banner564

Çalışmamak da çalışmaktır

-Nasıl yazı yazmak, yazmaktan ve silmekten ibaretse, çalışmak da çalışmak ve çalışmamaktan ibarettir.
 
Çalışmamaktan kastım tatil yapmak, ara sıra işi asmak, siesta yapmak, uzun uzun uyumak ve geç kalkmak gibi hayatın mesai dışındaki bölümünü meydana getiren ve mesaiyi daha verimli yapan şeylerdir.
 
(Silmekten - ki bu yazının konusu değildir – kastım ise kişinin yazdıklarını sıkı bir edit’ten geçirip ağırlık yapan kısımlarını atmaktır. Dostoyevski dahil, bu sürecin yazılarını daha iyi yapmayacağı yazar yoktur. Çünkü; iyi yazmak mümkün olduğu kadar az kelimeyle mümkün olduğu kadar çok şey anlatmaktır. Günümüzde bu, eskiden olduğundan önemlidir, çünkü bilgisayar kullanımı yazmayı kolaylaştırarak uzun yazmayı kışkırtmıştır. Ama daha iyi yazı yazmayı teşvik etmemiştir. Sıkıcı yazı bolluğunun bilgisayar kullanımına koşut olarak artmasının nedeni budur. Neyse. Başka zaman.)
 
Bunları aklıma Erdoğan’ın camide bayram namazı kılarken baygınlık geçirmesi getirdi.
 
Bayram namazı İstanbul’da 6:19’da kılındı. Erdoğan’ın Ataşehir, Barbaros Mahallesi’ndeki Mimar Sinan Camii’ndeki namaza yetişmesi için saat 4:30 civarında uyanması gerekiyordu. Güneş 5:34’te doğduğuna göre,  karanlıkta.
 
Hayatı, rekor mesai saatleriyle geçen birisi için o saatte kalkmak pek kolay olmamıştır. Ben olsaydım öğleye kadar uyur, bayram namazını cezalı olarak kılardım (eğer böyle bir şey mümkünse).
 
Ama dindar olmak kadar dindarlığını sergilemenin de önemli olduğu Türkiye’de bu, herhalde, politikacılar için geçerli bir seçenek değildi.
 
Tatil yapmayanların, doya doya uyumayanların ve sık sık seks yapmayanların hiçbir işinden hayır gelmez.
 
Nasıl önemli olan uzun yazmak değil iyi yazmaksa, aynı şekilde, önemli olan uzun saatler çalışmak değil verimli çalışmaktır.
 
Bu, herkes için olduğu gibi yöneticiler için de geçerlidir.
 
Hatta onlar için daha da geçerlidir, çünkü aldıkları kararlar sadece kendilerini ve yakınlarını değil, başkalarını da etkiler.
 
Tatil yapmamak, uzun mesai saatleri ve kısa uykular... Bunlar beni kısa zamanda öldürür. Herkesi öldürür, aslında. Ama hırs gözlerinin önünde kalın bir perde olanlar farkında değildir.
 
Dinlenerek, hayattan zevk alarak da hırslı olunabilir.
 
•    Uyku, uyanıklıktan tatlıdır.
•    İnsan, uykudan, uyanıkken çözemediği sorunları çözerek kalkar. 
•    Ayakların çam yumuşağı yerlere basması, yerden bir kozalak alıp savurmak, ilaçların en iyisi olan yeşil havayı teneffüs etmek insanı yeniler.
•    Her şeyi ciddiye almamak ilaçtır.
•    “Ben Bir Hiçim” demek, günde beş vakit namaz kılıp kibirli olmaktan iyidir.
•    Orman, deniz, ruhun tamirhanesidir.
•    İnsan yanında sadece öteki dünyaya götürebileceği şeyleri biriktirmelidir.
•    Mezarlıklar “bensiz olmaz” diyen kişilerle doludur.
 
Dünyaya yorulmak için değil, dinlenmek için gelmiş olabileceğimiz neden kimsenin aklına gelmiyor?
 
 
YORUM EKLE

banner608

banner473