banner564

Çözümsüzlüğün nedeni ve çaresi

Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasının başlıca sebebi, Rumları temsil eden yönetimin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınması, böylece hak ve hukukun hoyratça çiğnenmesi, katliam yapan tarafın ödüllendirilmesi ve Birleşmiş Milletler ile AB’nin gerçekleri bilmesine rağmen,  her koşulda Rum’un yanında olmasıdır. Rum tarafı: 
 1963’te İki halklı yönetime terörle el koymasına rağmen,  cezalandırılacağına, yasal Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınıp ödüllendirilmiştir;
    Ortaklıktan attığı, soykırım uyguladığı, mağdur ettiği, 1960 ortaklık cumhuriyetinin kurucu ortağı olan Türk halkının ambargolarla cezalandırmaktadır;
 1964’ten beri Kıbrıs cumhuriyeti adına aldığı dış yardımları, sadece kendi halkının yararına kullanıyor. İç ve dış kararları, sadece Rumların çıkarı doğrultusunda alıyor;
Her koşulda Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin 5 daimi üyesi tarafından desteklenmektedir; 
Tüm ada adına Avrupa Birliğine üye kabul edilmesi yanında,2 oy sahibi olmaları nedeniyle Türkiye ve KKTC aleyhinde istediği kararları çıkarmaktadır;
1974’de Kıbrıs Elen Cumhuriyetini ilan etmelerine rağmen, Türkiye’nin askeri müdahalesinden sonra, tekrar yasal Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanındı;
Savaşı başlatan ve Türkleri yok etmek amaçlı Akridas ve İfestos terör saldırıları nedeniyle bize tazminat ödemeleri gerekirken, bizden kayıpları için tazminat istemeleri, emperyalist ülkeler ile bunların güdümündeki kuruluşlar tarafından desteklenmektedir;  
Kıbrıs etrafındaki deniz kaynaklarına tek yanlı sahiplenmesi, emperyalist ülkelerce desteklenmektedir;
Acheson planından Guterres önerilerine kadar, tüm çözüm planlarını ret etmelerine karşın, BM ve AB tarafından suçlanmadı, aksine ödüllendiriliyor;
Çözüm müzakerelerinin sürdürüldüğü dönemlerde bile silahlanması, askeri anlaşmalar yapması, yabancı ülkelerle saldırı amaçlı tatbikatlar yapmasına ses çıkarılmadı.
Halen BM kararlarını ve Uluslararası hukuk ilkelerini savunanların, 1960 anlaşmasının da uluslararası bir anlaşma olduğunu ve  silah zoru ile bozulduğunu dikkate almaması, çifte standart, insanlık suçu ve ibret vericidir.
Aslında sadece Rumları temsil eden güneydeki yönetimin 1960’ta kurulan yasal Kıbrıs Cumhuriyetini temsil ettiğinin kabul edilmesi, uluslararası hukuka aykırıdır. Rumların da yumuşak karnıdır. 
Buna rağmen çözüm görüşmelerinde Türk tarafı gerçekleri kabul ettirmek yerine, müzakerelerde Rum’u birleşmeye razı etmek için hep alttan aldı, teslimiyetçi  davrandı.  Verilen korkunç ödünlerle, Rum tarafı avantajlı duruma getirilmiştir.
1974’den her iki halk da Türkiye sayesinde, en uzun süreli barış ortamında yaşama olanağına kavuşturulmuştur.
Yalnız, yan yana yaşayan iki komşu olarak doğal felaketler, yangın, salgın hastalıklar, suçluların takası, çevrenin korunması ve benzeri konularda işbirliği yapmamız kaçınılmazdır.
Fakat Rum tarafı, sırf haksızca elde ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatını erozyona uğratmamak safsatası ile, en yaşamsal ve zorunlu durumlarda bile devletimizle işbirliği yapmaktan kaçınmaktadır.
Yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen müzakerelerde çözüm sağlanamamasının TEK neden, Rum yönetiminin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınması ve bunun sağladığı avantajları paylaşmak istememesidir. Bu nedenle, çözüm için Tek çare, KKTC tanıtılması ve Rum’un makul bir çözümü kabul etmesini önleyen, sahte KC sıfatından kurtarılmasıdır. 

YORUM EKLE

banner471

banner474