banner564

En uzun, en yaşlı falan

Yukarılardaki inşaatta çalışan dişçi matkabını andıran aletle aşağılardaki motorlu testere aynı anda sustu. 
Bahçedeki sallanan koltukta uzanmış kitap okuyordum. 
Rahatsız edecek kadar gürültü çıkarıyorlardı. 
Öğle paydosu mu gelmişti?  
Telefonun saati 12:41’i gösteriyordu. 
Bugün evde gündelikçi kadın var. Kalkıp dün pişirdiğim bezelyenin yanına pilav yapmalıyım ama elimdeki kitabın bitmesine az kaldı. Bitirip kalkmak istiyordum. 
Köyün minaresinden banttan okunan ezanın sesi geldi. Ölüleri de banttan okunan salalarla yolluyorlar. Gittikçe özünden uzaklaşan, insan insana temasın azaldığı yapay hayatlara uygun bir elveda belki. 
Serin bir esinti, pantolonumun içine sokmadığım gömleğimden girip etime dokunuyor ve beni üşütüyor, ama rahatsız edecek kadar değil.
Bu arada aşağıdaki ve yukarıdaki makineler aynı zamanda yeniden çalışmaya başladı. 
Makineler sustuğunda sessizlik içinde hiç gürültü olmamış gibi bütün olmuştu. Şimdi bir gürültü sandviçinin içindeyim.
Demek ki yemek paydosu değilmiş. 
Acaba bu iki gürültü çıkartıcı birbirlerini tanıyorlar da telefonda konuşmak için mi makinelerini susturdular? 
Başımı kaldırım. Biber ağacı uzadıkça uzuyor. Yanındaki jakaranda da. 
Ne ilginç olurdu, diye düşündüm, ağaçların uzaması hiç durmasa, gökyüzüne kilometrelerce uzayan ağaçlar olsa; mesela bazı hafta sonlarını bir ağaca tırmanarak geçirse insan, içinde yumurta veya yavru bulunan kuş yuvalarından geçse, yukarılarda koloni kuran ve sadece orada yaşayan kertenkeleler, böcekler, sinekler, bakteriler, mantarlar, kelebekler ve incelenmemiş hayat türlerine rastlasa. 
Bazı bilim insanları dünyadaki canlı türlerinin yarısının ağaç üstlerinde yaşadığını ileri sürüyor.
Dünyanın bilinen en uzun ağacı Kaliforniya’nın sahil kısmında bulunan bir kızılağaçtır (Sequoia sempervirens). Uzunluğu 116 metreye yakındır. Tamı tamına nerede olduğu, bir manyak gidip keser diye titizlikle gizleniyor.
Tazmanya’daki (Avustralya) bir okaliptüs ağacı da yüz metreyi biraz aşarak en uzun ağaçlar kulübüne dahil oldu.
En yaşlı ağaçlara gelince…
Dünyanın bilinen en yaşlı ağaçlarından biri gene Kaliforniya’da bulunan Bristlecone pine (Pinus longaeva) isminde bir çam türüdür. Bu yıl 4,852 yaşına basmış.
İran’da, Abarkuh’da, belki bundan da yaşlı bir servi ağacı (Cupressus sempervirens) var. Yaşının 4,000-5,000 yıl olduğu tahmin ediliyor.
Çamlar en çok yüz ile bin yıl arasında yaşar. Serviler de aşağı yukarı aynı. Bazılarının bunlardan çok daha uzun yaşaması kaideyi bozmayan istisnalar olsa gerek.
Hatırladığım kadarıyla benim biber ağacı ve servi aynı gün dikilmişlerdi. Evin restorasyonu bitmişti ve tarlayı ağaçlandırmaya, bahçe hâline getirmeye başlamıştım. Otuz yılı geçti. 
Dünyadaki bütün canlıların belirlenmiş bir büyüklüğü ve ömrü var. Atıyor olabilirim, ama bunu tayin eden dünyanın kaynaklarının kısıtlı olması olmalı. Eğer her yaşayan sonsuz büyüyebilse sınırlı sayıda canlı olurdu. Oysa doğanın en belirgin özelliklerinden biri çılgın gibi çeşitliliği teşvik etmesidir. 
Ezan sona ererken kitabı kenara bırakıp mutfağa doğru yürümeye başlıyorum. Yemeği yaptıktan sonra artık çocuk olmayan çocuklarıma çocukluklarında olduğu gibi nar soyacağım. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
abdi durgel
abdi durgel - 3 yıl Önce

Okudum.Tebessüm ettim.Nar soyuyorum.Teşekkürler...

Vatandaş
Vatandaş - 3 yıl Önce

Canlıların büyüklüğü kaynakların kıstılılığından çok yer cekimine yani üzerinde bulundukları gazegene bağlıdır. Yani bir ağaç bin metre yükseklikte olsa yer çekimi dolayısıyle kendi ağırlığı altında çöker parçalanırdı. Veya bir fil şimdikinden 50 kat daha büyük olsa kemikleri kendi kendini taşıyamaz kalbi kan pompalayamaz ve ölürdü.

Nitekim şimdiye dek yaşamış en büyük canlılar suyun taşıma özelliğinden dolayı yer çekiminden daha az etkilendileri icin hep denizlerde olmuştur.

Sarp Ege
Sarp Ege - 3 yıl Önce

Kara kaplumbağasının 200 seneye kadar yaşadıklarını okumustum. Vakit geldimi ne bir saat erken ; nede bir saat geç.
Bezelyeli pilaviniz afiyet olsun. Emeğinize ve kaleminize sağlık .Iyi hafta sonları.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Toroslarda yaşları küçümsenmeyecek ardıç ve sedir ağaçları vardır. Dakikalarca durup bakarım. Ne insanlar görmüştür, bu ağacı diye dalıp gitmişimdir...Hele köyümüzün, kuzey doğusunda bir ardıç ağacı vardı ki, diğerlerinden çok farklıydı. Rengi, simetrisi bambaşkaydı.Sanki o yörenin doğal ağacı değil, bir başka yerden, insan eliyle ya da bir mucize kuşun dışkısının marifetiydi.En az ili yüz yaşını gösteriyordu. Öylesine güzel bir ağaçtı ki, yöresine aşını vermişti: “Güzel Ardıç” Memuriyetim yüzünden uzun yıllar köyden uzak kalıyordum. Her gelişimde soruyordum.
Güzel Ardıç duruyor mu, diye?
Bundan yirmi yıl kadar önceydi. “Güzel Ardıç ‘ı kestiler” dediler.Bu cümle ve söyleniş kolaylığı hâlâ içimi acıtır!
İnsandan başka acaba; cahil, zır cahil, zır zır cahil var mı? Hani bir bilge şöyle demiyor mu: “İnsan, eğitilmesi zorunlu olan tek yaratıktır.”
Tanrı da birçok işi akıllı ve vicdan sahibi bilgelere bırakmış.

Eylül Eylül
Eylül Eylül - 3 yıl Önce

İnsanoğlu herşey de özünü kaybetti. Ağaçlara özellikle anıt ağaçlara; bir yaşlı şefkati ile yaklaşmak, genç olanları uzun yaşamaları için iyi bakmak gerekiyor. Çok güzel bir tespit, yapay hayatlara uygun bir elveda banttan okunan selalar. Banttan okunan özünü yansıtıyor belki; bir de kendi dünyalık çıkarına göre dini alet edenler, ve bunlara inananlar var. Dinini tilkiden öğrenen tavuk çalmayı sevap sanıyor. Ellerinize sağlık, afiyet olsun...:))

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 3 yıl Önce

Dün bir Ege pazarından nar aldım. Ve nar alırken kendime hep şunu hatırlatıyorum: Bu narları sen ayıklayacaksın biliyorsun değil mi? diye. Hiç ses gelmiyor ama ben yine de alıyorum. Nar ayıklama aparatları çıkmış ama onları sevmedim, elle ayıklamaya devam.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Teşekkürler MM,

Yılkı
Yılkı - 3 yıl Önce

Güzel bir Pazar yazıcı olmuş


banner471

banner473