banner564

Erdoğan’ın kedisi 

Demokratik olsun olmasın hemen hemen bütün ülkelerde seçim yapılır. 


Ama geriye dönüp baktığımızda milletlerin kaderinde belirleyici rol oynayanların partiler, parlamentolar, hatta ideolojiler değil, liderler olduğunu görürüz. 


Ülkelerini batıranlar da liderlerdir, yüceltenler de.


Bunun geçen yüzyıldaki en güzel örneği Çin’dir. 


Çin 29 yıl ara ile iki muazzam değişim yaşadı. Birincisi Mao Zedung’un (1893-1976) yarı-sömürge olan Çin’i savaşarak komünist Çin Halk Cumhuriyeti’ne çevirmesidir. Sonuç, yarım milyondan fazla entelektüelin öldürülmesi veya sürülmesi ve tarihteki en büyük kıtlıktır. 1958 ile 1962 arasındaki büyük açlıktan 15 ila 45 milyon Çinlinin öldüğü tahmin ediliyor.

Koyu baskı ve yaygın yoksulluk Mao döneminin en büyük iki özelliği oldu.


Mao’nun ölümünün ardından Çin’in liderliği kısa bir aradan sonra 1978’de Deng Xiaoping’e (1904-1997) geçti. Deng uzun yıllar asker ve yönetici olarak Mao ile beraber çalışmış, iki defa onun hiddetine uğrayarak kovulmuştu.


Mao’yu taklit edebilir ve onun gibi lüks içinde yaşarken halkı yoksulluğa terk edebilirdi. Ama öyle yapmadı. 


Komünist ideolojinin sefaletten başka bir şey getirmediğini en tepeden gözlemlemişti. Sistemi değiştirmeye girişti ve Çin’i bugün dünyadaki iki süper güçten biri olmasını sağlayan reformları hayata geçirdi. Pazar ekonomisini benimsedi ve ülkeyi yabancı sermayeye açtı. 


Sonuç, hikâye etmeye gerek olmayan Çin ekonomik mucizesidir. 


Deng komünizmi ekonomik bir model olarak terk ederken felsefesi basitti. Kendisi şöyle özetledi. “Kedinin beyaz veya siyah olması önemli değildir; eğer fare yakalıyorsa, iyi bir kedidir.”


Bu sene yüzüncü yılına giren Türkiye Cumhuriyeti de iki büyük reform dönemi yaşadı. Birincisi Atatürk’ün Sultanlık’tan Cumhuriyet’e, hilâfetten laikliğe, gerilikten modernliğe atılımı idi. Daha hayata veda etmeden reformlarının altı kazıldı. Demokrat Parti döneminde büyük ölçüde popülizme kurban edildi.


İkinci dönemin mimarı Turgut Özal’dır. Özal askerin (unutulan ve hatırlandığında hor görülen) desteği ile 1980’de yürürlüğe koyduğu reformlarla Türkiye’yi “komünist olmayan bir Sovyet tipi” yoksulluk ekonomisinin çukurundan dışarı çekti. Ve eğer uygulanmaya devam edilseydi Güney Kore gibi Türkiye’yi zengin ve modern bir ülke yapacak bir serbest pazar modeli getirdi.


Ama rant ve yolsuzluk ağır bastı ve Özal’ın reformları daha hayatta iken geri çevrilme sürecine girdi. Onun 1993’te altmış altı yaşında ölümünden yedi yıl sonra Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik krizine çarptı. 


AKP ve Erdoğan’ı iktidara getiren, siyasi istikrarsızlık ve bu krizdir. 


Erdoğan, Özal’ın programını devam ettirebilirdi ve bir süre ettirdi, ama orada kaldı. 


Türkiye’de akılsızlık sonunda her zaman galip gelir.


Çin Mao’dan sonra Deng ile ideolojiyi terk ederken Erdoğan pragmatizmi bırakıp Müslüman Kardeşler ideolojisinin liderliğine soyundu ve Osmanlı hayalleri kurdu. Kutuplaştırıcı, kokuşmuş bir tek adam rejimi yarattı.


Erdoğan’ın kedisi ne siyah ne beyazdır ne de fare tutabiliyor. Ama Pazar günü bir daha öğrendik ki Türkiye seçmeninin çoğunluğu için bu bir sorun değil. Ne olursa olsun, Erdoğan’ın sözleri ile, “mezara kadar” onunla beraber yatmaya kararlı.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Beyhan Alkan
Beyhan Alkan - 12 ay Önce

METİN MÜNİR

Bana kötü eğitim sistemi göster sana Müslüman ülke göstereyim

.



Metin Münir

[email protected]



Dünyanın her yerinde Müslümanlar Batılılardan geridir. Bunun nedeni yetiştirme tarzı ve eğitimdir.
Yetiştirme tarzından kastım bir çocuğun evde aldığı terbiye ve disiplin, görgü, edindiği hayat görüşü, demokrasi anlayışı, sanat algısı, karşı cinse ve azınlıklara davranış biçimidir.
Eğitimden kastım okullar, öğretmenler ve eğitim yıllarında alınan bilgi, görgü ve dünya görüşünün kalitesidir.
Dünyadaki en iyi mesleki eğitim Almanya’dadır. Burada çocuklar günün bir bölümünü normal ders alarak, diğer bölümünü atölyelerde çalışarak geçirirler. Almanya bu okullar ve küçük aile şirketleri sayesinde dünyanın en büyük ihracatçısı, Avrupa Birliği’nin en güçlü üyesidir.
Finlandiya ana okulu-lise dönemi en iyi eğitim sistemine sahiptir. Refah ve hayat memnuniyeti konusunda üst sıralarda olmasının nedeni hiç olmazsa kısmen budur.
Singapur daha altmış yaşına basmadı. Ama, bu konuda klasik olan İngiltere, ABD, Fransa ve Almanya’yı dışarı tutacak olursak, dünyanın en iyi üniversitelerine sahiptir. Yaşam kalitesi, refah ve istikrar bakımından komşusu Müslüman Malezya’dan fersah fersah ileridedir. Dünyada ilk ona girer.
Müslüman ülkelerin eğitimde başarılı olmuş modelleri uyarlaması serbesttir ama olasılık dışıdır. Bunun iki nedeni var. Birincisi, eğitimde reform yapacak olanların kendilerinin belirli bir birikime, eğitime sahip olmamalarıdır. Evinde kitaplık olmayan eğitimde reform falan yapamaz.

uğur sezgin
uğur sezgin - 12 ay Önce

Bu t.power diye biri var. Hep aynı şeyleri yazmaktan bıkmıyor. yetmez ama evet geçeli kaç yıl oldu. Hala aynı yerde otluyor.

tülin Süzer
tülin Süzer - 12 ay Önce

Sayın MM.Özal konusundaki fikirlerinize katılmıyorum diğerleri konusunda hemfikirim.Turgut Özalın memleket yönetim şiarı "BENİM MEMURUM İŞİNİ BİLİR"olmuştur.Tüm yolsuzlukların en profesyoneli bu dönemde başlamıştır.İhale yolsuzlukları,hayali ihracatlar gibi..
Saygılar

Nick
Nick - 12 ay Önce

Teşekkürler Metin Bey.

Hasan Nuriw
Hasan Nuriw - 12 ay Önce

TOPLUMLAR SEÇMİŞ OLDUKLARI LİDERLRRLE LAİK İLDUKLARİ ŞEKİLDE YÖNETİLİRLER !!

Turkishpower
Turkishpower - 12 ay Önce

Bir zamanlar yetmez ama evet saksakciligi yapan dolgun maaşlı yancilarin eski düzen diye kemalizme düşman dönme libos tiplemelerin sahibinin sesi olanların kedi medi geyiği yapmaya yüzü olamaz reis başbuğ Ogan tatar feyzioglu hayırlı uğurlu olsun gozyasinizi silmeye havlu kağıtlar yeter mi ha ha ha

…..
….. @Turkishpower - 12 ay Önce

Zavallısın, zavallı olduğunun farkında olamayacak kadar zavallısın.

Ahmet Serdar
Ahmet Serdar - 12 ay Önce

Turgut Özal’ın bu ülkeye kattığı değerleri görmeyen ne çok insan var.

banner608

banner473