banner564

Çengelli iğne

Çok sıcak bir öğle saati idi. 
 
İçeride, klimanın altında yemeliydik, ama masa üzüm çardağının altına kurulmuştu. 
 
Yemekte dört kişi olacaktık. Ev sahibesi, erkek arkadaşı, ev sahibesinin komşusu olan emekli üst düzey bir İngiliz diplomat ve ben. 
 
Ev sahibesinin erkek arkadaşı buğulu bir şişe beyaz şarap açtı. 
 
“Bana koyma,” dedim. 
 
“Biraz?”
 
“Hayır, hiç.”
 
Diplomat parmağı ile bardağını ev sahibinin erkek arkadaşına doğru itti.
 
Yetmiş yaşlarında uzun ince bir adamdı. Koloni döneminde adada bulunmuştu. O günlere dair anılarını konuşmaya başladı. 
 
İyi okullarda okumuş olmalıydı, köklü bir aileden gelen birisinin mükemmel cümleli İngilizcesi ile konuşuyordu. 
 
Serin ve yağmurlu ülkesini bırakmış, hayatının son yıllarını kültürel bir çöl olan bu kurak ve sıcak adada geçirmeyi seçmişti.
Yalnız yaşıyordu. Eşi ve kızları zaman zaman yanına geliyorlardı. 
 
Biraz daha az sıcak olsaydı onu daha iyi tanımaya çalışabilirdim, ama biraz daha az sıcak değildi.
 
Ev sahibesi ara sıra mutfaktan çıkıyor, masada duran bardağından birkaç yudum alıp birkaç laf ederek mutfağa dönüyordu. Erkek arkadaşı onun hazırladığı yemekleri masaya taşıyordu. Diplomatla konuşmak bana kalmıştı.
 
Eski ya da yeni, Kıbrıs haberlerinden bıkmış olduğum için konuyu değiştirmek amacıyla “Nasıl vakit geçiriyorsunuz?” diye sordum. 
 
“Hiçbir şey yaparak,” dedi. “Siz?”
 
“Ben de,” dedim.
 
“Köşe yazıları yazıyormuşsunuz.”
 
“Onlar da hiçbir şeye dahildir.”
 
Üzümün yaprakları arasından güneş parça parça üzerimize dökülüyordu. Cilalı çimento yer yuttuğu sıcağı yukarı üflüyordu.
 
Yemek masaya gelince sohbeti ev sahibesi ve erkek arkadaşına devrettim. Bir şişe şarap daha açıldı. 
 
 
Yemekler nefisti. Acele etmeden yiyerek vakit geçirdik. Onlar hiçbir sarhoşluk emaresi göstermeden içtiler.
 
Ertesi gün akşama doğru ev sahibesi arayarak emekli diplomatın öldüğünü haber verdi. 
 
Her sabah kahveye gelirmiş. O sabah gelmeyince birkaç defa aramış, öğleye doğru merak edip evine yürümüş. Telefonu çalıyor, cevap vermiyormuş. Pencereden bakınca, üzerinde açık bilgisayar duran bir masasının önünde yerde hareketsiz yattığını görmüş.  
 
Kalp krizi.
 
“Eşi ve kızları yarın geliyorlar.” 
 
Ölümü beni şoke edecek kadar uzun tanımamıştım onu. Hayatının sondan bir önceki gününde tanışmamızı hayatın garip cilvelerinden birine yordum. Kısa zamanda aklımdan çıktı.
 
Bir hafta kadar sonra ev sahibesinin arkadaşı ile karşılaştım.
 
“Yemekte tanıştığın İngiliz öldü, biliyor musun?” diye sordu.
 
“Arkadaşın arayıp söyledi.”
 
“Başka ne biliyorsun?
 
“Hiçbir şey.”
 
Adam anadan doğma çıplakmış. Her iki memesine de çengelli iğne sokuluymuş. İnternette canlı seks hizmeti veren bir kadınla konuşuyormuş. 
 
“Karısı ve kızları görmesin diye çengelli iğneleri çıkarmışlar,” dedi. “Onlara yatağında ölü bulundu diyeceklermiş.” 
 
Ekran açık olduğu için polis emekli diplomatın konuştuğu kadınla temas kurmuş. “'İyi bir adamdı; iyi müşterimdi,’ demiş kadın". “Neden birden kayboldu anlayamamıştım.” 
 
*
 
Hepimiz iki kişiyiz. Biri herkesin bildiği veya bildiğini sandığı kişidir. Diğeri sadece kendimizin bildiği veya bildiğini sandığı. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 3 yıl Önce

Sn. Münir; yazmış olduğunuz, “ölümden sonraki hayatım” kitabınızı okuyarak, hem sizi daha yakından tanıdım hem de bazı korkularımı yendim. Çok teşekkürler...
Ve bu yazıyı o kadar keyifle okuyordum ki, sonunda bir ölüm olabileceği hiç aklıma gelmeden...

Ahmet
Ahmet - 3 yıl Önce

Bu nasıl mükemmel bir yazı Sayın MM?
Beni de sizin bu yazılarınız öldürecek İngiliz diplomat gibi.

m.Şakir
m.Şakir @Ahmet - 3 yıl Önce

İngiliz MM'nin yazılarından değil, çengelli iğneden gitmiş galiba. Toplu iğne daha mı güvenli acaba :)))

kemal yamaner
kemal yamaner - 3 yıl Önce

Harika bir yazı. Koskoca bir dünyanın küçültülmüş bir örneği sanki. sanki bir harita milyon milyar ölçekte bir harita.

Ali özdemir
Ali özdemir - 3 yıl Önce

1976 askerken magosadan İstanbul’a asker mahkum getirmiştim okadar çok suç işlemişim akli dengesi raporu alacaktı o kadar masum yüzü vardıki suçlu olduğuna inanamadık

Osman Pinçe
Osman Pinçe - 3 yıl Önce

Gene nefis bir yazi. Kaleminize saglik

uğur sezgin
uğur sezgin - 3 yıl Önce

Evet çok güzel, her zaman olduğu gibi ,yüreğinize sağlık.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Yalnız yaşayan yaşlı insanların, bu tür ölüm durumlarını çok duymuşluğum var.
İleri yaşlarda bu sadece erkeklerin sorunu mu?
Demek ki, gelişmiş ülkelerde de seks sorununu çözememiş insanlar var.

C.durak
C.durak - 3 yıl Önce

"kulturel col" derken dejenere kultur mu demek istediniz? Son paragrafiniz harika...


banner471

banner474