banner564

Birinci Dünya Doğa Savaşı

Evimin sokağa bakan tarafındaki yolun sağı ve solu topraktı. 
Burası ilkbaharda çayır çimen çiçek dolar, insanın içini açardı. 
Çirkinlik, nasıl görmesen de sana iyi gelmezse güzellik de onun farkında olmasan bile seni ferahlatır.
Ki ben farkındaydım ve bana iyi geliyordu.
Yol asfaltlanınca duvarımın dibindeki yeşillik şeridi yok oldu. 
Birkaç yıl sonra her nedense asfaltla kaplanmamış olan diğer şeride belediye beton bloklardan kaldırım yaptı. Kimsenin yürümediği bir yere kaldırım yapmak… Hadi geri zekâlılık demeyeyim… Büyük bir israftı. 
İtiraz ettim, bağırdım çağırdım, ama durduramadım. 
Avrupa Birliği’nin iklim felaketine karşı yeşili teşvik etmek için hazırlamakta olduğu önlemlerden biri, yol kenarlarının kır bitkilerine ayrılmasıdır. 
 Bir sonraki ilkbaharda baktım, önümdeki kaldırımın beton bloklarının arasından birkaç yerde papatyalar fışkırmış. Asfaltta meydana gelen deliklerden de. 
Gelecek ilkbaharda buralardan daha çok çiçek çıkacak. Minik tohumlar beton blokları kenara itecek ve asfaltı delecek. 
Çünkü Herman Hesse’nin (1877-1962) Budistlerden öğrenip Siddharta adlı kitabında yazdığı gibi “yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlüdür, sevgi şiddetten güçlüdür.”
Belki zor yerleri seven kapari de çıkacak oralarda, şebboy da. 
Yılların geçişiyle çimento çözülecek, katran eriyecek. Gırtlağı sıkılmaktan kurtulan toprak, 
ilkbaharda eskisi gibi çiçek dolacak. 
Uzun bir zaman içinde olacak bu ve ben görmeyeceğim.  Ama hiç olmazsa bu gerçeğin bilgisine sahibim: Doğa er geç insanın ellerini üzerinden çekecek ve süratle geri dönecek. 
Bir tek tohumda bütün dünyayı çiçekle dolduracak güç vardır. 
Hayatın kendisi, bugün dünyayı dolduran sayısız canlı çeşidi, bir tek hücreden çoğalmadı mı?
İnsan üç yüz üç yüz elli bin sene küçük gruplar hâlinde avlayarak ve toplayarak varlığını sürdükten sonra tarıma ve yerleşik hayata geçti, ama idam fermanını imzalayarak. 
Bu geçişin neden yapıldığı bir muammadır, ama ona yol açan nedenlerden biri herhalde bolluk içinde rahat bir hayat yaşama isteği idi.
Eğer amaç gerçekten bu idi ise büyük oranda ona ulaşıldı. Ama bu bir zafer değil ağır yenilgi idi.
Yerleşik tarıma geçiş insanın doğayı düşman ilan edip ona karşı başlattığı savaşta attığı ilk kurşundu. Bu kurşunların ardı kesilmedi. İnsan neredeyse dört milyar yılda şekillenen doğayı, on küsur bin yılda ağır yaralı bir biçimde yere serdi. Farkına varmadı ki o da doğanın bir parçasıdır ve doğayı öldürürken kendini de öldürüyor. 
Doğa yere devrilirken yanında medeniyeti de götürecek.
İklim bildiğimiz yapıdaki insan hayatını imkânsız hâle getirecek şekilde değişiyor ve bu değişiklik bu konuda uzman olan bilim insanlarını şaşırtacak bir sürat kazandı. 
Yangınlar, seller, kuzey yarım 
küreyi kavuran rekor sıcaklıklar, kıta büyüklüğündeki Amazon yağmur ormanının yok olmaya yüz tutması insanlık için “uyan” 
borusudur.
Türkiye bu boruyu duyarsa ormanlar boşuna yanmamış olur. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
ali özdemir
ali özdemir - 3 yıl Önce

yıllardır insan olmayan maraş bölgesinde bitki fırsat bulduğu heryerden fışkırıyor

Bünyamin kenez
Bünyamin kenez - 3 yıl Önce

Bir hafta önce Burdur'a akraba düğünü için gitmiştik. Isparta ve Burdur da tanıdık eş dost ziyareti yaptık. Beyşehir, Salda gölü suyu gözle görülür şekilde azalmış. Eğirdir gölü hem çok çekilmiş hemde kirlenmiş. Kısa bir süre önce göle girenlerde şiddetli kaşıntı olmuş. Bunun nedeni kirlilikmiş. Ziyaret ettiğim bir arkadaşım gölün kenarında kayısı yetiştiriciliği yapıyor onlara ilaç veriyormusunuz dedim. Tabii ki 20 kez veriyoruz dediler. Gölün hemen kenarı bu ilaçlar göle akıyor. Yine sohbet ettiğim bir emekli abi sondaj ile su çıkarmış. Bir sene sonra su yarı yarıya azalmış. Her sene azalıyormuş. Daha derine kaçıyormuş. Özeti, su hem azalıyor hemde kirleniyor. Bu göller bölgesinde böyle. Akdeniz için gelecekte su sıkıntısı en büyük sorun olacak sanki.

mustafa yüksel
mustafa yüksel - 3 yıl Önce

Yerleşik hayata geçişin sebebi insanın akıl sahibi olmasıydı. Ben de o sayede bu yazıya yorum yazabiliyorum. Bir musluk bile tamir edemeyen ben ve benim gibi milyonların hiç hak etmeden aklın (başkalarının) yarattığı uygarlığın nimetlerinden yararlanması bana çok tuhaf geliyor.

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 3 yıl Önce

Sevgili gazete yönetimi; bir yorumun altına başka bir yorumcu cevap yazdığında ve bu ilk sayfaya sığmayıp 2.sayfaya düştüğünde, yorumu yazan da, o yoruma cevap yazan da aynı kişiymiş gibi görünüyor. Buna bir çözüm bulamaz mısınız?

Sarp Ege
Sarp Ege - 3 yıl Önce

Insanoğlunun dayanılmaz ihtirasları, rant talepleri doğayı katletti. Küresel iklim değişikliği sebep degil sonuçtur.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Yıllar önce, bir yazınızda yerleşik hayatın; buğdayın keşfiyle başladığını yazmıştınız.
Her şey ondan sonra başladı ve devam ediyor.
Bir tutam papatyaya, bir avuç toprağı çok gören insanoğlu, her gün yaşadığımız felaketleri hak etmiyor mu?

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Sayın MM,
Günlerce insan yüzü görmediğim bir bahçedeyim.
İzmir ‘e yolun düşerse, buyur bir çayımı iç.

uğur sezgin
uğur sezgin - 3 yıl Önce

Biz o boruyu en son duyan insanlardan oluruz. Avrupada iklim anlaşmasını imzalamayan tek ülkeyiz.

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası @uğur sezgin - 3 yıl Önce

Türkiye, 22 Nisan 2016 tarihinde Paris İklim Anlaşmasını imzaladı ama onaylamadı. Uluslararası anlaşmaların bağlayıcı hale gelmesi için imzalanmaları yeterli olmuyor, parlamentosunda onaylanması ya da başka resmî kabul gerekiyor. Neden onaylamak istemediği ile ilgili de Google’da bilgi bulabilirsiniz.


banner471

banner473