banner564

Eşekten düşmek

Hayatımın büyük bir bölümünü Türkiye’de geçirdim. 1961’de üniversiteye gittim ve boşandıktan ve Milliyet’ten kovulduktan sonra geri dönünceye kadar yarım yüzyılı aşkın bir süre, orada yaşadım. 


Bu arada üniversitenin üçüncü sınıfında mücahitlik için iki yıllığına adaya döndümse de bunu Kıbrıs’ta yaşamak saymıyorum. Dağ başında geçti neredeyse hepsi o yılların. 


Adaya bir daha terk etmemek üzere döndüğümde Kıbrıslıların ne tarz insanlar olduğuna dair eskimiş düşüncelere sahiptim. 


Artık olmayan ve muhtemelen hiçbir zaman var olmamış özelliklere sahip sanıyordum vatandaşlarımı. 


İnsanları tanımak mümkün olmadığı gibi insan topluluklarını tanımak da imkânsızmış.


Gene de, büyük ve aradan neredeyse on yıl geçmiş olmasına rağmen artan bir düş kırıklığı yaşıyorum.


Biz hep böyle mi idik? 


Benim liseye gittiğim yıllarda da okullar bu kadar kötü, memurlar bu kadar beceriksiz ve inisiyatif yoksunu, yöneticiler bu kadar basiretsiz ve Hazine’den çalma heveslisi mi idiler?  Halk bu kadar cahil mi idi? Dürüstlük, geleneklere bağlılık bu kadar zayıf ve bu denli bencil, dünyadan kopuk idik? 


Muhtemelen öyle idi, ama çocuk olduğum ve milliyetçilik gözümü kör ettiği için olduğumuzdan değişik ve daha iyi sanıyordum kendimizi.


Savaşta güneye kaçan Rumlar geride mal mülk olarak değeri milyarlarca doları bulan büyük bir servet bıraktı. O zamanlar bu, fakir toplumumuz için ilaç gibi göründü ama aslında zehir idi. Çünkü bu servet toplumu yüceltmek, ekonomiyi kalkındırmak için kullanılmadı. Talan edildi. Kodamanlar hakları olmadığı hâlde en iyi mülklere kondu. 


KKTC ve ondan önceki devletimsi yapılar temellerini, yasal olarak Rumların olmaya devam eden mülkler ve Türkiye’den yollanan paraların kapişari yapılması üzerine attı. 


Eğitim, sağlık, altyapıya yatırım yapılmadı. Her alanda standartlar düştü. Büyük koçlar Mercedesleri ile dolaşırken çocuklar pencereleri kırık, damları akıtan okullarda okumak zorunda kaldı. Rüşvet ve yolsuzluk kural hâline geldi ve birçok politikacı tarafından doğal hak addedildi. 


Türkiye’den ithal edilen enflasyon ve devalüasyonlar halkı fakirleştirdi. 


Özetle, Kıbrıslı Türkler, Rumların aksine, kendilerini yönetme becerisi kazanamayarak sınıfta kaldılar.


Bu rezil ama birçoğunu zengin eden düzen Kıbrıs yeniden birleşse ve toplum Avrupa Birliği normlarına tâbi olsa bu kadar kör gözüne parmağım devam edemezdi. Bu nedenle toplumlararası görüşmeler, suçun tümü Rumlara atılarak, çıkmaza sokuldu.


Sonuçta Kıbrıs Türk toplumu Anadolu’dan gelen göç dalgasının içinde kaybolmaya yüz tuttu. 


Bugünlerde ağlaşmaktan başka bir ses duyulmuyor. Kendini daha iyi yapma kapasitesinden mahrûm insanların çıkardığı gürültüdür bu.

Kıbrıslı Türkleri ya Rumlar yutacaktı ya da Türkiye. Varsın Türkiye olsun, madem ki bağımsız olarak ayakta kalacak entelektüel kapasiteye ve zekâya sahip değiliz.


Demek istiyorum ki adaya dönünce eşekten düşmüşe düştüm. Bilmiyorum üstünden düştüğüm eşeğin kendim olduğunu söylemeye gerek var mı? 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 1 yıl Önce

Sayın Metin ,son nesil bir Kıbrıslı olarak yazdıklarınız maalesef Kıbrıs gerçekleridir,
İngilterede, Avusturalya veya diğer Avrupa Ülkelerinde yaşayan Yüzbinlerce sizin gibi gerçek Kıbrıslı Türklerin artık KKTCye gelmemelerinin nedenini vurguladınız, Sadece İngilterede yaşayan Kıbrıslı Türklerin sayısı 350bin’lerdedir ve KKTCnin geldiği noktada KKTC’yi Vatan olarak değil sadece doğdukları Babalarının veya Dedelerinin doğduğum yeri olarak görmektedirler , KKTC’deki Kıbrıslı Türklerin gerçek değerleri maalesef yok olmuştur bir zamanlar tertemiz Kıbrıs’ımıza yatırım Turizm ve yaşamak için gelmek isteyen Kıbrıslı Türk’leri artık mahvettigimiz Kuzey Kıbrıs’ta maalesef mumla arayacağımız kesindir , bırakın onların Ülkemize artık gelmemelerini KKTCdeki bir avuç Gerçek Kıbrıslı Türklerin sayısının 10-20 yil sonra ne olacağı belli değildir!
Her Güzel Şeyin Bir Sonu Vardır diye bir Atasözü vardır !

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 1 yıl Önce

Saygı ve sevgiler MM.

Taha
Taha - 1 yıl Önce

Siz elinizden geleni yaptınız ve yapmaya devam ediyorsunuz Sayın Münir. İçiniz rahat olsun. Ben hakkımı helal ediyorum.

m.şakir
m.şakir - 1 yıl Önce

Çok güzel bir '' Kitabe-l seng-i mezar ''

Ada Çayı
Ada Çayı - 1 yıl Önce

Ayrıca, bir Malta'nın devlet olarak geldiği noktaya bakın bir de KKTC'ye...

Nick
Nick - 1 yıl Önce

Teşekkürler Metin Bey.

Soren
Soren - 1 yıl Önce

Dünya nüfusu 8 milyara ulaşmış, siz hala ilkel toluluklar nasıl yaşardı; nasıl mutluydu onu anlatıyorsunuz. Sayenizde insan ırkının ayak basmadığı yer kalmayacak yeryüzünde.
Bir de,it sürüsü gibi” çoğalmadan, “gremlinler” gibi gezip gördüğü yerlerde, yenilip içilen ne varsa silip süpürmeden, hayatını idame ettirecek “akıllı uslu gelişmiş bir tür” nasıl oluşturulur onu anlatın.
Bakınız; ABD’de, “yeme yarışmaları” programları yapılıyor.
Olağanüstü bir yaratık cinsi, ki kendisine “insan” deniliyor; dünyanın yarısından fazlası açlıkla, sefaletle boğuşurken ne kadar, kaç porsiyon yiyebiliyor hiç umurunda olmadan önüne ne konuşursa midesine indirmekte hiç tereddüt etmiyor.
Biraz da onlardan söz edin.
Kıbrıs öyle kurtulmaz. Mümkün değil.

Soren
Soren - 1 yıl Önce

Yazarın hiçbir sorumluluğu yok. Okurlarının da…
Problemin nedeni, cehalet ve cahiller…
Okumuşlara, diplomalarına ve kariyerlerine bakarak ne kadar şanslı ve bilgili olduklarını görmek ve göstermek, mutlu olmak için bir vesile.
Muhtemelen bir yüzyıl daha idare eder.
Ancak hayat standartlarında herhangi bir değişikliğe, gelişmeye yol açmayacak, tipik, “körler sağırlar bir birini ağırlar” türünden yorumlardan öteye geçmez çoğu.
Kime fayda sağlayacak bunlar?
Ağlaşmaya devam.
Şiirselinden.
Şüphesiz ki en acıklı olanından.
Orta Doğu usulü.


banner471

banner474