banner564

Deniz yalısı uzun, dalgalar yüksek, hüzün büyük, günah acı

Lefkoşa
 
Bazı şarkılar insana hayat boyu yoldaşlık yapar.
 
Benim için, Mikis Theodorakis’in  Yorgo Seferi’sin Sto Perigiali To Kryfo (Gizli Koyda) adlı şiirinden bestelediği şarkı bunlardan biridir.
 
Bir klasik. Birçok sesten dinleyebilirsiniz. En sevdiğim Grigoris Bithikotsis’in * (1922-2005) versiyonudur, ki bu şarkının ilk plağa söylenişi olabilir. Bithikotis kaydı 1962 de yaptı ama sesi çok daha eskilerden, Aristoteles’in Asos sokaklarını dolaştığı günlerden gelir gibidir.
 
Altın kumlara
Kazdın adını
Tatlı bir esinti
Sildi yazdığını
 
Başkaları Theodorakis denince belki de akla ilk gelen isim olan Maria Farantouri’yi tercih edebilir**.
 
Farantouri bu şarkıyı ilk söylediğinde gencecik, utangaç, siyah saçları uçuşan bir kadındı.
 
Farantouri’yi ilk dinledikten sonra Theodorakis ona “Şarkılarımı seslendirmek için dünyaya geldiğinizi biliyor muydunuz?” diye sormuş.
 
Farantouri de “Evet. Biliyordum,” diye cevaplamış.
 
Bir de Sto Perigiali To Kryfo’nun ikizi olan O Kaimos (Hüzün) şarkısı var ki, hala, her dinlediğimde, başıma kasvet bulutları toplar.
 
*
 
Ben oradan geçerken, Ömerge’deki orospu mahallesinde Rum kahveci dükkanını açar, sandalyeleri dizmeden önce elindeki kovadan kaldırıma su serper, serper ve serperken kim bilir neler düşünür.
 
Güneşin asfaltı yumuşattığı saatler daha geçmedi. Sokaklar tenha. Cami boş. Bahçelerden tatlı yasemin ve yanık karanfil kokuları gelir.
 
Kahvenin kapısı ardına kadar açık. Daha hiç müşteri yok. İçerideki leziz, taş kemerli serinlikten radyoda Bithikiotis’in Kaimos’u söyleyen sesi gelir***.
 
Deniz yalısı uzun
Dalgalar yüksek
Hüzün büyük
Günah acı
 
On dokuz yaşındayım ve hüzünlenmeye hazırım. Adımlarımı yavaşlatıyorum.
 
1963 yazı olmalı – dillerin hala birbirinden kelime ödünç aldığı yılların sonuncusu. Ledra Sokağı’na daha duvar örülmedi, Ermu Sokağı kalabalık. Bütünün parçalara bölünmesine az kaldı ama. Ümitten düş kırıklığına yolculuk başlayacak.
 
Olabilir mi?
 
O yaz oradan geçerken – niye oradaydım? – bu şarkıyı duymuş muydum yoksa duyduğumu mu hayal ediyorum?
 
Hafızanın işleminden geçen yer şey uydurmadır, derler. Ama ne zaman o kahve aklıma gelse – öğleden sonraydı,   dördü biraz geçiyordu – Kaimos’la beraber gelir.
 
Orospular – kimisi Türk, kimisi Rum, yaz kış kapıları açık, kış aylarında bacaklarının arasında mangal – tek katlı evlerde faaliyet gösterirlerdi. Her evin bir orospusu bir de yaşlı hacina yardımcısı vardı. Kapı kapalı olduğunda kadının müşterisi olduğu anlaşılırdı. O kapı benim ardımdan hiç kapanmamıştı çünkü ne param vardı ne de kendime güvenim.
 
O evler hala orada, orospular da, şarkılar da.
 
Issız bir koyda, altın sarısı kumlara bir adam sevgilisin adını yazıyor. Bir rüzgar başlıyor tatlı tatlı, yazdığını siliyor. Adam yazacak, rüzgar silecek, adam yazacak rüzgar silecek ta bu şarkılar bir daha söylenmeyinceye dek.
YORUM EKLE

banner608

banner473