banner564

Federal -birleşmeyi tek çözüm seçeneği gösterenler gerekçelerini açıklamalı

  Kıbrıs’ta iki halkı yeniden birleştirmekte ısrarlı olanların, samimi olarak gerçek niyetlerini ve gerekçelerini açıklamaları gerekir.
Çünkü iki halkın iç içe yaşadığı dönemlerde aralarında samimi işbirliği tesis edilmediği ve aralıklarla çatıştığı inkar edilemeyen bir gerçektir.
      1960 Londra Zürih anlaşmaları ile kurulan birleşik yönetimde, iki halkın samimi işbirliği yapmadığı, birbiri ile rekabet ve çatışma içinde oldukları biliniyor. 
      1975 Viyana Anlaşması uyarınca iki halkın ayrı ayrı bölgelere toplanmasından sonra ise, aralarında hiçbir ciddi çatışma olmadığı ve her iki halkın da yaşam koşullarının, eskisinden çok daha iyi duruma geldiği inkar edilemeyen bir gerçektir.
Geçmişte yaşanan deneyimler, kalıcı barış bakımından ayrı bölgelerde yaşamamızın her iki halk için ve bölge barışı bakımından, daha isabetli olacağını gösterir.
Birleşik ve iki ayrı bölgede bulunma durumunun yaşanarak görülmesine rağmen, halen emperyalist ülkeler ile onların güdümündeki uluslararası kuruluşların, federasyon-birleştirme dayatmalarını, haklı gösterebilecek kabul edilebilir ve mantıklı bir gerekçe yoktur.
Hele iki halkı birbirine yanaştıracak önlemlerin alınmasına ve aralarında samimi işbirliği kurulmasına yardımcı olmadan, birbirlerine güvenmelerini sağlamadan, üstelik her koşulda Rumların yanında olan ve düşmanca tutum ve davranışlarını da destekleyen emperyalist ülkeler ile onların güdümündeki AB ile BM’nin Kıbrıs’ı birleştirmek çabasında olmasını, iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değildir.
Rum, Emperyalist ülkeler ve onların güdümlerindeki kuruluşların bilinen niyet ve tutumuna rağmen, federasyon- birleşmeyi savunan siyasiler, yuvarlak ve muğlak sözcükler yerine, açıkça ve dürüstçe gerekçelerini halkımıza açıklamalıdır.
Aynı kökenden olan Karadağ ile Sırbistan’ın ayrılmasına karşı çıkmayan, emperyalist ülkeler ile onların güdümündeki AB ile BM’nin kendi ulusal çıkarları gereği, birleşmeyi dayattığı göz ardı edilmemeli.
 Kıbrıs’ta dili, dini, milleti farklı olan asırlardan beri birbiri ile kaynaşmayan, farklı ülkeleri anavatan kabul eden, fasıllarla bir biri ile çatışan iki halkı zorla birleştirmek isteyen yabancılarla yerlilerin, iki halka da gerçek niyet ve gerekçelerini anlatmaları gerekir.
Kuşkusuz KKTC’de birçok kişi, emperyalistlerin stratejik çıkarları nedeniyle adanın tümünün Yunanistan’a bağlanabilmesi amacı ile birleştirmede ısrar ettiğinin bilincindedir.
‘KKTC’nin tanınması mümkün değildir, bölünme kalıcılaşacak, dünyaya açılmak, uluslararası hukukun içinde olmak, Kıbrıslı kimliğimizi kaybedeceğiz, yok olacağız’ gibi içi boş,  dayanaksız ve komik söylemlere uyarak devletimizden vazgeçmemiz ve egemenliği olmayan eyalette yaşayan bir toplum durumuna getirilmeyi içimize sindirmemiz çıkarımıza olamaz.
 Mantıki olarak aralarında dostça ilişkiler olmayan, dili, dini milleti farklı iki tarafı birleştirmeye çalışmak zaten normal kabul edilemez.
Çünkü nüfusça daha kalabalık, daha zengin, ulusal açıdan birlik, din ve milletine çok bağlı, uluslararası arenada çok kayırıcıları olan girişimcilik bakımından daha üstün Rumlar ile birleşmemiz durumunda, hangi şartlarda olursa olsun aramızda mutlu bir birliktelik oluşturacağımız düşünülemez. Her şeyin normal gitmesi ve en iyi koşullarda bile, zayıf olan halk güçlü olan halkı baskısı altına alır. Orta ve uzun vadede ise, zayıf taraf ezilir, yok olur. Zaten, her şeyin normal gitmesi durumunda bile güçlü olan tarafın, her bakımdan daha zayıf olanı baskı altına alarak azınlık durumuna alması sosyolojik bir gerçektir.
Bu nedenle birleşmekte ısrar edenler, gerçek niyetlerini ve daha kabul edilebilir gerekçeleri varsa halka anlayabilecekleri şekilde açıklamalıdır.

YORUM EKLE

banner608

banner473