banner564

Dünya bir bilardo masasıdır

Hava buz. Sadece hava değil TC’den gelen haberler de. Ama yapraksız bademler çiçek açmaya başladı. İlkbahar vaat ediyorlar ve “ümit ölmez,” diyorlar. 


Yuvarlak olan ve dönen sadece dünya değildir. Zaman da yuvarlaktır ve dönerek başladığı yere gelir. Her şey geçer, her şey unutulur, her şey yeniden başlar. 


Dünya bilardo masası gibidir. Kıtalar yavaş ama sürekli olarak hareket eder, bilardo topları gibi birbirini iter. Depremleri yaratan, volkan patlamalarına neden olan bu hareketliliktir.

İki yüz elli iki milyon yıl önce dünya en büyük yok oluş olgusunu yaşadı. Patlayan volkanlardan çıkan karbondioksit dünyayı fırına çevirdi ve deniz suyunu zehirledi. Deniz yaratıklarının yüzde 85’i de dahil olmak üzere yeryüzündeki hayatın büyük bir bölümü silindi. 


Bilim insanları yakın zamana kadar doğanın yeniden yeşermesi için uzun bir zamanın geçmiş olması gerektiğine inanıyordu. Fakat Çin’de bulunan fosiller yeniden doğuşun bir milyon yıl içinde başladığını gösteriyor. Kısa ömürlü insan için bu hayal edilmesi bile mümkün olmayan bir süredir.
Ama yaşı dört buçuk milyar yılı aşan gezegen için bir milyon yıl, bir fısıltı gibidir.


Dünya bunun gibi beş yok oluş daha yaşadı ve toparlandı. Ama dünyanın insanın âfet saydığı felâketlere yatkın olması Türkiye’de “yeryüzüne çıkan cehennemin” yarattığı acılara bir teselli olmuyor. Dünyanın bir “gözyaşı vadisi” olduğunu bilmek gözyaşlarına mâni değil.


Kızım Ayşe depremde hayatını kaybeden Kıbrıslı çocuklar hakkında da bir şeyler yazmamı istiyor. Ama ne yazabilirim? Çocuğunu kaybeden, sonu olmayan bir yasa gark olan sevenlere söylenecek söz var mı?


Kanser hastası olarak yatarken bir de deprem faciası yaşayan Antakya’daki arkadaşım Ebru’dan mesaj alıyorum. “İyiyiz diyeyim,” diyor. “Yaşıyoruz. İki dayım ve birinin eşi vefat etti. Kurtarın bizi diye ilk iki gün ses veriyorlardı. Üçüncü gün AFAD gelmiş ‘köpekler ses duymuyor, burada yaşam yok,’ deyip kazmak istememiş. Bizimkiler yalvarmışlar. ‘Biz sadece canlı olanları kurtarıyoruz,’ deyip gitmişler. Bir hafta sonra cesetleri toplamaya geldi AFAD. Günlerdir ağlıyoruz. Bir kâbus içindeyiz sanki. Hâlâ elektrik ve su yok. Soğuk her yer. Gideceğiz galiba.”


Sabahleyin Espasito’ya kahvesi ile beraber telefonunu da götürüyorum. Haberleri tarıyor ve gittikçe sessizleşiyor. Yorganı başından yukarı çekiyor ve bütün gün altında kayboluyor.


Bahçeye çıkıyorum ve depremden habersiz kuşların yemliklerini dolduruyorum. “Bunları öyle bir şişmanlattın ki serçe değil güvercine benziyorlar,” demişti Espasito.


Elime bir değnek alıp bahçede yürümeye başlıyorum. Bazen duruyorum ve dakikalarca güzelliğine doyulması mümkün olmayan üstü gök ağaçları seyrediyorum. Serviler hafif hafif sallanıyor, sahte kavak yaprakları akan dere gibi şıkırdıyor, zeytinlerin yaprakları sanki gümüşten. İlkbahara doğru yürüyen sadece bademler değil. Akasyalar da tomurcuk verdi ve yenidünya meyveleri irileşiyor. 

Her şey geçecek, her şey unutulacak, her şey yeniden başlayacak. Bu döngü hiçbir zaman sona ermeyecek.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ayse Munir
Ayse Munir - 1 yıl Önce

Hepimizin basi sag olsun... Sabir ve dayanma gucu dilerim geride kalanlara..
Tesekkurler MM Kalemine saglik

Mustafa Yüksel
Mustafa Yüksel - 1 yıl Önce

Resmi rakamlara göre 30 binin üzerinde kayıp. Kayıtlara girmeyen ne kadar ölü var bilinmiyor. En az 50 bin diyen var. Benim merak ettiğim de acaba birileri durumdan vazife çıkarmayı başaracak mı? Gelecek 10 ,20, 30 yılda gerçekleşecek depremlerde insanlar ölmesin diye bu sefer ciddi bir şeyler yapalım diyecek mi? Yoksa, ya niye unutulur biz seçime konsantre olalım mı diyecekler. Her şeyi batıran iktidardan ne beklenir? Oy için imar affı çıkaranlar katilin ta kendisi. Tabi ona oy veren de suç ortağı (kendi ölümü pahasına).

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 1 yıl Önce

Teşekkürler MM. sağlıcakla kal.

Mine OZAN Ergün
Mine OZAN Ergün - 1 yıl Önce

Herzaman olduğu gibi şiir ...sizi yıllardır takip ederim....keşke naif yazılarınızı hepsini toplasanız kitap olsa...açıp açıp okusak ilham umut vermeye devam etse

Tülin Süzer
Tülin Süzer - 1 yıl Önce

Her zamanki gibi gerçekçi ,güzel bir yazı..Teşekkürler...

Masalların Masalı
Masalların Masalı - 1 yıl Önce

"Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek..."
N. H. Ran

Şener Çelik
Şener Çelik - 1 yıl Önce

Her zamanki gibi felsefi ve şairanesiniz Metin abi, gerçek bazen güzel, bazen acımasız...

Melek Yalçın
Melek Yalçın - 1 yıl Önce

Kalpten teşekkürler.


banner608

banner473