Hadi gözünüz aydın turizm ve casino düşmanları!
Kıbrıs’taki Merit Otelleri’nin de sahibi olan Net Holding’in bu yılın ilk dokuz ayındaki net satışlarında ve kârında görülmemiş bir düşüş gerçekleşti.
Şirketin İstanbul Borsası’na sunduğu hesaplarına göre:
  Geçen yılın Ocak-Eylül döneminde 109 milyon dolar olan toplam satışlar bu yılın aynı döneminde 40 milyon dolara düştü. 
   Brüt kârı ise aynı dönemde yaklaşık 32 milyon dolardan dört milyon dolara düştü. 
Nasıl? Beğendiniz mi?  
 
Ama şampanyayı açmadan önce birkaç şeye daha kulak verin:
Turizm, eğitim ile birlikte, KKTC’nin en büyük sektörüdür. 
Eğer bu sektördeki en büyük yatırımcı olan Net Holding’in durumu bu ise acaba Girne ve Mağusa kıyı şeridini dolduran onlarca büyük küçük diğer otellerin durumu nedir? 
Bu oteller açık mı kapalı mı? Orada çalışanlar ve kendilerine
aylardır maaş ödenmeyenler ne ile geçiniyor? Ya onlara mal satanlar? Taksiler ve minibüsler?
Bir şey daha var. 
Net Holding KKTC’nin en büyük vergi ödeyicisi idi. Vergi kazanç üzerinden ödenir. Kazanç eridiğine göre Hazine’ye ödenen vergi de eriyecek demektir. 
 Ama vergi toplamak gibi bir derdiniz yok çünkü her imdat diye bağırdığınızda Türkiye baba size bir çekcik kesiveriyor.
Her ay maaşcığınızı tıkır tıkır alıyorsunuz. On üçüncü maaş da kapıda.
KKTC’nin yabancı sermaye yatırımları konusundaki anlayışı bana Özal öncesi Türkiye’yi, yani
1980 evvelini, hatırlatıyor. 
Bu anlayışı bir bürokratın Türkiye’de yatırım yapmak isteyen bir Amerikalı’ya söyledikleri özetliyor: 
“Cevabım rettir. Gelip benim memleketimde benden zengin mi olacaksın?”
KKTC’deki anlayış daha da nettir: 
“Ben para kazanmıyorum. Sen de kazanma. Bat!”
 Kuzeyimizde dünyanın en büyük on altıncı ekonomisi var. Bir tek büyük Türkiye şirketi KKTC’ye yatırım yaptı mı? Hayır. Yapmadı ve yapmayacak. Çünkü oradaki şirketler buradaki yatırım ortamının bir bataklık olduğunu biliyor.
Bunlar nereden aklıma geldi...
Birkaç gün öncesine kadar charter uçaklarla gelen Türkiye uyruklu turistler üç gün kalmak ve iki Covid-19 testinden temiz çıkmak koşulu ile karantinasız Merit Otelleri’nde üç günlüğüne kalabiliyorlardı.
Charterler, otellerin hiç olmazsa çalışır durumda kalmasını ve bazı temel masraflarının bir bölümünü karşılaması olanağını sağlıyordu. Bu düzenleme o kadar iyi işliyordu ki Merit, charter uçuşlarını haftada ikiye çıkarmaya karar verdi.
 Başka otel veya otel grupları için aynı yöntem kullanılamaz mıydı?
Hayır kullanılamazdı. Olumlu bir şey yapmak olurdu bu. 
Ama Merit’in charter imtiyazı pekâla iptal edilebilirdi. 
Veee...  Birkaç gün önce neden gösterilmeden iptal edildi.
Neden gösterilmedi çünkü nedeni yoktu. Memleketteki Covid-19 vakaları artmamıştı. Dolayısıyla charterleri salgını körüklemekle suçlamak mümkün değildi.
O zaman neden durdurulmuştu?
Sermaye düşmanlığı... Haset... Belkemiksizlik... Siyasi vertigo... 
“Biz para kazanmıyoruz sen de kazanma,” ruh hâleti ve benzer olmayan şeyler.
 
Acınacak durumda olduğumuzu biliyoruz ama bunu her gün başımıza kakmanız şart mı?