banner564

Depresyonda iseniz normalsiniz

(Cumartesi günü yayımlanan yazımın devamıdır)
 Depresyonla ilgili, Eski Yunan’dan beri bilinen bir gerçek var.*
 Bu 2.500 yıllık gerçek,  “nedeni olan” ve “olmayan” diye iki çeşit  depresyon olduğudur.
Tabii o zaman ve yakın zamana gelinceye kadar yüzyıllar boyunca, depresyon kelimesi kullanılmıyordu, ama basitleştirmek adına bunu unutalım ve “çöküntü” anlamına gelen depresyon kelimesini kullanalım.
 “Nedeni olan” ; dış etkenler karşısında insanın duyduğu hüzün, üzüntüdür, acı, ıstırap, kasvet, keder, kahır, yeistir ve benzer duygulardır.
Bu ruh halleri, normal çalışan bir beynin olumsuz gelişmeler, gerçekleşmeyen beklentiler ve kayıp  karşısında verdiği tepkidir.
Üniversiteye giriş sınavında başarısız olan öğrenci, eşiyle mutsuz olan kişi, çocuğunu kaybeden anne baba, iflas eden tüccar, işten çıkarılan orta yaşlı adam, yaşlanmaya başladığı için iş teklifi almayan manken, eşi tutuklu olan kadın, üzüntü içindedir.
Bu mutsuzluk veya yeis normaldir - beynin sağlıklı bir biçimde çalışmakta, duruma normal tepki vermekte olduğunu gösterir.
Normal olmayan, kayıp veya herhangi bir başka neden olmadan meydana gelen hüzün veya psikiyatrideki adıyla, klinik depresyon veya majör depresif epizod’dur.
Bu hüzün, beynin normal fonksiyonunu yerine getirmeyi başaramadığını, bir sorunu olduğuna işaret eder.
Hayatın normal akışından kaynaklanan, insan olmanın bir sonucu, “nedeni olan” depresyonun üç özelliği var:
• Her zaman, insanın uğradığı bir kaybın sonucu olarak ortaya çıkması.
• Kayba verilen tepkinin, kabaca, kaybın niteliği ile orantılı olması. Örneğin bir dersten bütünlemeye kalan üniversite öğrencisinin hissettiği çöküntü, sınıfta kalan öğrencinin çöküntüsünden daha hafiftir ve daha az sürecektir. Aynen sevgilisinden ayrılan ile sevdiğini toprağa veren kişilerin içine düştükleri çöküntünün farklı olması gibi.
• Belirtilerin, hüzün veren durum devam ettiği sürece devam etmesi. Durum düzeldiğinde sona ermesi. Zamanın geçmesiyle ortadan kaybolması.
“Nedeni olmayan,” hastalık olan depresyon, nedeni olan depresyondan gece ve gündüz kadar farklıdır.
İçe işleyen yoğunluktadır, muazzamdır, kol kanat kırıcıdır ve - en önemlisi - kişinin hayatında o an meydana gelen veya gelmeyen herhangi bir durumla bağlantılı değildir. Ne kadar süreceği belli değildir. Ve tekerrür eder.
 
İkisinin de belirtileri aynı olduğu için, nedeni olan ve olmayan depresyonu sadece belirtilere bakarak ayırt etmek mümkün değildir. Çerçeveye, depresyonu hangi koşulların doğurduğuna bakmak gerekir.
Nedeni belli olmayan depresyonun farkı, hangi bağlamda ortaya çıktığının muamma oluşudur. Adı üstünde, nedeni belli değildir. Arandığında, kişinin yaşamında depresyonu tetikleyecek herhangi bir üzüntü veya kayıpla ilgili bir olay bulunamaz.
Tersine, bazı kişilerin terfi ettikten veya önemli bir ödül kazandıktan sonra depresyon krizine girdiği bilinmektedir.
Bu tür depresyonlar kişinin hayatında ne olup bittiğinden bağımsız, başlar, sürer ve sona erer.
 
Konuya bu şekilde baktığımız zaman basitmiş gibi görünüyor:
•  Nedeni olan depresyon, insanlık hallerinden doğar ve er veya geç ortadan kaybolur. Ne doktora gerek vardır ne de ilaca.
.  Nedeni belli olmayan depresyon geçmez. İyi bir psikolog veya psikiyatristin yardımıyla onunla beraber yaşamayı öğrenmek gerekir.
Durum yüzyıllar boyunca bu kadar basitti. Sonra psikiyatri ve ilaç endüstrisi devreye girdi ve kâr saiki ile insanlığın çocukluk devirlerinden beri bildiği bir şeyi unutturdu: Mutsuzluğu hastalık yaptı.
 
Perşembe: Psikiyatri ve İlaç Endüstrisi Normal Üzüntüyü Nasıl “Hastalık” Haline Getirdi
 
* The Loss of Sadness: How Psychiatry Transformed Normal Sorrow into Depressive Disorder ürnün sonu: Psikiyatri Nasıl Normal Üzüntüyü Depresyon Bozukluğuna Döndürdü /
Allan V. Horwitz, Jerome C. Wakefield
Bu yazıdaki bilgilerin çoğu, bir klasik olan bu kitaptan alınmıştır. Konuyla ilgilenen ve İngilizce bilen herkese şiddetle tavsiye ederim.
YORUM EKLE
YORUMLAR
Sema
Sema - 5 yıl Önce

Süper

Sema
Sema - 5 yıl Önce

Süper

banner608

banner474