banner564

Düşünce ve ifade özgürlüğü 

Seçimle iş başına gelmek, maaş almak ve makamda sefa sürmek hakkı elde etmek değildir. Devleti korumak ve halka hizmet etmek yükümlülüğü altına girmektir.
Demokratik hukuk devletlerinde, seçilmiş ve atanmış yetkililer, yasaları ödünsüz uygulamakla yükümlüdür. Yasaları uygulanmasını sağlamayan yetkililer, çiğneyenler kadar sorumludur. Birçok demokratik uygar ülkede de yargılanıp cezalandırılır.
Anavatanda Ergenekon ve Balyos örneğinde görüldüğü gibi, görevini yapmayan, ihmal eden, yanlış yapan herkesten hesap sorulma ve cezalandırılma olasılığı vardır. 
Maalesef bazı siyasiler, kurtuluş günümüzün bile dayanaksızca kötülenmesini, ulusal mücadelemizin itibarsızlaştırılmasını, anavatan yetkililerine hakaret edilmesini, devletimizin aşağılanmasını ve ulusal davamızın kötülenmesini önleyici yasal düzenleme yapmak yerine, bu eylemlerin ileri demokrasi olduğunu ileri sürerek övünç duyar.
Hatta güneydeki yetkililerin Rum ulusal davasına hizmet eden KKTC vatandaşlarının isimlerini açıklaması karşısında bile kimse ses çıkarmaz. Dilimizin bozulmasına ve 5. Kol faaliyetlerine ses çıkarılmaz. 
Ancak başıbozukluk ve umursamazlık demokrasi değildir. Hele ifade özgürlüğü, sınırsız olamaz. Bazı kişiler, herhalde bilerek veya bilmeyerek ifade ile düşünce özgürlüğünü birbiri ile karıştırıyor.
Düşünce özgürlüğü, mutlak hak kabul edilir ve hiçbir demokratik ülkede, düşünceyi suç sayan ceza hükmü yoktur. Herkes istediğini hayal edebileceği gibi, istediği şekilde de düşünebilir. Bunun kısıtlanması mümkün değildir.
Ancak ifade özgürlüğü, zihni faaliyetlerin dışa vurulmasıdır. Bu nedenle düşünce özgürlüğünden farklı olarak, sınırlandırılması normaldir. Herkes, zor kullanmadan düşüncesini yaymakta serbesttir. Ancak başkasına hakaret etmek, küfretmek, ülkenin genel çıkarlarına zarar verici düşünceleri yaymak, dili yozlaştırmak, dünyanın hiçbir ülkesinde demokratik hak kabul edilmez.
Rumların adeta sözcülüğünü üstlenen bazı kişiler, mutlak bir hürriyet olan düşünce özgürlüğünü, sınırlandırılabilir karakterdeki ‘ifade özgürlüğü’ ile eş anlamda kullanır. Böylece haklılık, meşruiyet uyandırmağa çalışırlar. Siyasi yetkililer de bunların oyununa geliyor.
Ancak Wiki Leeks Belgelerini yayınlayan Julian Assanger’in suçlanıp hapse atılması, ulusal çıkarların korunması amacı ile ifade özgürlüğünün sınırlandığının kanıtıdır.
Anavatan yetkililerine hakaret edilmesi, bayrağımızın ve devletimizin aşağılanması, ulusal davamızın aşağılanması, Rum ulusal davasının savunulması, demokratik hak olamaz. Çünkü İfade eylemi sonucunda, ihlal edilecek diğer özgürlüklerin korunması gerekir.
Anayasamızın 11. Maddesi’nde ‘temel hak ve özgürlüklerin, özüne dokunmadan, kamu düzeni, kamu yararı, genel ahlak, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle sınırlandırılabilir’ hükmü vardır.
İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10/2 maddesinde ise, ‘Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu önlemler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için, yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir’ hükmü vardır.
Görüldüğü gibi bütün uygar ülkelerde, ifade özgürlüğü ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklanan bazı sınırlamalara bağlıdır. Bu vesile ile yetkilileri göreve davet ederim.

YORUM EKLE

banner608

banner474