banner564

Dengesiz dünya düzeni

Covid-19 savaşının sona ermesinden sonra, herhalde bütün dünyada ve ülkemizdeki yaşamımızda da bir takım değişiklikler olacak.
Halen dünyamızdaki en zengin üç kişinin serveti, yoksul 48 ülkenin ulusal gelirinden fazladır. Dünyadaki en güçlü şirketlerin 222’si, en zengin 50 şirketin 34’ü Amerika Birleşik Devletlerine aittir. ABD’nin General Elektrik şirketinin kapitali, anavatanımızın 1988 bütçesinin yaklaşık 4 katıdır. Dünya nüfusunun yaklaşık %5’ine sahip olan ABD, dünyamızdaki kaynakların %40’ından tek başına yararlanmaktadır.
Kişisel görüşüme göre aynen dünya savaşlarından sonra olduğu gibi, Covid-19 Pandemisinden sonra, dünyamızdaki şimdiki dengesiz düzende de değişiklikler olacak. 
Halen yaşamda olan birçok kişi, son yarım yüzyılda insanların yaşam yolculuğunda baş döndürücü gelişmeler olduğuna tanıktır.
İnsanlık; Tarımda öküz ve at ile çekilen sabandan, güçlü traktörlere, biçerdöverlere hasat makinelerine; tek katlı binalardan gökdelenlere; bir saatlik yolculuktan sonra dinlendirilmesi gereken arabalardan saatte 10 km hız yapan araçlara;  kara trenden 500 km hızla giden trenlere;  buharlı gemilerden nükleer enerji ile çalışan modern gemilere; motorlu uçaklardan süpersonik jet uçaklara; çevirmeli telefondan cep telefonuna; bir odaya sığdırılabilen bilgisayardan elde tutulabilecek kadar küçük tabletlere sahip oldu.
Fakat sürekli artmakta olan nüfus, üretim şekli ile dağıtım nedeniyle, bu düzenin sürdürülebilir olamayacağı görülüyor. 
KKTC’deki duruma gelince, covis-19 pandemisini atlattıktan sonra, bizim şimdiki yaşamımızda da, değişiklikler olacağı görüşündeyim.
    Basında ve sosyal medyada birçok kişi, ekonomik sıkıntılara çare olarak, genellikle devletin küçültülmesi gerektiğini savunmakta ve bütçenin tümüne yakınının maaşlara ayrılmasının sürdürülebilir olamayacağını vurgulamaktadır.
Kuşkusuz devlette aşırı istihdam yapıldığı inkâr edilemeyecek bir gerçektir. Ancak piyasanın, devletten maaş alanlar sayesinde ayakta durabildiği göz ardı edilmemeli. 
Ayrıca ülkemizdeki koşullar ve özel durum nedeniyle, devlete şimdiki düzeyde personel alınmasaydı, buradaki nüfusumuz 100 binin üstünde olamayacaktı. Kıbrıs dışında yaşayan ve 1 milyon dolayında olduğu tahmin edilen hemşerilerimizin sayısı bir buçuk misli olacaktı.
 Bu nedenle ekonomideki sıkıntıların atlatılabilmesi için, öncelikle özel kesim güçlendirilmeli. Alınacak önlemler ile istihdamda özel kesim devletten daha çekici duruma getirilmeli. Devlet yerine özel sektörün tercih edilmesi sağlanmalı. Böylece devlet küçültülmeli.
    Özel kesimin güçlendirilmesi için yatırımlar özendirilmeli. Devletimiz ve halkımız istihdam yaratabilecek büyük yatırımlar yapabilecek güçte olmadığına göre, yabancı sermaye sahiplerinin gelmesini özendirecek önlemler alınmalı.
            Ancak KKTC’ de onlarca üniversite ve çok değerli beyin gücüne sahip olmamıza rağmen, genellikle istihdam yaratılmasında yatırımın önemi ve değeri takdir edilmemekte ve engellenmektedir.
Maalesef Rum ulusal tezlerini destekleyeler ile devletten maaşlı bazı kişiler de ‘sömürü, peşkeş’ gibi modası geçmiş eski komünist ülkelerdeki sloganlarla halkı yatırımcılara karşı kışkırtmaktadır. 
    Özetle, devletin küçültülebilmesi ve ekonomik kalkınmamız için, öncelikle yatırımların önü açılmalı ve özel sektör güçlendirilmelidir.  

YORUM EKLE

banner471

banner474