Aslında iyi niyetli olmadığı defalarca kanıtlanan Rumlarla federal çatı altında birleşmemiz, Kıbrıs’taki varlığımıza son verilmesine zemin hazırlayacak. Çünkü, olası federal Kıbrıs Anayasasında öngörülecek güvenceler, denge ve denetim şeklindeki anayasal hakların korunmasına yönelik hükümler, supra national uluslar üstü yetkileri olan AB içinde etkili olmayacak. Rumlar; Türklere baskı taciz ve katliam yaparsa cezalandırılmayacak. Çünkü bir üye devlet, AB hukukunu ihlal ederse ona ceza verilebilmesi için, oybirliği ile karar alınması gerekir. Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin oy vermemesi sorun olamaz. Zira tam üye olan Yunanistan her türlü kararı engelleyebilecektir. (Jean Monnet Profesörü, Ada Kent Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Haluk KABAALİOĞLU.
Yaşanan deneyimleri ve gerçekleri dikkate alan anavatan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 18 Temmuz 2024 tarihli 105. Bileşiminde 1420 karar numarası ile Kıbrıs teskeresinde ‘Artık adada tek ve kesin çözüm, Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarının teslim edilmesi, egemen eşitliğin ve uluslararası statüsünün tescil edilmesidir. İki devletli çözüm siyaseti Akdeniz bölgesinde istikrar ve kalıcı barışı sağlamanın da yegane yoludur.’ diye belirtilmiştir. Kararda ayrıca ‘Uluslararası toplumu adadaki gerçekleri kabul ederek Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı insanlık dışı izolasyona bir an önce son vermeye ve KKTC’ni hak ettiği şekilde tanımaya davet ediyoruz’ denilmiştir.
Halen Rum ve Yunanistan yetkililerinin askeri hazırlıklarını yoğunlaştırması, silahlanması ABD, Fransa İsrail’e güneyde askeri üs vermesi, hava savunma sistemi kurulması, açıklamaları ve tutumları, ENOSİS için uygun koşullar oluşana kadar, bizi masada oyalayıp 5.Kol ve ambargolarla cezalandırmak niyetinde olduklarını göstermektedir.
1968’den günümüze hazırlanan 13 dolayında çözüm planını kabul ettik. Çözümden yana olduğumuzu kanıtladık. Rum reddetti. Buna rağmen, halen biz cezalandırılıyoruz Rum ödüllendiriliyor. KC kabul edildiği için, Rum, ENOSİS dışında hiçbir çözüme razı olmayacak. Sırf Çözümden yana olduğumuzu göstermek için, 5 yıl daha federasyonu görüşmemizin bize hiçbir şey kazandırmayacağı aşikar değil mi?
Akridas, İfestos katliam planlarına, 1964 BM Uzmanı Ortega ve arkadaşlarının hazırladığı Ortega raporuna rağmen, KC’ni yıkan ve bizi ortaklıktan atan Rum yönetimini, Kıbrıs Cumhuriyeti kabul ederek ödüllendiren, Arakan ve Bosna soykırımlarını önlemeyen, halen Gazzedeki soykırıma karşı çıkmak yerine destekleyen batılı emperyalistlere güvenmek, onların dayattıkları federal çözümü savunmak, halkımızın çıkarına olabilir mi?
Kuşkusuz, anavatanın desteğine sahip olmadan varlığımızı sürdürmemizi sağlayacak bir anlaşma yapabilmemiz imkansızdır. Bu nedenle, güvenli geleceğimiz için anavatanla işbirliği içinde, tek yumruk halinde iki devletli çözümü savunmalıyız.
