banner564

Federasyon dayatmasının amacı zamanımızın harcanmasıdır

Kıbrıs Türk halkı olarak bize biçilen kefeni giymekten başka çaremiz olmadığını kabul etmek yerine, somut gerekçeleri kanıt olarak göstermemiz ve Federasyonun isabetli, kalıcı, çözüm şekli olmadığını, adadaki ve dünya barışı için de tehlikeli olacağını anlatmamız daha mantıklı olmaz mı?
Federatif yapı olan 1960 ortaklık cumhuriyetinin başarılı olamaması üstelik kanlı olaylara zemin hazırlamasına rağmen neden tekrar iki halkın ortaklığına dayanan federal çözüm dayatılmaktadır?
Yaklaşık yarım asırdan beri, sürdürülen görüşmelerin çözümle sonuçlandırılamaması,  tek çözüm seçeneği olarak Federasyon üzerinde durulmasından kaynaklanmıyor mu? 
 Çözüm modeli olarak Federasyon üzerinde anlaşma sağlanamadığına göre, artık başka seçeneklerin gündeme getirilmesi daha mantıklı değil mi?
Aşırı derecede birleşmeyi savunan Sayın Talat’ın; büyük çabasına, iyimserliğine, ‘açılımlarına’, hatta tek egemenlik, tek vatandaşlık ve Türklerin kendi temsilcisini seçme hakkından feragat etmesine rağmen, üstelik güneyde dostu Hristofyas’ın başkan olduğu dönemde, Federasyon ve birleşmeyi sağlayabilecek çözümü gerçekleştirememesi, Rum’un egemenliğini kuzeye yaymak umudu ile oyalama taktiği içinde olduğunu kanıtlamıyor mu?
Verilen korkunç tavizlere rağmen Rum-Yunan ikilisinin uzlaşmaz tutumu nedeniyle Crans Montana konferansından da sonuç alınamaması karşısında, hala daha federasyonu dayatmak, Rum’un bizi masada oyalamak ve zaman kazanmak tezgahına hizmet etmez mi?
Rum tarafının, KKTC’deki çatlak seslerden umutlanarak, zamanla istedikleri şekilde bir çözüme razı olabileceğimiz umudu ile görüşmeleri ucu açık bir şekilde uzun süre sürdürmek amacında olduğu anlaşıldığına göre, neden onların oyununa alet olalım?
Büyük önderimiz Atatürk, çok daha kötü koşullarda, halen uluslararası toplum olarak nitelendirilen emperyalistlere, boyun eğmedi ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
Biz Kıbrıs Türk halkı olarak, yanı başımızda Türkiye gibi güçlü bir anavatanımız var iken neden, sırf emperyalistler öyle istediği için, varlığımızı ve barışı riske sokacak, Federasyonu savunalım?
1990’lı yıllardan sonra dünyanın birçok yerindeki Federasyon ve konfederasyonların bozulması, bu birleşme şekillerinin başarılı olmadığının kanıtı değil mi? 
Bize federasyon dayatan batılı ülkeler, kendileri neden Avrupa Birliği çatısı altında federasyon veya konfederasyon değil de devletler arasında birleşmeyi tercih ettiler?
1974’ten sonra iki halkın ayrı bölgelerde kendi yönetimleri altında yan yana yaşamalarının adaya barış ve refah getirmesine rağmen, neden yeniden iki bölgelilik sulandırılmak ve bozulmak isteniyor?
Barikatların açılmasından sonra güneye giden birçok Türk’e Rumların saldırması ve ELAM’ın güçlenmesi, iki halkın iç içe yaşamaya hazır olmadığını kanıtlamıyor mu?
Yabancı bir ülkede yayınlanan okul kitabında Atatürk’ü övücü yazı olması gerekçesiyle Rum Eğitin Bakanlığının ilgili sayfanın yırtılıp çıkarılmasını sağlaması, bizimle birlikte yaşamaya hazır olmadıklarını göstermiyor mu?
 Rumların kendi aralarında ve yabancılarla yaptıkları futbol karşılaşmalarında bile Türk aleyhtarı sloganlar atması ve bayrağımızı yakmaları iki bölgeliliğin sulandırılması durumunda halen hüküm süren barışın bozulacağı belli değil mi?
Nüfus üstünlüğüne sahip ve ekonomik bakımdan daha güçlü olan Rum tarafı ile federasyon çatışı altında birleşmemiz durumunda, onların hegemonyası altına gireceğimiz aşikar değil mi?
Tüm federasyonlarda federal devletlerin ayrılma hakkına sahip olmasına, üstelik 1960 ortaklığının Rumlar tarafından bozulması deneyimine rağmen, neden müzakerelerde ayrılma hakkı olmaması dayatılmaktadır?
Olası federasyonu Rum tarafının bozması durumunda, Türk halkı olarak yine devletsiz kalmayacak mıyız?
Gerçek federasyon uzmanlarına göre, ‘bir federasyon kurulabilmesi; taraflar arasında karşılıklı güven, saygı, bağımlılık olması, yaşamsal konularda güçlü ortak çıkarların, birlikte karar alma ve paylaşma kültürünün bulunması şarttır.’ Halen Kıbrıs’ta bu koşulların bulunmadığını herkes bilmiyor mu?
Annan planı referandumundan sonra BM Genel Sekreteri 28 Mayıs 2004 tarihli raporunda, federasyon konusundaki tartışmalara şu gerçekçi teşhisi koymuştu: ‘Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerle eşit koşullarda statüde yetki ve refah paylaşmak istememektedir.’
Rumların müzakerelerdeki taleplerine, güneydeki yetkililerin açıklamalarına, yaşanan acı deneyimlere ve dünyadaki somut örneklere rağmen, hala daha federasyonu savunmak, Kıbrıs Türk halkının çıkarına olamaz. 
Yabancıların bile kabul ettiği gerçekleri KKTC’deki malum kesimin ısrarla göz ardı etmesi ve tek dayanağımız anavatanın desteklediği iki devletli seçenek yerine, bizi düşman kabul edenlerin dayattığı federasyonu savunması tarihe kaydedilecek büyük bir hatadır. 
Geçmişten günümüze yaşanan deneyimler, kalıcı barış ve her iki halkın mutluluğu için,  iki devleti çözümün en isabetli seçenek olduğunu gösterir.

YORUM EKLE

banner608

banner474