banner564

Bırak önce yok edeyim, sonra yaparım

Dünya çapında marka yaratmaktan bahsederken dünya çapındaki bazı markalarımızın öldürülmüş olduğunun farkında mısınız? 
Olmadığınıza eminim.
Yaşadıklarını bilmediğiniz için öldüklerini de duymamışsınızdır.
Yahyalı. Kula. Ladik. Uşak. Bergama. Hereke. Milas. Gördes. Döşemealtı. Yağcıbedir. Çanakkale. Ezine. Kayseri. Küllüce. Kars. Kozak. Yahyalı. Taşpınar.
Bu isimler bir şey ifade ediyor mu?
Hepsi dünyada halıcılıkla ilgilenen herkes tarafından yüzyıllardır bilinen markalar. İsimlerini yapıldıkları yerlerden aldılar.
Bir zamanlar bu yerlerde dünyanın en iyi halıları yapılırdı.
Artık hemen hemen hepsi silindi.
Klasik Türk halısına kalitesini veren yeni yün, kök ve çiçeklerden yapılan “kök boya,” yöresel motifler ve kadınlarının ustalıklarıdır. 
Önce boyalar bozulmaya başladı. Yapma boyaların Ondokuzuncu Yüzyıl’ın sonlarından itibaren Türkiye’ye girmesiyle kök boya yavaş yavaş sahneden çekilmeye başladı. 
Kök boyanın yapılması zahmetlidir ama onun halıya verdiği güzellik ve pırıltı, ne kadar kaliteli olursa olsun, hiçbir sentetik boyada yoktur. Yapma boyayla boyanmış yün ipliğinden yapılan halı kaliteli sınıfına girmez. Koleksiyonu yapılabilir değildir.
Bir diğer gelişme yeni saf yünün yerini kalitesiz ipliklerin alması oldu. Yapma iplik veya pamuk-yün karışımı halılar piyasayı doldurdu. İpek diye insanlara polyester halılar satıldı.
Bir zamanlar her yerde bulunan kök boyalı, yün veya ipek el yapımı halılar artık neredeyse hiç bulunmuyor.
Osmanlı sarayının en güzel halılarını dokuyan Hereke, İstanbul ile İzmit’in varoşları ve pis sanayi bölgeleri arasında kayboldu.
1980’lerde başlayan kitle turizmi ve bunun yarattığı halı talebi, Türk el halıcılığının ölümünü hazırlayan en büyük nedenlerinden biri.  
Büyük halı tüccarları turizm merkezlerinde basketbol sahası büyüklüğünde dükkânlar açtılar. Bunlara halı yetiştirmek için genç kadın veya kızların düşük ücretlerle çalıştırıldığı halı atölyeleri kurdular. Sanatkârlar proleter oldu, el sanatı fabrikasyona dönüştü, kalite düştü. 
Büyük halıcılar turizm acentelerine ve rehberlerine gezdirdikleri turistleri dükkânlarına getirmeleri için yüklü komisyonlar ödüyorlar. Bu komisyonu çıkarmak için halı kalitesini düşür babam düşürdüler. 
Halıcıların kâr marjları artarken el emeğinin bedeli düştüğü için evlerdeki tezgâhlar durdu. 
Türkiye aklı başında bir ülkede olsaydı, hükûmetler, Fransa ve İtalya’da şarapta olduğu gibi, sıkı bölgesel standartlar ve kalite kontrolü getirir, el emeğini teşvik eder ve halıların saflığını korurdu.
Ama aklı başında bir ülke yok, ne yazık. 
Düzeysizliğin ve sıradanlığın krallık kurduğu TC’de bütün değerler kolayca dejenere oluyor. Anadolu’nun doğa örtüsü, kuşları ve hayvanları, envanteri yapılmadan, isimleri konmadan, yok ediliyor.
Türk halısı öldü. Yaşasın çirkinlik! 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yavuz
Yavuz - 2 yıl Önce

İstanbul Şileli bir annenin oğluyum. 80'lere kadar hemen her köy evinde bir Şile bezi dokuma tezgahı olurdu. Evdeki çocuklar bile Şile bezi dokumayı bilirdi. İsteyen de kilim tezgahını kurup kilim dokuyabilirdi. Dokunan bezler götürülüp deniz suyuna bastırılır, kuma serilip güneşte kurutulurdu. Karadeniz, çalınıp saray sahillerine yayılacak kadar güzel kumlar ve güneş, pamuklu bezi Şile bezi yapardı. Kibrit, gaz yağı, tuz, şeker, zeytin gibi dınırlı mamül bulunan küçük köy bakkalından bu alınanlar dışında bütün yiyeceğini köylü kendi eker, biçer, sağlardı. Para neredyse kullanılmazdı. Neredeyse çöp çıkartılmazdı. İnsanlardan kalan sebze meyve artıklarını hayvanlar yer, hayvanlardan kalan bahçelere gübre olurdu. Köyden köye, tarlaya, bahçeye yürünerek gidip gelinirdi. Velhasıl doğada, doğayla birlikte yaşanırdı. Şimdi 60 yaşındaki ben doğada kalsam, eski bilgi ve becereilerimden hatırladıklarımla hayaya tutunabilirim. Doüada yabancılık çekmem. Bizden sonrak çocuklarımız, torunlarımız, ciddi söylüyorum, ver elüne kibriti ateşi yakıp sürdürmekten aciz. Ateşi bulan ilk insandan geriler doğada.

Yavuz
Yavuz @Yavuz - 2 yıl Önce

Gözlüksüzlüğün eseri yazım hataları için özür.

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 yıl Önce

Bugün genelde karşılaştığımız sorun budur
QUALITY or QUANTITY ! dünya çapındaki kaliteli tanınmış markalar üretimlerini sınırlı tutup kaliteden ödül vermeden daha yüksek fiyatlarla sattıkları ürünlerden büyük karlar elde diyorlar ,
Daha ucuza seri üretim ve daha kalitesiz üretilen ürünler ise daha ucuza satılıp daha az ömürlü oluyorlar ! Seçenegimiz hangisi olması durumunda ise Bir Atasözü vardır ,
Ucuz Mal Alacak Kadar Zengin Değilim. !!!!

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 2 yıl Önce

Sihirli bir el geldi,
Önce annemin, kız kardeşimin sanatını aldı elinden. Akabinde koyununu, keçisini, ineğini aldı elinden. Ardından köyün okulunu kapattılar, gösterdiler şehrin yolunu. Babamın canı yufka ekmek istedi, annem:”Ekmek tahtasını köyde bıraktım” dedi. Haliyle marketle, pet şişedeki suyla tanıştılar...
Pek sıkıldılar şehirde, komşu sohbetinden yoksun kalıp vakitsiz öldüler!
E haliyle annem, babam, kız kardeşim atadan, dededen aldığımız o güzelim bütün değerleri, unutturarak alıp gittiler. Devletimizin de daha büyük işleri vardı elbette.
Teşekkürler Sayın MM. Çok geç kalmış bir yazı diyeceğim ama, zamanında da yazılsaydı, kimsenin bir şey yapmaya niyeti yoktu.

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 2 yıl Önce

70’li yıllarda köyden kente göçün yoğun olduğu dönemde, koyun yünü kırpılarak büyük emeklerle ip haline getirilip, kök boya ile boyanmış yün kilimler de göçten nasibini alıp sahipleri ile birlikte şehre geldi. Sonra, naylon iplikten yapılan halılarla değiştirildi. Kendi yakın çevremden de biliyorum.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 2 yıl Önce

Sağlıcakla kalın, teşekkürler MM.

Sarp Ege
Sarp Ege - 2 yıl Önce

Hereke' yi çocukluğumdan bilirim. En narin ipek halılar dokunurdu. Hafızamda kalmış Kraliçe 2. Elizabet 'e gönderilmek üzere çok değerli bir halı dokunmuştu.Özelleştirme altında tarihi Hereke Ipek halı fab. kapandı. Yazarın dediği gibi Çimento, kimyasal, petrol gibi doğayı mahveden sanayi kuruluşlarının mekânı oldu.

Sarp Ege
Sarp Ege @Sarp Ege - 2 yıl Önce

Kraliçe 2.Elizabeth olacaktı. Düzelttim.

ARDA GENÇ
ARDA GENÇ - 2 yıl Önce

15 KASIM 1983'TEN BERİ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'NDE 33 HÜKÜMET KURULDU. ALLAH'A ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ ORTALAMA BİR HÜKÜMETİN ÖMRÜ 20 YIL FALAN DEĞİL, SADECE 13 AY. İKTİDARIN DEĞİŞEBİLMESİ DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE YAŞADIĞIMIZIN KANITLARINDAN BİRİDİR.

Münir'in Müridi
Münir'in Müridi - 2 yıl Önce

Çirkinlikleri mimaride, kültürde, sporda, siyasette, insan davranışlarında yaygın olarak görmek mümkün. İlginçtir, birçok alanda tutarlı olmayan bir ülkede bu konuda sarsılmaz bir tutarlılık mevcut. Bu durumun karşısında kendini güçsüz hisseden ve çirkinliğin içinde olmak yerine dışına çıkma motivasyonuyla batıya göç edenler doğal olarak giderek artıyor.


banner608

banner474