
Salonun bahçeye açılan kapısının önündeki dut kurudu.
Evi aldığımda bile yaşlı idi, genç yaşta karşılaştığınız bir kadının dede ve ninesinin yaşlı olması gibi.
Karnı oyuk idi, sağa ve sola uzayan kalın dalları da.
Evde yaşamaya başladıktan birkaç yıl sonra değiştirilen bir telefon direğinin evimin önüne bırakıldığını gördüm. Eve taşıtıp kestirdim ve dutun korkuluk kolları gibi sağa ve sola uzayan ana dallarının altına destek yaptım.
Ağaç yaşına rağmen beyaz dut vermeye devam etti ve dalları altını gölge yapacak kadar yaprak dolu oldu. Oyuklarını toprak doldurdum ve siklamen ektim. İlkbahara doğru yatak odasının penceresinden baktığımda çiçeklerini görürdüm.
Siklamenler açmaya devam etti, ama ağaç yavaş yavaş zayıfladı. Önce dut vermemeye başladı, sonra dalları kurudu.
İki yıl önce, yeni dal vermeye özendirmek için bazı kuru dallarını kestim. Kestiğim yerlere yakın yukarı doğru yeni dallar çıktı. Başka yerlerde de çıkar diye ümitlendim, ama bu sene yeni dallar da yapraklanmadı. Dutun ölümü tamamlandı.
Dut şuurlu bir kararla “yetti gayrı,” deyip ruhunu aldığı yere teslim etti gibi geldi bana.
Ağaçların ölmesinin en sık rastlanan nedeni kuraklıktır. Ama bol yağmur yağmıştı. Hastalık falan da kapmamıştı. Pekâlâ o yeni dalları besleyip büyütebilirdi.
Bu benim düşüncem.
Ağacın düşüncesi?
Acaba kökleri hasta mı oldu? Veya açılan yeni dallardaki yapraklar kökleri beslemeye mi yetmedi?
Dut bahçede en son ölen ağaç. Ondan önce de, bazıları yakın zamanda, bir sürü servi öldü. Susuzluktan olmalı diye düşünmem lazım, çünkü yapraklarında ve gövdesinde bir hastalığa rastlamadım. Ama aralarında birkaç metre mesafe bulunan dört serviden üçü yaşamaya devam ederken neden biri susuzluktan ölsün?
Dut belki de doğal ömrünün sonuna gelmişti.
Ama dutun doğal ömrü nedir ki?
İnternette 50-100 yıl gibi rakamlar var ama attıklarını sanıyorum. Benim dutun yaşının yüz yılın çok üstünde olduğuna eminim.
Bazı ağaçlar insanın dostu olur. Bu dut onlardan biri idi. Kaç defa oturdum altında çocuklarımla, arkadaşlarımla, yalnız?
Onu kesmeyeceğim. Niyetim kovuğuna toprak takviyesi yapıp oraya çabuk büyüyen bir yasemin türü dikmek.
Beyaz yasemin demetli koyu yeşil yaprakların ağacı sardığını hayal etmeye başladım bile.



Bu sene bizimde dört beş servi ona yakın harnup ağacımız öldü. Çok yağmur, çok soğuk ve fırtınalar kuruttu sanırım hepsini. Onca emek onca gayret heba oldu. Onların yerine yeni ağaçlar diktik ama şevkimiz ve azıcıkta heyecanımız onlarla gitti. Doğa bazen bilmediğimiz kurallarına amenna dedirtiyor. Sizin canınız sağolsun sayın üstat...saygılar