banner564

Duygusal saplantılarla hareket etmenin bedeli ağır olur

Anavatan Cumhurbaşkanının 20 Temmuz özgürlük ve mübarek kurban bayramını bizimle kutlama kararı, ülkemize ve halkımıza gösterdiği yakınlığın, verdiği önemin, sevginin ve desteğin göstergesidir.
Bu nedenle sayın Cumhurbaşkanının bu onur verici tutumuna, bizim de misafirperverliğimizi, saygımızı, göstermemiz, şükranlarımızı sunmamız vefa gereğidir.
Anavatan Cumhurbaşkanına yapılacak herhangi bir olumsuz tutum ve davranış, Kıbrıs Türk halkının ezici çoğunluğu tarafından hoş karşılanmayacak, sadece dış düşmanlarımızı sevindirecektir.
Kuşkusuz bizi silahla teslim alamayan Rum’un, çeşitli yöntemlerle anavatandan koparmaya, korumasız bırakmaya ve böylece egemenliğini kuzeye de yaymaya çalışması belki fazla yadırganamaz.
Ancak, anavatanın olağanüstü fedakârca yardım ve desteği sayesinde Kıbrıs Türk halkı olarak bize ait özgür bir bölgede, can ve mal korkusu içinde olmadan yaşadığımızın bilincinde hareket etmeliyiz.
Dişinden tırnağından keserek hastanelerimizi, yollarımızı, okullarımızı, uçak alanımızı kısaca tüm altyapımızı yapan, bize denizatından su getiren tüm ihtiyaçlarımızı karşılayan anavatanın kıymetinin bilincinde hareket etmek vefa gereğidir.
Anavatanın adadan ayrılması durumunda, Filistinlilerin ve Batı Trakya’daki soydaşlarımızın kadrini paylaşacağız. Rum bize muhtarlık bile vermeyecek. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, müsteşarlık, müdürlük parti başkanlığı gibi makamlar artık bizim için tatlı bir anı olacak.
Anavatan Cumhurbaşkanının ülkemize yapacağı ziyaret nedeniyle bazı kişi, kuruluş, yayın organı hatta siyasilerin tutum ve davranışlarının kabul edilebilir hiçbir haklı gerekçesi olamayacağı görüşündeyim.
Hele ülkemizi temsil etme olasılığına sahip siyasi parti başkanlarının, anavatanla aramızı açabilecek davranış içinde olması, bindikleri dalı kesmektir.
Çünkü dış dünya ve temaslarda anavatanımız, yanımızda olan tek devlettir. Onun işbirliği ve desteğinden yoksun olan siyasi temsilcilerimizin dış temaslarında, uluslararası kuruluşlarda başarılı olmaları mümkün değildir.
Türkiye’nin desteğinden yoksun olan, Kıbrıs Türk halkının temsilcisi, aynı Batı Trakya’daki soydaşlarımızın temsilcileri gibi, yabancı devletler ile uluslararası kuruluşlarda muhatap bile alınmayacak.
Son günlerde bazı kişilerin, son ziyareti fırsat bilerek; haksızca, vefasızca, insafsızca ve utanç verici düzeyde Anavatana, yöneticilerine dil uzattığı herkesin dikkatini çekmektedir.
İşin ilginç yanı ülkemizde anavatan karşıtlığının öncülüğünü yapanlar; işsiz ve geçim sıkıntısından bunalanlar değil, aksine Anavatanın maddi desteği sayesinde gelecek kaygısından uzak, sefa ve refah içinde yaşayanlardır.
Kuşkusuz demokratik hukuk devletinde herkesin düşüncelerini özgürce açıklaması engellenemez. Ancak, bu konuda ahlak ve etik sınırların aşılmamasına ve ülkenin genel çıkarlarının korunmasına özen gösterilmeli. Özellikle sorumlu makamlarda olanlar, halkımızın genel çıkarı için, anavatan ile ilişkilerimizin bozulmasına zemin hazırlayabilecek söylem, tutum ve davranışlardan kaçınmalıdır. 
 Kuşkusuz, Anavatana karşı sürdürülen düşmanca, dayanaksız, haksız suçlamalar, ayıp sayılabilecek yakıştırmaların ve hakaret derecesine varan açıklamaların, Kıbrıs Türk halkının ezici çoğunluğu tarafından onaylanmadığı, aksine nefretle karşılandığı biliniyor.
Fakat sayıları az da olsa, bazı kişilerin her geçen gün dozunu artırdıkları düşmanca açıklamalar ve faaliyetler halkımızın imajına gölge düşürmektedir. Zaten olumsuz tutumların amacı da budur.
Halen ülkemizde sürdürülen Anavatan düşmanlığının altyapısının; geçmişten günümüze Güneydeki yönetimin yoğun propagandası, dış güçlerin sistemli çalışmaları ve çeşitli nedenlerden dolayı bunlara yardım eden içimizdeki işbirlikçiler tarafından hazırlandığı biliniyor.
Ancak, korumasız kalmamız durumunda, yolunun şaşırtmışlar da dahil, hepimiz Filistin Arapları gibi perişan olacağız. Bu nedenle Anavatan düşmanlığı ile siyaset, sözde demokrasi mücadelesi, gazetecilik, sendikacılık yaptığını zanneden, fakat bana göre gerçekte düşmana hizmet edenler, artık insafa gelmeli ve hatalı davranışlarından vazgeçmeli.
 Hiçbir şey adadaki varlığımızın sürdürülebilmesinden daha önemli olamayacağına göre, herkes ülkemizin ve halkımızın genel çıkarlarını ön planda tutarak sorumlu davranmalı.
    Atanmış ve seçilmiş yetkililer artık, Anavatan düşmanlığı yapanlara daha fazla hoşgörü göstermemeli yasalara göre gereken işlemin yapılmasını sağlamalı.

YORUM EKLE

banner608

banner473