banner564

Federasyon görüşmelerine devam etmemiz, yararımıza değildir

Geçmişten günümüze hazırlanan 17 çözüm planını bizim kabul etmemize rağmen, Rum reddetmiştir. Bu gerçeği, Rum Yönetimi eski Dışişleri Bakanı Rolandis de açıkladı;

Annan çözüm planının referandumunda, bizim evet dememize karşın, Rum hayır dedi; Referandumdan sonra BM Genel Sekreteri hazırladığı raporda, Rum’un çözümden yana olmadığını açıkladı. Fakat rapor BMGK tarafından dikkate bile alınmadı;

‘BM Genel Sekreteri raporunda, referandumlar sonrasında Kıbrıs Türklerinin durumunun uluslararası camia tarafından ele alınması gereğine işaret etti ve Kıbrıs Türklerine baskı uygulamak veya onları dünyadan tecrit etmek için hiçbir gerekçe kalmadığını kayda geçirmiştir. Bu çerçevede Genel Sekreter, Kıbrıs Türklerine yönelik ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması için uluslararası camiaya ve Güvenlik Konseyi’ne kuvvetli bir çağrıda bulundu, Kıbrıs Türk tarafının kalkınmasını engelleyen ve onları dünyadan tecrit eden uygulamalara son verilmesini istedi.

Genel Sekreter raporunda ayrıca, Kıbrıs’ta kalıcı bir çözümün siyasi eşitlik ve ortaklık temeline dayalı olması gerektiğini vurguladı. Çözüm Planı’nın başarısızlığa uğramasının sorumluluğunu Kıbrıs Rum tarafına yükledi, Rum tarafının tutumunu sorguladı ve gerçekten siyasi eşitliğe ve ortaklığa dayalı çözümü istemeleri halinde, Rumların bunu söylemelerinin yeterli olmayacağını, aynı zamanda eylemleriyle de göstermeleri gerektiğini belirtmiştir.

Rumların böylece Annan Planı’nı değil, esasen çözümü reddettiklerini de kayda geçiren Genel Sekreter, bunun ciddi bir değerlendirme gerektirdiğini vurguladı. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk tarafının müzakereler öncesindeki, sırasındaki ve sonrasındaki olumlu tutumunu açık ifadelerle dile getirdi ve bu tutumu takdirle karşıladığını beyan etmiştir.’ ( https://www.mfa.gov.tr/kibris-meselesinin-tarihcesi_-bm-muzakerelerinin-baslangici.tr.mfa)

Çözümsüzlükten Rum tarafını sorumlu gösteren ve Türk tarafının ambargolarla cezalandırılmasının hiçbir haklı gerekçesi olmadığını açıkça ortaya koyan BM Genel Sekreterinin raporunu dikkate almayan BM’nin güdümünde müzakerelere devam etmeyi savunmak, bize ne kazandıracak?

Rum’un 17 çözüm planını reddetmesi, herhangi bir kaybına sebep olmadı. Aksine ödüllendirilmesine devam edildi; Türk tarafının ise hiçbir kazancı olmadı. Dünyadan izole edilmemize ve ambargolarla cezalandırılmamıza devam edildi;

Bir kere değil, bin kere daha çözüm irademizi kanıtlamamızın bize hiçbir şey kazandırmayacağı, Rum’a da kaybettirmeyeceği aşikar değil mi?

C. Montana zirvesinde Rum ortaklığa razı olmadı. Federasyon yanlısı olan Sn. Akıncı, ‘Bizim neslin son denemesi idi ‘Rumlar anlaşma istemiyor.’ dedi.

Karşımızdaki gerçeklere rağmen hala daha ‘çözüm irademizin devam ettiğini göstermek’ saplantısıyla, federasyon müzakerelerine razı olmak; statükonun devamını sağlamak, Avrupa’da yolluk, harcırah parası harcamak ve devletimizin tanınmasını geciktirmek değil mi?

1968’den günümüze, sürdürülen müzakerelerde Federasyon konusunda konuşulmayan, tartışılmayan, görüşülmeyen hiçbir konu kalmadı. Yarım asırdan fazla müzakere edilen federasyonda, anlaşma sağlanamadı. Buna rağmen hala daha federasyon görüşmelerine devam edilmesini savunmak, zaman kaybı olmayacak mı?

Son bir kez daha federasyon müzakerelerine devamı kabul etmek yerine, Annan’ın yukarıdaki raporunun dikkate alınmasını ve cezalandırılmamızdan vazgeçilmesini talep etmemiz daha mantıklı ve yararımıza değil mi?

KC kabul edildiği süre, Rum’un ENOSİS dışında başka hiçbir anlaşmaya razı olmayacağı kanıtlanmıştır. Bu durumda müzakerelerde zaman öldürmek yerine, hukuka ve anlaşmalara aykırı olan 4 Mart 1964 tarihli ve 186 sayılı BM kararın iptalini istemek daha mantıklı olmayacak mı?

YORUM EKLE
YORUMLAR
Tamer Karadeniz
Tamer Karadeniz - 4 gün Önce

Bir an icin hayali yer degisikligi yapalim.. KKTC GKRY olsun, GKRY de KKTC olsun. Simdi soralim kendimize:
1. AB uyesiyiz, KKTC yi istermiyiz?
2. AB de yonetici olacagiz, KKTC yi istermiyiz?
3. AB, BM, ABD, FR, UK, IS, IN, RU TDT bizim tarafimizda, karsilikli anlasmalarimiz var, KKTC yi istermiyiz?
4. KKTC ile federasyon kurup, onlari sahip olduklarimiza, havadan ortak eder miyiz?
5. KKTC vatandaslarini, coluk cocuk ve TC kokenli cocuklariyla beraber biz kabul etsek, AB kabul edecek mi?
6. KKTC yi herseyiyle mi kabul ederiz, yoksa gozumuzde sadece "Gokkini"mi var?
Hade biz karar verelim bakalim...!

banner608

banner474