banner564

Çamur arısının sırrı

İnce belli, sarı siyah bir arı vızıldayarak mutfak kapısından içeri girdi.
Şu anda başımın etrafında dönüyor. O kadar yakından ki kanatlarının hareket ettirdiği havayı yanaklarımda ve saçlarımda hissediyorum. Kıpırdamıyorum. Bana bir şey yapmayacağını biliyorum. Neden burada olduğunu da.  
O bir çamur arısı. Evde, yumurtalarını içine doğurmak için çamurdan yuva yapacağı bir yer arıyor. 
Nedense bu arılar benim evi çok seviyor. Yaz boyunca evde vızıltılarını duyuyorum. Birçok yerde de tesadüfen yuvalarını buluyorum. Kitaplıktaki kitapların kapağında, üst kata çıkan merdiven duvarına asılı eski aynada, açılmayan panjurlara yapışık… 
Onlara ilişmeyeceğimi bir şekilde biliyorlar sanki. Ama hangi şekilde? 
 Bu tür bilgileri nesilden nesile veya cinsten cinse aktaran, bilmediğimiz biyolojik bir mekanizma mı var? Kim bilir.
 Bir eşekarısı türü olan çamur arısının bilimsel adı Sceliphron caementarium’dur. Caementarium Latince bir kelimedir bu ve duvarcı, taş duvar örücü anlamına gelir.   
Eşekarısı bu ismi yumurtalarını yerleştirmek için çamur toplayarak silindir şeklinde petekler yaptığı için aldı. Piyade tüfeğinin boş kovanını düşünün ve bunlardan beş, altı, yedi tanesini birbirine yapışık vaziyette üst üste hayal edin. 
Ana arı yumurtadan çıkan yavruların beslenmesi için örümcek ve başka ufak böcekler tutup onları zehriyle felç eder ve canlı olarak kovana yerleştirir. Her kovana beş ile on altı arasında örümcek koyar. Yumurtalarını bunların üzerine doğurur. Son iş olarak, deliği çamurla sıkı sıkıya örüp kapatır. 
Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra analarının onlar için hazırladığı bu taze gıda ile beslenip olgunlaşırlar. Çamuru delip günışığına çıkarlar. 
Anne arı çoktan gitmiştir. Onu hiç görmezler. Buna rağmen onun bildiği her şeyi bilerek dünyaya gelirler. Çamurdan kovan yapmayı, örümcek yakalayıp içine koymayı ve yumurtalarını bunların üzerine doğurmayı ve kim bilir başka neleri... 
Benim evin kovan yapmak için güvenli bir yer olduğunu bile biliyor olabilirler.
 Mucize mi arıyordunuz. İşte size mucize.
Yüzlerce türü olan, dünyanın hemen hemen her yerinde görülebilen ve çiçeklerden beslenen çamur arısı munis bir yaratıktır. Yuvası tehdit edilmezse sokmaz.
On iki sene önce idi. Kız arkadaşımla tatil için Ozanköy’e gelmiştik. Pencereleri aça aça üst kata çıkıyordum. Yatak odasının dağa bakan penceresini açmamla vızıldayarak birkaç arının ağzımın içine dolması bir oldu. Dudaklarımdan soktular. Alt dudağım anında şişti. 
Çamur arıları uzun zamandan beri adada olmadığım için açılmayan pencere ile panjur arasına yuva yapmışlardı. Pencerenin birdenbire açılması hoşlarına gitmedi. 
Pencereyi kapattım ve bir daha açmadım.
“Çok seksi oldun,” dedi kız arkadaşım.
Fazla endişeye kapılmadım çünkü bir arı tarafından ilk sokuluşum değildi. Sızı uzun sürmez geçerdi. 
Üstelik seksi olmuştum!

YORUM EKLE
YORUMLAR
Mehmet Yazman
Mehmet Yazman - 3 yıl Önce

Issız Arı Artemis:
Arı denilince akla gelen ilk şey "koloni"dir...binlerce arı bir arada. Halbuki birçok arı cinsi, benim gibi mizantroptur. Kendi cinsinden pek haz etmez. Yalnızlık, tek başınalık, ıssızlıktır onu mutlu kılan. Yapacak işi vardır, gidecek yerleri vardır, keyif aldığı uğraşları vardır, bulşit'e vakti ve tahammülü yoktur. İşte Artemis bu tür arılardan bir tanesi.
O kapısı bacası 365 gün gece gündüz açık olan evde, duvardaki bir oyuğa yaptırdığım bir gömme gardrop ve yüklük vardı. Giyecek dahil olmak üzere fazla eşyam olmadığı için dolabın içi ferahtı ve göz önündeydi, ama yüklük öyle değil...yılda bir göz atar temizlerdim. Dolabın ve yüklüğün içi rutubet yapmasın diye sürme kapı hep aralıktı. Eve taşınalı iki sene olmuş...bir baharda "şu yüklüğü bir gözden geçireyim, iki senedir kullanmadığım malzemeleri hibe edeyim" diye yüklüktekileri indirmeye başladım ki, aşağıdaki manzara ile karşılaştım. Önce uzaylılar geldi ve "Alien" filmindeki gibi pod'larını bıraktılar, birazdan bunların içinden biri tanesi fırlayıp ağzımdan içeri girip içime yumurtlayacak, kuluçka devrinin sonunda da göğsümü delip tekrar dışarı fırlayacak hissi hakim oldu. Sonra baktım...bunlar çamurdan, kimisindeki larva kuluçkayı tamamlamış çıkmış gitmiş (veya Örümcek Ömer burayı keşfedip açık büfe olayına girmiş), diğerleri kapalı, demek ki içindeki her neyse hala mevcut. İlişmedim, öyle bıraktım, geçtim bilgisayarın başına Hz. Google'a danıştım. Tabak gibi lap diye karşıma çıkıverdi. Bunu yapan eneze, sıska bir siyah arı. Tek başına yaşıyor, ciftleşmeden çiftleşmeye hemcinsleri ile bir araya geliyor, sonra bir dahaki çiftleşme mevsimine kadar birbirlerine hayatta başarılar diliyorlar. Kuluçka makinelerini şöyle bir süzdükten sonra, sinekten biraz hallice o sıska ve çelimsiz hayvanın bu muhteşem yapıtı ne kadar zamanda yapmış olabileceğini kestirmeye çalıştım. Her seferinde tek başına dışarıdan ağzında ıslattığı kum tanesi kadar toprak taşıyor, onu oraya yapıştırıyor, tekrar uçup gidiyor, aynı iş bir daha...bir daha...binlerce, onbinlerce kere. İşin içgüdüsel mühendisliği, kimyagerliği, mimarlığında değilim inanın...ben eforu düşünüyorum ve aklım almıyor. Ve bütün bunlar evde yaşayan benim bilgim dışında oluşuyor. Ne bir kez gördüm o arıyı uçarken, ne de duydum, dolaysıyla resmini çekmek de kısmet olmadı...ama buyurun eseri burada. Bir sezonluk bir kuluçka alanı. Tanesi başparmak kadar. Onbinlerce uçuş, yüzlerce - belki binlerce - saat süren bir başyapıt. Hepsi açılıp da gidince, bir daha hiç geri dönmedi oraya Artemis. Yollarına gül döşedim, göz yaşı döktüm...gelmedi. Hayatta en saygı ve hayranlık duyduğum varlıkların başında gelir Artemis.
"Meğer ne tatlı komşum muşsun sen, Artemis abla..."

Mehmet Yazman
Mehmet Yazman @Mehmet Yazman - 3 yıl Önce

@ Aydan Özkasap: Yazıyı yazarken resim koymanın mümkün olup olmadığına bakmadım. Almıyormuş, dolaysıyla resmi ekleyemedim. İlginize ve iltifatınıza teşekkür ederim.

Aydan Özkasap
Aydan Özkasap @Mehmet Yazman - 3 yıl Önce

Mehmet Bey, sizin yazınız da şahane..
Ama fotoğrafı göremiyorum.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Her yaratık, atalarının bileğisiyle/ içgüdüsüyle doğar, yaşar...
“İnsan, eğitilmesi zorunlu olan tek yaratıktır.” Kant

Veli Özcan
Veli Özcan - 3 yıl Önce

Halk arasında bardacık arısı olarak biliniyor ; yuvası bardağa benzediği için.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Teşekkürler MM.

Ruh İkizi @ Ayşe
Ruh İkizi @ Ayşe - 3 yıl Önce

Ayşe hanım, bir belgeselde izlemiştim:
Yumurtadan yeni çıkmış bir yılan, yaklaşan kediyiyi farkedip; ağzını açıp sırt üstü uzanıp
Öylesine kötü bir koku çıkarıyor ki, kedi onu
Ölü bir leş sanıp uzaklaşıyor. Örnekler çok.
Bir bebeği düşünün! Açlığını ifade etmekten
başka neyi bilebiliyor ki?
Her yaratık, kendi neslini sürdürebilir bir yetiyle doğar. İnsan hariç...
Belki de bunu kastetmiştir Kant.
İnsan, beş milyon yıldır yeryüzünde.Daha önce böyle bir yaratık yok.

ece aksoy
ece aksoy - 3 yıl Önce

düğün uçuşuna çıkan arı beyi seçtıği erkek arıyla sadece bir kere sevişiyor onca bal ondan sonra

Cemil Uzunoğlu
Cemil Uzunoğlu - 3 yıl Önce

Arılar da yazılarınızı okuyor olabilirler.


banner608

banner473