banner564

Birleşme geriye dönmektir (2)

Öte yandan, tek asılacak dalımız anavatanı zor durumda bırakarak, ona meydan okuyarak, üstelik 1963’ten günümüze bize düşmanca davranan ve izolasyonlarla cezalandıran AB, BM,  Avrupa ülkeleri, garantör Yunanistan, İngiltere’nin varlığımızı sürdürebileceğimiz bir çözüm yapılması için bize yardım edeceğini düşünmek, isabetli olabilir mi?
Geçmişten günümüze AB, BM ve emperyalist ülkelerin bizlere verdiği sözleri tutmaması ve Rum yanlısı uygulamaları ile tutumları, anavatan yerine onlarla işbirliğinin tercih edilmesinin felaketimize yol açacağını kanıtlamıyor mu? 
Kıbrıs cumhuriyeti anayasasında Türklere ana dillerinde eğitim hakkı tanınmasına rağmen, halen Leymosun’da yaşayan Türklere ana dillerinde eğitim hakkı tanımayan Rum’un olası birleşik yönetimde de anlaşma şartlarına uymayacağını göstermiyor mu?  
Halen Lozan anlaşmasına, AB ilkelerine ve AİHM kararlarına aykırı olarak Batı Trakya’da yaşayan Türklere yapılan ayırımcı ve insanlık dışı baskılar, Yunanistan’ın boyunduruğu altına girmemiz halinde durumumuzun nasıl olacağını göstermiyor mu?
Rumların niyet ve uyuşmazlığına rağmen, yarım asırdan beri gerçekleştirilemeyen federal çözümde ısrar etmek, müzakerelerle oyalanıp izolasyonlarla çökertilmemizi amaçlayan dış düşmanların amaçlarına hizmet etmeyecek mi?
İki devletli seçenek yerine çoğunluğu Rumlardan oluşan Tek halklı federal çözümde, Elen ve Ortodoks ruhu ile yetiştirilen Rumlar içinde asimile edilip yok edilmeyecek miyiz? 
KKTC ve anavatanın ulusal tezleri yerine, Rum-Emperyalistlerin dayattığı, federal birleşmeyi savunan siyasi partilere, yaşatılmasından yana olmadıkları KKTC bütçesinden maaş ödenmesi, mali yardım yapılması, yayın organlarına ve çalışanlarına maddi destek sağlanması, normal mi? 
Anavatanla çatışmanın, Kıbrıs Türk halkı ile bunu benimseyen siyasilere hiçbir şey kazandırmayacağını, aksine kaybettireceğini bilmek için kahin olmak mı gerekir?
    KKTC coğrafyası büyük fedakarlıklarla ve şehit vererek kazanılmıştır. Halen burada yaşamakta olan Türkler yanında, gurbetteki 1 milyona yakın Kıbrıslı Türkler ve anavatanımız için de yaşamsal öneme sahiptir. Bu nedenle, anavatana rağmen, birleşme ve federasyon yöntemi ile ve ayni Girit senaryosu ile Rum egemenliği altına sokulması çabaları boşuna zaman harcamadır.
Atatürkçü(!) olduklarını ileri süren ve iki egemen devletli çözüme karşı çıkanlara, Atatürk’ün ilgili vecizelerini hatırlatmakta yarar görürüm:
 ‘İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri yürümez; millet ve devletin bağımsızlığı elde edilmez, insaf ve merhametle dilenmek gibi bir kural yoktur. Türk milleti ve çocukları bunu bir an akıldan çıkarmasın.’ 
 ‘Egemenlik verilmez alınır’. Biz Türkler bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz’
‘Türk milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azimle yeni bir devlet kurmuştur, bu devletin dayandığı esaslar tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız milli egemenlikten ibarettir.’
’Türk milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş, cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşayamaz.
 ’Bir milletinin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür.’  

YORUM EKLE

banner471

banner473