre haberi yayımlamamayı düşündüğünü yazmıştı.
Ama yayımladı. 
Kim bilir o bakir orman parçası şimdi ne haldedir. Bugün, yaşadıkları her ormanda goriller yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduklarına göre orman artık bakir değildir, belki de orman bile değildir. 
Bazı goril türlerinden birkaç yüz tane ya kaldı ya kalmadı.
Bütün canlılar kardeştir, hepsinin kökü milyarlarca yıl önce mucizevi bir şekilde gezegende doğan tek hücreli yaratığa dayanır. Bunu duymak birçok insanın hoşuna gitmez ama gorillerle ile insanlar genetik olarak yüzde 98 civarında örtüşmektedir.
Bu sakin, kış olması gerekirken ilkbahar olan bu Pazar sabahı, deniz dalgın dalgalarla karaya vururken bu eski haberi aklıma birkaç gün önce başka bir dergide okuduğum göçmen kuşlarla ilgili bir haber getirdi. 
Yaklaşık 11,000 kuş türünün yüzde 40 kadarı her yıl yavrulama alanları ile kışlama alanı arasında gidip gelerek yaşarlar. Bazen bu iki yer arasındaki mesafe binlerce kilometredir.
Güvercin büyüklüğünde, uzun ayaklı bir kıyı uçarı olan çamur kuşu her sonbaharda 11,000 kilometre uçarak Alaska’dan Yeni Zelanda’ya göçer. Yedi gün süren bu aralıksız uçuşta gövde ağırlığının yarısını kaybeder. 
 
Uçuşun bittiği yerde… Türkiye ve Kıbrıs bunlar arasındadır… göçmen kuşları avcılar bekler. 
Avcıların her yıl yarım milyar göçmen kuşu öldürdüğü tahmin ediliyor.
Ne kadar korkunç.
İnsan neden hayvanlara her istediğini yapabileceğini sanıyor sizce?

YORUM EKLE
YORUMLAR
ali özdemir
ali özdemir - 3 yıl Önce

eski çağlarda avcılık beslenmek ve giyinmek içindi şimdi ne için anlamıyorum

ruh ikizi
ruh ikizi - 3 yıl Önce

Bir yazınızda yazmıştınız. En büyük kara delik, insanda da ondan!..

Behice
Behice - 3 yıl Önce

" Bir kuşun kanadından düşen tüyün bile farkında olan Tanrı, dilerimö ayıya ve gazele göstermediğin merhameti sana gösterir." Sizin " Geyik Avcısı " yazınızdan yıllardır kesip sakladığım kupürden...

Behice
Behice - 3 yıl Önce

Çünkü bazı insanlar diğer insanlara da her istediğini yapabileceğini sanıyor.

Doğrucu davut
Doğrucu davut - 3 yıl Önce

İnsanoğlu bu dünyaya inen en büyük zararlıdır...

eceaksoy
eceaksoy - 3 yıl Önce

bir kuş vurulduğunda bin hayvan ölür içimde, ne yapayım ne yapayım?

Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk - 3 yıl Önce

Daha akıllı, daha açımasız, daha yırtıcı olduğu için.

banner608

banner473