banner564

Bitkilerin dervişi


Bugün dağa adaçayı toplamaya gideceğim. 
Yoldan tepeye çıkan bir patikanın kenarlarında, adaçayı çalılarının bulunduğu, eksildiğinde gittiğim bir yer biliyorum. Oraya gideceğim. 
Siyah çay içmeyen bir arkadaşım için yaptığım, siyah çaydan bıkınca ara sıra benim de içtiğim rooibos’lu karışımın içine katıyorum adaçayını. 
Rooibos, Güney Afrika’da yetişen bir bitkiden elde edilen kırmızımtırak, kafeinsiz bir çaydır. Çay değildir aslında ama çay gibi içildiği için çay dedim. 
 Bizim buradaki dağlarda ve tepelerde yetişen adaçayının tadı ve kokusu Türkiye’de yetişenden çok daha keskindir. Bunu, burada yazların daha sıcak, yağmursuz mevsimin daha uzun olmasına bağlıyorum.
 
Nisan’dan bu yana yağmur yağmadı. Altı yedi ay. 
Adaçayı toplamanın en iyi zamanı şimdidir.
Kokusu ve tadı en keskin olan yapraklar, bitkinin en susuz ve sıcak baygını olduğu bu aylarda elde edilir.
Bu kadar susuzluğa rağmen kurumuş bir adaçayına rastlamadım. 
Susuz nasıl dayanıyor bu kadar uzun zaman? 
Modern araştırmalardan bitkilerin birbirlerine yardım ettiklerini, sağlam ağaçların güçsüzleri kökleri vasıtasıyla beslediğini biliyoruz.
Adaçayı ihtiyaç duyduğu suyu bu şekilde çevresindeki bitkilerin köklerinden alıyor olabilir mi? Olabilir.
Yaprakları kışın toplamaktan kaçınmak gerekir; yağmurlu aylarda yapraklar çiğ ve sulu ve daha yeşildir ve koku o kadar keskin değildir.
 
Adaçayı toplarken her bitkiden sadece birkaç dal kesmek, çoğunu çalının üstünde bırakmak gerekir ki yaşamaya devam edebilsin. Sadece birkaç dalı olan yeni bitkilere hiç dokunulmamalı. 
Ya kaktüsler, diye sorabilirsiniz, ya onların susuzluğu?
Kaktüsler susuzluğun bitkisidir. 
Çöllerin ve neredeyse çöl olan yerlerin tamamen yeşillik ve çiçekten mahrum olmamaları için vardır. 
Onlar gövdelerinde, yapraklarında ve köklerinde suyu depolamak ve idareli kullanmak için muazzam karmaşık ağlara sahiptir. 
Bir babutsa (mısır inciri) yaprağı kesip kurutur ve kabuğunu soyarsanız gördüğünüz yapıya şaşabilirsiniz.
Akdeniz havzasının yerlisi olan adaçayı antik çağlardan beri şifalı, kutsal bir bitki olarak kullanılıyor. 
Çağımızda yapılan bazı araştırmalar, adaçayının bilinci güçlendiren ve sinir dokusunun bozulmasını önleme yeteneği taşıyan etkin maddeler ihtiva ettiğinin ipuçlarını veriyor. Ama bu araştırmaların* sonuçları kesin değil.
 
*
Biraz adaçayı topladıktan sonra yere, çam iğnelerinin halısına uzanıyorum ve etrafa kulak veriyorum. Yükseklerde uçan bir kartalın tok ötüşlerinden başka ses yok.  
Bana bir şey iyi geliyorsa adaçayından çok bu dinginliğin yatağında dinlenmektir diye düşünüyorum.
Adaçayına karşı büyük bir sevgim ve saygım var. Sıcak ve susuzlukla boğuşmakla geçen çilekeş bir hayatları olduğunu düşünüyorum, bitkilerin dervişi onlar olmalı.
Konuşabilseler Yunus Emre’nin (1238-?) veya Mevlana’nın (1207-1273) diliyle mi konuşacaklar, ayrılığın ve yoksunluğun acısından mı bahsedecekler?

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5318325/ 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ruh ikizi
Ruh ikizi - 3 yıl Önce

Naçizane kalem oynatırım şiir üzerinde.
“Dağlara çık bazen,/ Dinle kendini...” Herkese iyi gelir.Saygılar.

Aydan Özkasap
Aydan Özkasap - 3 yıl Önce

Dayanma gücü verdi.
Teşekkürler. .

ahmet doğan ışık
ahmet doğan ışık - 3 yıl Önce

tebrikler

metin münir
metin münir - 3 yıl Önce

Yazı günlerim değişmedi. Perşembe yazısı bir karışıklık dolayısıyla gününde çıkmadı sadece.

erlese teşekkürler notları için :-)

ali özdemir
ali özdemir - 3 yıl Önce

çay içmek bir ritüeldir

sezgin sevinç
sezgin sevinç - 3 yıl Önce

Anakıta da biten yazın tadı hala damağımızdayken 2 ay öncesinin güzelliklerini derin bir iç çekişle getirdiniz aklımıza..

Semra
Semra - 3 yıl Önce

Keşke hep bitkileri yazsanız. Hayvanları, suyu, havayı, ayı, güneşi. Bitkisel hayattaki siyasetten umut yok.
Bilim insanları, bizdeki “adaçayı” ismine kadar araştırmışlar bitkiyi. Başka bir çok yararları da varmış. İçerken ferahlatan güzel kokusu da cabası. Adaçayını daha çok sevdim yazınızı ve araştırmayı okuyunca. Afiyetle için topladığınız çayı, yazarların dervişi...

Ahmet
Ahmet - 3 yıl Önce

Yazı günleriniz değişti mi Metin Bey?

banner608

banner474